Paylaş
Daha az kötü haber şu:
Buradaki Yavuz Sultan Selim bildiğimiz Osmanlı Padişahı Birinci Selim, ama onun adını silen bildiğimiz Sultan Abdülhamid Han değil...
Sildiği yer de Zeytin Dalı harekâtı değil...
Şimdi gerçek kötü habere geleyim...
***
Olay 6 Şubat günü oldu...
Mısır’ın başkenti Kahire’nin valisi Atıf Abdülhamid, şehrin El Zeytin bölgesindeki Birinci Selim Caddesi’nin adını değiştirmeye karar verdi.
Yani son zamanlarda bizim Ankara’da, ABD ve Birleşik
Arap Emirlikleri’ne yakın isimleri silmemiz gibi...
***
Yavuz Sultan Selim 1517 yılında Mısır’ı fetheden Osmanlı sultanı.
Adı Kahire’nin en ünlü caddelerinden birine verilmişti.
***
İlk teklif bir üniversite profesöründen geldi.
Assem Al Dassouki adlı profesör teklifini şöyle açıkladı:
“Yavuz Sultan Selim Müslüman’dır ama binlerce Mısırlı Müslüman’ı cami minarelerinden bile atıp öldürtmüştür. Oysa milattan sonra 640 yılında Mısır’ı ilk fetheden Müslüman olan Amr İbn al’As hiçbir Mısırlıyı öldürmemiştir.”
***
Epey bir süredir “İslam ümmeti”nden bahsediyoruz, ama bilelim ki ümmetin durumu budur.
Yani anlayacağımız bugün artık ne bir “ümmet coğrafyası” var...
Ne de Arapların “hasretle” beklediği bir “Osmanlı rüyası...”
***
O yüzden Atatürk’ün çizdiği Misak-ı Milli’nin ve onun temel felsefesini oluşturan “Yurtta sulh cihanda sulh” şiarının kıymetini çok iyi bilelim.
KAYNAKLAR: Al Monitor, Egypt Today, Egyptian Independent, Ahval News, The Arab Weekly
MÜBAREK, BİR FETVA DA MAĞDUR KADIN İÇİN İSTE
- Mübareğin aklına karısının, annesinin, kız kardeşinin çiklet çiğnemesi, sokakta gülmesi, başı açık dolaşması caiz midir sorusu geliyor...
***
- Aynı erkekle asansöre binip binmemesi kafasını kurcalıyor...
***
- Kadını duş yaparken dikizlemesinin caiz olup olmadığını merak edecek kadar şeytanın kucağına oturmuş...
***
- Hatta “Karısı tecavüze uğrarken onu seyretmenin caiz olup olmadığını” soracak kadar mendeburlaşmış...
***
- Ama, sakalı bıyığı olduğu için erkek türüne girdiğini zanneden zatın aklına, mağdur kadınla ilgili bir fetva istemek gelmiyor...
***
Oha yahu...
***
Ya o sakallı bıyıklı “kış sporları fetvacısı” da demiyor ki, “Evladım böyle bir manzara karşısında aklına gelen ilk soru bu mu”...
***
Bak aslanım...
Sen Müslüman falan değilsin...
Erkek falan da değilsin...
Hele hele insan, hiç değilsin...
***
Sen olsan olsan “kıllanan adam”sın...
Kayıp halkasın sen yani...
MEHMET YILMAZ’A GÖRE 40’LARINDAKİ KADINLAR
MEHMET Yılmaz pazar günkü yazısında çok ilginç bir “kırklı yaş” kadını tarifi yaptı...
Aynen aktarıyorum...
“Kırklı yaşlarına gelmiş kadınlar, dalında olgunlaşmış bir incire benzerler.
Dalında olgunlaşmış bir incir, karın tarafından hafifçe çatlar ve içinden bir tür bal süzülür.
Tadına doyum olmaz, hafiften çatlak oldukları için de insanın içine neşe verirler.
Ben de hem incirin yararlarını gördüm hem de ‘incir kadınlar’dan yayılan enerjiyi özümsedim.”
Biliyorsunuz, “Kırk7” adlı bir kitap yazdım ve bestseller oldu.
Ama böyle ballı incirli bir kırklı yaş kadın tarifini ben bile hayal edemedim...
SEREN SERENGİL’İN BABASI HAKKINDA İLGİNÇ BİR BİLGİ
'YEŞŞE’ kelimesi, biz İzmir varoşlarının çocukları için bugünün hip hop dilindeki “cool” kelimesi gibi bir şeydi...
Onun mucidi, benim çocukluk dönemi idollerimden Öztürk Serengil’di...
Tanımayan gençlere bir ipucu vermek için söyleyeyim, Seren Serengil’in babası...
Hafta sonu Zafer Algöz’ün İnkılap Yayınevi’nce yayınlanan yeni kitabı “Keş On Dı Teybıl”ı” okudum...
İşte orada geçen yıl kaybettiğimiz Fikret Hakan’la ilgili hiç bilmediğim bir şeyi okudum.
Öztürk Serengil kumar düşkünlüğü nedeniyle parasız kalınca, Fikret Hakan onu annesiyle birlikte kaldığı eve almış.
Fikret Hakan müziğe çok düşkünmüş. O günlerde moda olan twist şarkılarının plakları varmış.
Birini Öztürk Serengil’e de dinletmiş.
O hayatında ilk defa dinliyormuş...
İşte o gün Fikret Hakan ona “Bunu sen de matrak sözler yazarak söyle” demiş...
Çocukluğumun idol şarkısı “Abidik Gubidik Twist” işte böyle doğmuş.
İNSAN TURNEYE MASA ÖRTÜSÜNÜ GÖTÜRÜR MÜ
KİTAPTA anlatılan Kamran Usluer portresini de çok sevdim...
Anadolu turnelerine, beyaz masa örtüsünü ve porselen tabaklarını götüren ilginç bir karaktermiş...
Plastik tabak çanak, bardakla asla yemez içmezmiş...
Bir bardak fetişisti olarak o kadar iyi anladım ki...
AFFINIZA SIĞINIP BİRAZ KÜFREDECEĞİM
ZAFER Algöz’ün kitabı “Affınıza sığınarak, bazı öykülerin içinde küfürler var. Bunlar iş olsun diye yazılmış sözcükler değil elbette” diye başlıyor...
Algöz gerçekten çok iyi bir hikâye anlatıcısı...
Bu yazıların bir bölümünü daha önce Kafa dergisinde okumuştum...
Ama burada toplu olarak okuyunca ayrı bir zevk aldım. Cem Yılmaz da benim gibi kitabı çok sevmiş.
Paylaş