Paylaş
Türkiye’yi Suriye ile savaşa sokabilecek olan bu tezkere görüşülürken, şu bilgiler o kürsüden milletin temsilcilerine verilmedi.
Dolayısıyla bize de verilmedi.
-SINIRIMIZ PEŞAVER OLDU Suriye sınırımızın önemli bir bölümü tamamen El Kaide’nin kontrolüne geçmiş durumdadır.
Bugün Afganistan, Yemen ve Somali’den sonra El Kaide’nin en güçlü olduğu 4’ncü bölge burasıdır.
Anlamı da şudur:
Bu bölge artık, Afganistan’la Pakistan arasındaki terör yuvası Peşaver’e dönüşmüştür.
-SURİYE MUHALEFETİ FİİLEN DAĞILDI Türkiye’nin de desteği ile kurulan SUK (Suriye Ulusal Konseyi) 24 Eylül günü fiilen bitti. Bu konseyin içindeki 13 örgüt, şeriata dayalı bir İslam devleti kurmak amacıyla birleşti.
-TÜRKİYE’NİN DESTEKLEDİĞİ ÖRGÜTLER SAF DEĞİŞTİRDİ Türklerle içli dışlı Tevhid Tugayı, Türkiye’nin ılımlı İslamcı dediği Şuğur el Şam ve İslam Tugayları, resmen El Kaide’ye bağlı Nusra ile ortaklık kurmuş oldu.
-TÜRKİYE EL KAİDE’Yİ DESTEKLER DURUMDA Bu durumda Türkiye resmen, bütün dünyanın terörist diye mücadele ettiği El Kaide’ye destek verir duruma düştü.
-SAYILARI 50 BİNİ BULDU Suriye’de Esad rejimine karşı mücadele eden 100 bin kişilik muhalefet silahlı gücünün yarısı, yani 50 bin kişi fiilen El Kaide çizgisine girdi.
-EL KAİDE MERSİN’DEN GİRDİ Artık bütün dünyanın “Yeni Peşaver” diye baktığı bu bölgede çarpışan El Kaide yanlısı militanların büyük çoğunluğu, Libya ve Yemen’den getirilip, Mersin’den Türkiye’ye sokuldu ve Suriye’ye geçirildi.
-ÜRDÜN CEPHESİNDE ÖSO ÇÖKTÜ Ürdün cephesinde Katar ve Kuveyt geri plana çekilince, meydan Selefi örgütlere kaldı.
-ROKETLER EL KAİDE’NİN ELİNE GEÇTİ Bu arada Batılı güçlerin ılımlı sayılan ÖSO’ya gönderdiği roketlerin El Kaide’nin eline geçtiği ortaya çıktı.
-ADANA’DAKİ DAVANIN YÖNÜ DEĞİŞTİ Bu arada Türkiye’de ele geçirilen sarin gazı ile ilgili Adana Savcılığı’nca hazırlanan iddianame, bunların El Kaide bağlantılı örgütlere ait olduğu yönünde gelişiyor.
-TARTIŞMALI ÖLÜ SAYISI Meclis’e verilen bilgiden, kimyasal saldırıda ölen insan sayısı 1400 olarak verildi.
Bu rakam Fransa’ya göre 281, Britanya’ya göre 350, Sınır Tanımayan Doktorlar örgütüne göre 355, İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre 502, Devrim Genel Konseyi’ne göre 635, Suriye Ulusal Konseyi’ne göre 1300, ABD’ye göre 1429, ÖSO’ya göre 1729. Barack Obama’nın Kongre’ye kabul ettiremediği bu rakamlar TBMM’ye tartışmasız gerçek gibi sunuldu.
-İSLAMCILARIN KESTİĞİ KELLE SAYISI Bu arada dünya medyasında her gün İslamcı militanlar tarafından kafası kesilen insan görüntüleri yayınlanıyor. Muhalefetin öldürdüğü insanlar konusunda TBMM’ye tek bilgi sunulmadı.
NOT: Bu bilgileri, Türkiye’nin şu günlerde en iyi ve en güvenilir Suriye uzmanı olan Radikal gazetesi yazarı Fehim Taştekin’in, 4 Ekim 2013 tarihli yazısından aldım.
Ama Mabel Matiz aşk yüzyılı bitmedi diyor
OT dergisinin son sayısında son günlerin parlayan çocuğu Mabel Matiz’le yapılmış kısa bir mülakat var.
-Politikayı büyük bir “Yalan” olarak görüyor.
-En beğendiği iki politikacı Sırrı Süreya Önder ile Şafak Pavey’miş...
-Onu en çok Sezen Aksu’nun şarkıları etkiliyormuş.
-En çok tanışmayı istediği kişi: Patti Smith...
-Hak ettiği değeri göremeyen insan: Yıldız Tilbe...
-Aşkı şöyle tarif ediyor: “Başkasında kendine varmak...”
-Kendini en yalnız hissettiği an: “Bazen sarılacak biri olmadığı zaman.”
-Şu anki en büyük sırrı: “Artık âşık olmak istiyorum.”
Herhalde siz de farkına vardınız.
Yani Mabel Matiz aşkı yüceltiyor.
Oysa tam bugünlerde Nuran Yıldız’ın,
“Aşk Yüzyılı Bitti” adlı kitabını tartışıyoruz.
Kitabı henüz okumadım. Şimdilik sadece adındaki iddiadan hareketle sormak istiyorum.
Türk zihniyet tarihini geri dönüşü olmayacak şekilde değiştiren
Gezi hareketinin
barışçı kanadının en sevdiği genç şarkıcılardan biri aşktan, sarılmaktan, Sezen Aksu’dan, Yıldız Tilbe’den böyle tutkulu bir şekilde söz ediyorsa, ‘Aşk’ın yüzyılı kapanmış olabilir mi?...
Anlaşılan bu kitabı epey tartışacağız.
1.5 yıl önce ‘Orası Peşaver olacak’ demiştim dümdüz gitmişlerdi
-BİR; Esad rejiminin çökmesi halinde Suriye’de El Kaide’nin etkisinde bir İslami devletin kurulması ihtimali yüksektir.
Bu da, ülkenin kan gölüne çevrilmesi demektir.
-İKİ; Suudi Arabistan, Amerika, Fransa, Katar ve Kuveyt’in Suriye ile sınırı yok. Bizim var.
Yarın o ülkeler çekip gittiğinde, El Kaide’nin yeni hedefinin Türkiye olacağından kimsenin şüphesi olmasın.
-ÜÇ; Peşaver, Pakistan’a kan ve gözyaşından başka hiçbir şey getirmedi.
Türkiye’nin Peşaver’i de aynı şeyi getirecektir.
Tam 1.5 yıl önce Türkiye’de ilk defa “Peşaver” tahminini yazdığımda, yemediğim küfür kalmamıştı.
Şimdi bütün Türkiye ve dünya aynı şeyi söylüyor...
Bu kan davasını ancak Timur ve Çiğdem Alsancak bitirebilir
FARKINDA mısınız?...
Gülse Birsel harika bir şey yapıyor.
Türkiye’nin yüzde 50’si ile öteki yüzde 50’sini bir terasta kavga ettiriyor.
Aynı terasa açılan iki daireden birinde iktidardaki yüzde 50’nin dalga geçtiği Türkiye.
Diğeri, iktidardakini küçümseyen öteki Türkiye.
Biri beyazsa öteki kara... Bir aksa öteki kırmızı...
Ama bunu siyasetçilerin salı kâbuslarında yaptığı gibi, kavga-küfür-hakaretle değil...
Her iki tarafla da dalga geçerek, tiye alarak yapıyor.
Biri ötekinin kapıya bıraktığı terliklerine takıyor; öteki berikinin boynundaki fulara, elindeki viskiye, kızının mini eteğine takıyor.
Karakterlerin isim ve soyadları bile harika.
Deniz’in İzmir’den gelen mimar babası Timur’un soyadı Alsancak.
İzmir’in, dolayısıyla Türkiye’nin en ‘Beyaz’ semti.
Rutkay Aziz harika... Hümeyra harika.
Siyaset, Türkiye’yi Cumhuriyet tarihinde hiç görülmediği kadar böldü, kutuplaştırdı.
Bu siyasetçiler değişmediği, bu karakterler, bu belagat değişmediği takdirde, kutuplaşmayı önlemek mümkün değil.
O nedenle bu işi siyasetçinin elinden alıp, kendimizin çözme zamanı geldi.
Bunu da en güzel, aynı balkonda birbirimizi tiye alarak, komik yanlarımızla dalga geçerek yapabiliriz.
Korkmadan, çekinmeden, ezilmeden, büzülmeden, birbirimizle dalga geçerek, şu kemikleşmiş sinirleri yumuşatabiliriz.
Helal olsun sana Gülse Birsel...
Paylaş