Spotify değil, Sakaryalı bu kızın geleceği de kurtulur

Dün sabah itibarıyla RTÜK dünyanın en büyük streaming müzik platformuna 72 saat süre verdi.

Haberin Devamı

Bu süre içinde RTÜK’e başvuru yapmazsa Türkiye’de Spotify’a ulaşım engellenecekti.

*

Bu yazıyı okuduğunuz sırada bunun 24 saati geçmiş olacaktı...

Bir gelişme olmasaydı Türkiye, dünyada Spotify’ı engelleyen ilk ülke olacaktı...

Tabii Kuzey Kore gibi ülkeleri saymıyorum.

Neyse ki 72 saat dolmadan bir gelişme oldu. Hükümete yakın kaynaklarda Spotify’ın başvuracağı iddia edildi.

Şu yazıyı yazdığım saatte anlaşma oldu mu olmadı mı kesin bilmiyorum.

Spotify değil, Sakaryalı bu kızın geleceği de kurtulur

Ben yine de RTÜK’çüleri 72 saat mühlet verdikleri dün sabah, Spotify Türkiye Top 50 listesine götürmek istiyorum.

İlk 10 şarkıyı ekran görüntüsünden aktarıyorum.

Ne görüyorsunuz?

Haberin Devamı

İlk 10’un 10 şarkısı da Türkçe... İlk 20’yi koyacak yerim olsaydı, yine aynı şeyi görecektiniz.

Listenin 46’ncı sırasına kadarki şarkıların hepsi Türkçe...

İlk İngilizce ve yabancı şarkı 47’nci sırada. İkincisi ise 49’da...

Yani Spotify’dan müzik dinleyenlerin en çok dinledikleri 50 şarkının 48’i Türkçe...

Diyeceğim RTÜK ileride herhangi bir nedenle engelleme kararı alırsa, Türkiye’nin en milli ve en yerli müzik dinleme platformunu kapatmış olacak.

*

1994 yılında Tansu Çiller başbakan olduğunda, özel radyoları kapatma kararı çıkmıştı.

Ben de ertesi gün “Radyoma dokunmayın” diye bir yazı yazmıştım.

O yazı slogan oldu ve bütün arabalar radyo antenlerine siyah kurdele astı... Bugün de aynı şeyi söylüyorum.

Lütfen en milli ve en yerli müzik dinleme platformuma dokunmayın.

Orası Türkiye’nin dünyaya açılan kapılarından biridir.

Onun gibilerin sayesinde 40 milyon şarkıya ulaşabiliyoruz.

O platform sayesinde pandemi sırasında Sakarya’da evinde oturan 21 yaşındaki bir Türk kızı Didomido ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde oturan bir Türk genci Eglo G’nin yazıp söylediği “Nimet” adlı şarkı, dünya top 50 listesinde 2 numaraya çıktı.

Yani, evinde oturan iki Türk genci küresel sanatçı haline geldiler...

Onun sayesinde Mahmut Orhan, Burak Yeter, Deeperise gibi yeni nesil müzisyenlerimiz Yunanistan listelerine, Balkanlar’ın listelerine, dünya listelerine giriyorlar.

*

Yani diyeceğim...

Haberin Devamı

Eğer bir gün herhangi bir nedenle bu platformu kapatırsanız, neyi kapatacağınızı iyi bilin.

PORTRE

KAHRAMANLAR MAHALLEMİN GÜZEL BİR ÇOCUĞU DAHA GİTTİ

ADI Nevzat Güzelırmak’tı...

Benim mahallemin, İzmir’in Kahramanlar’ının çocuğuydu...

Spotify değil, Sakaryalı bu kızın geleceği de kurtulur

Dedesi Menemen’de işgalci düşmana ilk mermiyi atarken şehit düşen bir Balkan çocuğuydu...

Metin Oktay’dan sonra İzmir’in çıkardığı ikinci büyük futbolcuydu...

Üçüncü büyüğümüz Mustafa Denizli ise o sıralarda daha Çeşme’de, Alaçatı’da toprak sahada top koşturuyordu.

*

Benden büyüktü ama aynı okulda okumuştuk...

İzmir Namık Kemal Lisesi’nde...

Aynı halk sahasının sert toprak zemininde dizlerimizi epey yara bere içinde bırakmıştık.

Haberin Devamı

İkimiz de lisenin milli tenisçi öğrencisi Ziya Kıpkızıl’ın toplarını toplamıştık.

O İzmir Tenis Kulübü’nün kortlarında... Bense lisenin bahçesinde...

*

İkimiz de Alsancak’ın güzel kızlarının peşinden koşmuştuk.

O “İngiliz Nevzat” havası, Tab Hunter saçlarıyla daha şanslı...

Bense Kavaflar Çarşısı’nda bir semt berberinin kestiği alabros saçlarımla daha şanssız...

Güzel insandı Nevzat...

Mahallemizden çıkmış ilk şöhretimizdi... O mahalleden sonra bir de Yusuf Sezgin çıkacaktı...

*

Atletico Madrid fatihi Göztepe’nin şanlı orta saha oyuncusuydu...

Milli takımının efendi ve güzel çocuğu...

Zarif insandı Nevzat...

Adı gibi güzel bir ırmaktı benim mahalle arkadaşım...

Onu kaybettik...

Haberin Devamı

Spotify değil, Sakaryalı bu kızın geleceği de kurtulur
İzmir’in iki büyük efsanesi: Nevzat Güzelırmak (solda) ve Metin Oktay (sağda)

Türkiye’nin, İzmir’in, Göztepe’nin, Kahramanlar’ın ve 1423 Sokak’ta onun başarılarıyla gurur duyan bütün arkadaşlarımın başı sağ olsun...

...................................

NOT: Nevzat Güzelırmak’ın ölümü ile ilgili en güzel derlemeyi Sözcü gazetesinde Ümit Genç yapmış.

Bu harika yazı için bir İzmirli olarak kendisine teşekkür ediyorum.

SEVİYELİ POLEMİK
ÖZDEMİR İNCE BANA ŞU İSMİ TAKMIŞ: ‘KOVCU’

CUMHURİYET gazetesinde “Türk edebiyatı mı” demek lazım yoksa “Türkçe edebiyat mı” konusunda çıkan polemiği anlatan bir yazı yazdım ya...

Gayet nezih bir dille...

Cevabı da aynı “nezih” ifadelerle geldi.

Haberin Devamı

“Türk edebiyatı” sözünün en büyük dil muhafızı Özdemir İnce bana bir lakap takmış:

“Kovcu...”

*

Vallahi hiç duymamıştım ama böyle bir kelime hakikaten varmış.

Manasını da şöyle yazmış:

“Dedikoducu, fitneci, gammaz, fitçi, arabozucu, kışkırtıcı...”

Tamam da bir tek şunu anlayamadım neden ben?

*

İki yazar birbirine girmiş.

Olay sayfalara yansımış.

Biri, “Türkçe edebiyat” dediği için, ötekini “densizlikle” suçlamış, öteki bu üslubun “faşizan” olduğunu yazmış yayınlamamışlar....

Neticede, ulusalcı bir refleksle “Türk edebiyatı” kelimesini savunan Özdemir İnce, gazetede kalmış, “Türkçe edebiyat” kavramını kullanan liberal yazar artık o gazetede yazamaz olmuş.

Şimdi bu olup biteni, olup bittikten, o yazar ayrıldıktan sonra yazdığım için ben “kovcu” oluyorum...

*

İyi de “kovcu” kelimesinin kaynağında bir de “kovmak” fiili var.

Söyler misiniz, kim kimi kovdurmuş bu gazeteden?

“Türk” diyen, “Türkçe” diyeni değil mi...

Niye ben “kovcu” oluyorum...

*

Özdemir İnce’nin geçmişte kullandığı ve çok sevdiğim bir cümlesi vardı.

“Ana rahmine haklı düşmüş olanlar” derdi...

O lafı çok sevmiştim...

Ben o günlerde Murat Belge gibi liberal yazarlar için söylediğini sanmıştım.

Kendisi için söylediğini şimdi fark ettim.

MEĞER ALEX TAKINTISI DAHA O ZAMAN BAŞLAMIŞ

BİR Fenerbahçeli olarak hep şuna inanırım.

Kulübün geri gidiş dönemi, Aykut Kocaman’ın, 25 Haziran 2012 günü durup dururken söylediği “Alex’siz bir Fenerbahçe’ye hazır olalım” cümlesiyle başlamıştır.

Alex gibi sadece Fenerbahçe taraftarını değil bütün Türkiye’yi birleştiren efsane bir oyuncu için, çok gereksiz bir zamanda çok gereksiz bir cümleydi bu...

Ve Fenerbahçe’nin kimyası o sözden sonra bozuldu.

*

Şimdi Almanya’da Fenerbahçe’nin eski teknik direktörü Daum’un anıları yayınlandı.

Daum orada Alex’in transfer edildiği yıl yaşanan bir olayı anlatıyor.

Alex, Brezilya’daki bazı bürokratik işler nedeniyle biraz gecikeceğini bildirmiş ve izin istemiş.

Daum izin vermiş ama o sırada kulübün sportif direktörü Aykut Kocaman buna itiraz etmiş ve Alex’e ceza kesilmesini istemiş.

Yani Alex’e karşı tavrı daha o zaman başlamış...

*

Ben, o gün Stoch, bugün de Valbuena gibi iki harika topçuyu da aynı psikolojik nedenlerle kaybettiğimizi düşünüyorum.

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları