Şu anki haliniz var ya işte hangi haldeyseniz o hale uygun bir Sezen

TAKMIŞIM siyasetine...

Haberin Devamı

Boğazın kurumuş, dilin bir türlü çözülememişse eğer...

Umut kaybolmuş, bin bir hüzün içinde bin bir çaresizliğe dönüşmüşse...

Bir devran dönüp duruyor da, sen kendini gözü bağlı harman atı gibi hissediyorsan...

Eğer bu haldeysen... İşte sana harika bir ilaç...

Tam zamanında gelmiş, mükemmel, damardan bir Sezen Aksu albümü...

“Biraz Pop, Biraz Sezen”... Tam halimiz yani...

Hiç boş yok... “Unuttun mu Beni”den bu yana yaptığı en iyi albüm, en iyi şarkılar...

Her biri Cemal Süreya mirası olan cümleler...

Sezen varsa bu ülkede... Bir Sezenimiz varsa eğer......

Hâlâ biz olan bir tarafımız var demektir...

O artakalmış küçücük duygunun, minicik serçenin kıymetini bilelim.

Şu anki haliniz var ya işte hangi haldeyseniz o hale uygun bir Sezen

Haberin Devamı

BİRİNCİ ŞARKI: HÜZÜNLÜ BİR İSYANIN VE YENİLMİŞLİĞİN ŞARKISI
İSYANCI: Yeni bir Sezen tarzı... İçimizdeki isyan, çaresiz bir hüzne dönüşürken, sanki hepimiz için yazılmış, hep birlikte ağlayarak söyleyebileceğimiz bir yenilgi ağıdı.

Çünkü... “Anlıyorum daha yeni yeni” sözünü rahatlıkla, “Anlıyoruz daha yeni yeni” diye söyleyebiliriz.

Bonus cümlesi de şu...

“Kendini vurup vurup yollara
Kim bilir kaç kere uğradın karanlıklara.”
Tabii ki anahtar kelime “karanlık”...


İKİNCİ ŞARKI: İYİ Mİ GELİYOR FENA MI KOYUYOR ANLAMADIM
BABA EVİ: Klasik, sağlam, tam bildiğimiz bir Sezen Aksu şarkısı...

Ut çok damardan geliyor...

Ama iyi mi geliyor, yoksa fena halde koyuyor mu karar veremedim. Bildiğim şey ise... Çok sevdim.


ÜÇÜNCÜ ŞARKI: BU ŞARKIYI DİNLERKEN OFF OFF DİYECEK EN AZ 100 KİŞİ BİLİYORUM
İHANETTEN GERİ KALAN: Off off... Tanıdığım en az 100 kişiye off çektirecek bir şarkı.

Eyy ihanete uğramışlar....

Size sadece şu sözler yeter:

“Duydum ki el koynunda ne çabuk sıkılmışsın
Dönmek için bin bir çare beni ararmışsın
Gel gör ki bende rüzgâr, en sert poyrazlar esti,
Taze çiçeklenmiş bahar ayaza kesti
İstemem artık geriye dönme
Dönersen bile bu evde sönme”...


DÖRDÜNCÜ ŞARKI: REFERANDUM ARDINDAN BU ŞARKIYA İHTİYACIMIZ OLACAK
“CANIMSIN SEN” ve “MANİFESTO”: Ritim mi... O da Sezen... Baharı şimdiden getiren bir şarkı...

Nisan referandumunun ardından epey ihtiyacımız olacak...

Unutmak için...


BEŞİNCİ ŞARKI: KİM BİGÂNE KALABİLİR ŞU SÖZE, ŞU SERZENİŞE
KÖZ: Hafif Anadolu, hafif suyun öte yanı, ağır Ege...

İşte öyle bir şarkı...

Çok sevdim. “Nasıl yaşanacak ne seninle ne sensiz...”

Hangimiz bigâne kalabiliriz ki bu söze...


ALTINCI ŞARKI: SEZEN'İN DE ZÜLFÜ'NÜN DE YARIM BIRAKTIĞI CÜMLE
EY BENİM ÇOCUKLUĞUM: “Ey benim dikenli yolum, çocukluğum, olgunluğum...” diye başlayan ve gidip duran bir hayat...

Ve bir noktasında durup da kendimize sorduğumuz o muzip soru:

“Hangi bir günahıma yanayım...”

Sezen yarım bırakmış, bir zamanlar Zülfü de yarım bırakmıştı, o eksik cümleyi ben tamamlayayım:

“Ah benim güzel günahlarım...”

Tek tesellim ise sağ omzumdaki sevaplarım...


YEDİNCİ ŞARKI: BİR MISRASINI VEREYİM HEMEN ANLAYACAKSIN
BEN, KEDİM, YATAĞIM: Çoook güzel bir şarkı... Belki de albümün en güzel şarkısı... Bir kere içinde kedim var...

Zaten bir mısrasını vereyim, anlayacaksınız.

“Özledim, koynunda uyanmayı, yarı baygın sabahlara...”

Bir mısra daha...

“Nerdesin, sesin nerde
Kirpiğinden düşen hüzün hâlâ yerde...”


SEKİZİNCİ ŞARKI: AHH ULAN KLARNET... ÖYLE NAMUSSUZ BİR SAZSIN Kİ
BENİM KARANLIK YANIM: Klarnet gelince, Ege gelir... Trakya gelir...

Onlar gelince ben de kendime gelirim...

Öyle namussuz bir sazdır ki o klarnet...

Bir alır neşenin tepesine götürür...

Sonra bir vurur ki...

Hiçbir ağlamak söndüremez o hüznü...

Klarnet sana da yakışıyor Sezen...


DOKUZUNCU ŞARKI: EĞER YİNE GÖÇ YOLU GÖRÜNMÜŞSE SANA ALINYAZIN MUHACERETSE
GÖÇ: Muazzam bir intro... Bu çağın muhacirlik duygusuna, göç hüznüne yazılmış bir oratoryo...

İçinde “Veda istasyonları”, “ Ayrılık vapurları”... “Öyle bir göç ki ne olacağız, ne malum...” dizeleri...

Dinlerken anlıyorum ki...

Bir göç varsa içinde eğer... Alnına yine muhacirlik yazılmışsa, sürgün yolları açılmışsa tekrardan...

En güzel isyandır tevekkül arkadaş...

Tek kişilik bir “simyacılığa” dönüştürebilmektir o hüzünlü muhacereti...

Dıştaki sessizliği, “Bekler bazı hüzünler, bazı zamanı” deyip içinde tek kişilik, kahramanca bir direnişe tercüme edebilmektir.


SONUÇ ŞARKISI: YOK YA DERİM... KALK DERİM... YAŞAMAMIZ LAZIM
HU HU: Durun, karamsarlığa kapılmayın, neşeyle bitireceğiz bu karanlık suareyi...

Hem kendimize, hem ona, hem buna “Hu hu” diye seslenerek, yeni İzmir marşımızı söyleyeceğiz:

“Kelimeler düğüm düğüm yakıyor boğazımı
Acıyor ağzım...
Yok oluru, yok gideri bu dünyanın
Burası bir acı hane
Yok ya derim.. O zaman derim
Kalk derim, yaşamamız lazım
Üstüne bir de yeni sevgili yapmışım
Ki oldum olası sadece aşka tapmışım..
Şu dünyanın da anasını satmışım...”

Yazarın Tüm Yazıları