Paylaş
Şapka aynı şapka, yanak ve dudaklar aynı yanak ve dudak...
Önce bu görüntünün nereden geldiğini anlatayım...
Torunum Sinan Ali, doğduğundan beri birçok çocuğun geçtiği evrelerden geçti.
Önce sempatik dinozor Barney... Sonra köpekbalıkları... Sonra Batman... Sonra Sünger Bob... Sonra bir ara Bruce Lee ve tabii ki bugün Marvel ve DC Comics süper kahramanları...
*
İşte bu aile geleneğinin başladığı günden beri nedense sabahları İsmail Küçükkaya’dan sonra sanki gizli bir
el Nickelodeon kanalını açar ve o kanal akşama kadar açık kalır... Evimizi hiç terk etmeyen çocuk masumiyetinin bekçisidir o kanal...
*
Dün işte bu kanala bakarken birden karşıma bu görüntü çıktı...
Çocukların hayran olduğu Sünger Bob çizgi filminin bir kahramanıydı...
Karşımda şapkasıyla, yanaklarıyla, dudaklarıyla rahmetli Süleyman Demirel duruyordu...
Sinan’a “Kim bu karakter” dedim...
Sürekli karakterlerden biri değilmiş... Herhalde öyle birkaç programda çıkan geçici bir tip olmalıydı...
Ama sanki ilahi bir güç onu karşıma çıkarmıştı...
*
O an Süleyman Demirel’i ne kadar özlediğimi hissettim.
Bütün gençliğim onunla mücadele ile geçmişti...
Ama gazetecilik yıllarımda onun içindeki büyük demokratı, uzlaştırıcı şahsiyeti keşfetmiştim...
Bu yıl onun ölüm günü 17 Haziran’da bir şeyi fark etmiştim.
Ölüm yıldönümünde onu öven çok sayıda yazı yayınlanmıştı.
Demek ki özleyen bir tek ben değilmişim diye düşündüm...
*
Sünger Bob’umuzdu bizim o...
İçimizdeki bitmek tükenmek bilmeyen öfkeyi, nefreti, hırçınlığı sünger gibi içine çeken...
“Dün dündür” deyip, gerektiğinde unutabilmeyi öğreten...
“Dünkü güneşle bugünün çamaşırı kurutulmaz” diyerek içimizdeki kan davasını, intikam ve rövanş şeytanını çıkarmaya çalışan...
“Yollar yürümekle aşınmaz” diyerek insanlara tepkilerini gösterme yollarını açan...
Sünger Bob’un en iyi arkadaşı Süleyman Demirel...
*
Özlemişim Süleyman Demirel’i...
6 EKİM ‘KURTULUŞ’U RESMEN KUTLAMAYA MI BAŞLADIK
Bu iki harika fotoğraf 6 Ekim akşamı Galata Kulesi’nde çekildi.
O gün 6 Ekim’di ve Cumhuriyet ordularının İstanbul’a girip işgalcileri geldikleri gibi gönderdiği gündü.
Ama nedense yıllardır İstanbul’un fethi kutlanır da 6 Ekim hep görmezden gelinirdi.
Cumhuriyet gazetesi geçen gün, bir tam sayfa ayırarak, “6 Ekim’in de artık resmen kutlanmasını” önermişti...
Ben de bütün kalbimle katılıyorum buna...
*
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’u ve yardımcısı eski Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah’ı 6 Ekim akşamı Galata Kulesi üzerine yansıttıkları bu güzel görüntüler için kutluyor ve teşekkür ediyorum.
Bu vefa, tarihimize bu saygı yakıştı İstanbul’a ve Galata Kulesi’ne...
Bakın ‘Kuruluş’, ‘Diriliş’ ve ‘Kurtuluş’ ne kadar güzel birleşti.
ÖNCEKİ GECE MİLLİ FORMADA GÖRMEDİĞİMİZ BİR KELİME
Türk milli takımı önceki gece Köln stadyumunda büyük bir başarıya imza attı.
Almanya takımı ile dişe diş bir mücadeleden sonra 3-3 berabere kaldı.
Maç boyunca hepimiz Nike’ın milli takım için hazırladığı o güzel formaları izledik.
Milli takımın çocukluğumdan beri gururla izlediğim formasının ana çizgilerini koruyarak gerçekten güzel bir forma yapmışlar...
Bir tane de bende var. Önceki akşam maçı o formayla izledim.
*
Önceki gece o formanın üzerinde yazılı olmayan bir başka kelime daha vardı.
Bu kelime Braun’du...
Benim kuşaklarımın hafızasına “Alman mükemmeliyetçiliğinin” simgesi olarak geçmiş markalardan biri...
Çünkü Braun önceki geceden itibaren Türk milli takımının “erkek bakım sponsoruydu”...
*
Braun artık bir Alman markası değil...
Amerika menşeli çokuluslu bir şirket olan Procter and Gamble’ın satın aldığı bir marka...
Kısaca durum şu:
Çok kuvvetli bir Alman markası...
Amerikan menşeli çokuluslu bir şirketin malı...
Ve Almanya milli takımına karşı Türk milli takımının sponsoru...
İşte yeni dünya...
*
“Milli ve yerli” kelimelerini çok seviyoruz ama yeni normal ve yeni realite de bu...
Böyle bir realite içinde de “yalnızlık” hiçbir zaman “değerli” değil ve olmayacak...
*
Bir gün rastlarsam Ahmet Davutoğlu’na işte bunu söyleyeceğim.
TÜRK BASININDA İLK
HASAN ABİ’NİN SOSİSİ TİLKİ İÇİN Mİ, PORSUKLAR İÇİN Mİ
En son Cihangir haberi...
Fotoğrafı önce Ayşe Cemal’in Instagram hesabında gördüm.
Kucağında düşük kulaklı, sempatik mi sempatik
bir köpek...
Ailenin yeni üyesiymiş...
*
Hemen Hasan (Cemal) Abi’yi aradım...
Cumhurbaşkanı’nın uçakta ona “Hasan Abi” demesinden sonra biz de “Abi” diyoruz artık.
“Bana hemen seninle bir fotoğrafını gönder” dedim.
Türk medyasında ilk defa Hasan Abi’yi kucağında bir köpekle görüyorsunuz...
*
Biz ona “Sosis köpek” diyoruz ama “Dachshund” denilen bir cinsmiş.
Kökeni eski Mısır’a dayanan bir köpek...
Alman köpek yetiştiricilerinin eseriymiş...
Özellikle porsuk, tilki ve tavşan gibi tünel hayvanlarını yakalamak için kullanılan bir av köpeği türüymüş.
*
Eee doğaldır...
Hasan Abi tam bir Alman ekolüdür...
SORUŞTURMACI GAZETECİ
HASAN ABİ’NİN SOSİSİ OSCAR HANGİ OSCAR
SOHBET sırasında adını da söyledi.
Oskar koymuşlar...
“Nereden geldi bu isim, hangi Oscar’dan esinlendi” diye sordum.
Sadece güldü... Prusya disiplininden gelen Hasan Abi hiçbir şeyi nedensiz yapmaz... O söylemedi ama benim aklıma gelen Oscar’lar şunlardı:
Cazcı: Oscar Peterson.
Modacı: Oscar de la Renta.
Mimar: Oscar Niemeyer.
Siyasetçi: Oskar Fischer.
Boksör: Oscar de la Hoya.
Tahminim Oskar Fischer...
Bir zamanlar liberal düşünceleri çok yakındı.
DÜZELTME
Dün Cumhuriyet gazetesi ile ilgili yazımda, Feridun Andaç’ın artık Kitap Eki’nde yazmadığını belirtmiştim.
Yazmaya devam ediyormuş ve nitekim dünkü ekte yazısı da çıktı.
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Eyüp Serbest
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş