Paylaş
Türkiye’nin Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy...
Yine muhtemelen bazılarınız soldakini tanıyor.
Aksiyon filmlerinin ünlü oyuncusu Jason Statham.
*
Gelelim en sağdakine.
O adam ünlü İngiliz sinema yönetmeni Guy Ritchie...
Bir kısmınız belki onu Madonna’nın eski kocası olarak biliyor.
Ama bizim gibi “kült sinema” tutkunları için o “Snatch” filminin olağanüstü yönetmeni Guy Ritchie...
Bu fotoğraf geçen hafta cuma günü çekildi...
Çekildiği yer Antalya...
Fotoğrafın arka planına bakarsanız, orada “Terminal 2” yazıyor.
Buna bakıp, çekildiği yer “Antalya Havalimanı” diyebilirsiniz.
Evet bir havalimanı...
Evet Antalya’da...
Ama iki fark var.
Orası Madrid Havalimanı...
Çekildiği yer ise Antalya’nın geçen haftadan itibaren uluslararası bir film çekim merkezi haline gelen film platosu...
*
Guy Ritchie şu günlerde işte o platoda, yani Antalya’da yeni filmini çekiyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy geçen hafta işte bu platoyu ziyaret etti ve orada bu hatıra fotoğrafı çekildi.
Boğaziçi Üniversitesi olayları, ekonomik kriz, kutuplaşma, bölgemizdeki savaşlar, göç, terör...
Bütün bunlar arasında son zamanlarda bana en umut veren şey işte bu kare oldu.
*
Uzun yıllardan beri Türkiye’nin en büyük hayallerinden biriydi bu...
Türkiye’yi dünya sinema endüstrisinin hem doğal, hem suni platosu haline getirmek.
Mehmet Ersoy bunu başardı.
*
Bu göreve geldiğinden beri Ersoy’un en önem verdiği iki projeden biri buydu.
Korona gibi çok özel ve tehlikeli bir dönemde Antalya platosu için muazzam bir açılış oldu Guy Ritchie’nin buraya gelmesi.
*
Bakanın ikinci rüyası ise Çeşme Yarımadası’nı bir dünya cazibe merkezi haline getirmek...
Geçen hafta o konuda da önemli adımlar attı.
Ama gelin önce size biraz Guy Ritchie’yi anlatayım.
BENCE ‘PEAKY BLİNDERS’İN KARAKTERLERİ ONDAN ÇIKTI
BEN büyük bir Guy Ritchie fanıyım...
Onun aksiyon filmlerine İngiliz kara mizahını da katan sinema diline hayranım.
1998 yapımı “Lock, Stock&Two Smoking Barrels” (Türkiye’de ‘Ateşten kalbe, Akıldan Dumana’ adıyla gösterildi) ve özellikle 2000 yılı yapımı “Snatch” (Kapışma) filmleri benim gibi insanlar için gerçek anlamda “kült” filmlerdir.
Her yıl en az iki defa seyrederim ve doyamam...
Filmler kadar oyuncuları da efsanedir.
“Snatch”ta Brad Pitt’in oynadığı Mickey O’Neil adlı Roman boksör karakteri hiç unutulmaz.
Ayrıca Jason Statham’ın oynadığı “Turk” (bildiğimiz Türk) adlı karakter de bir efsanedir.
Keza Vinnie Jones’un oynadığı ‘Demir Diş Troy’ ve Benicio Del Toro’nun oynadığı ‘Dört Parmak Franky’ karakterleri...
Bana göre bu karakterler son yılların en büyük mafya dizisi olan Peaky Blinders karakterlerinin de esin kaynağıdır.
*
Guy Ritchie daha sonra iki harika Sherlock Holmes filmiyle sinema diline çok büyük başka yenilikler de getirdi ve ticari başarılar kazandı.
Diyeceğim, bugün Antalya platolarında yeni filmini çeken sinemacı, Türkiye’nin en büyük hayallerinden birinin gerçekleşmesine büyük katkıda bulundu.
O nedenle bakanı da bunu başardığı için bir sinemasever olarak bütün kalbimle kutluyorum.
2 YIL İÇİN AŞI KUYRUĞUNDA BEKLEMEYE DEĞER Mİ YAHU
HER gün “e-Nabız”dan bana gelecek aşı bildirimini takip ediyorum:
“COVID Aşı Durumu” yazan bölümde şimdilik şu yazıyor:
“COVID-19 pandemik aşılaması için belirlenen öncelikli grupta değilsiniz. Aşılama için bakanlığımızın belirlediği öncelik sıralaması göz önünde bulundurularak durumunuzu güncel değerlendirmelerle güncelleştireceğiz”.
*
Evet henüz “Mao torpilli” Doğu Perinçek grubuna giremedik...
Kuyrukta aşı sıramızı bekliyoruz.
Ben umutla kuyrukta beklerken, dün HaberTürk’te Oray Eğin’in yazısı beni yerle bir etti.
*
Oray açık açık şunu yazıyor:
“Dolu dolu bir yaşam için 75 yaş iyidir...”
Hoppala...
Şu an 73 yaşındayım.
Demek ki kalmış 2 yıl...
Yani 2 yıl için aşı kuyruğunda beklemeye değer mi....
*
Oray ne yaptın sen ya...
Oysa hayat için daha ne kariyer planlarım vardı...
BİR AN
RODOLFO OLMAK İÇİN PUCCİNİ’NİN KAPISINI ÇALAN GENÇ ADAM KİMDİ
1897 yılında genç bir adam ünlü besteci Giacomo Puccini’nin kapısını çaldı.
Puccini o sırada La Boheme’i bitirmişti. Operanın ilk gösterimi 1 Şubat 1896’da yapılmıştı.
Gelen genç yeni operadaki “Rodolfo” rolüne talipti.
Puccini genci başından savmak için “Che Gelida Manina” bölümünden kısa bir bölümü okumasını istedi.
Daha parçayı bitirmeden genç adamı durdurdu ve şöyle dedi:
“Seni bana kim gönderdi? Tanrı mı...”
Kapıya gelen gencin adı Enrico Caruso’ydu...
Bir süre sonra bütün dünya onun adını duyacaktı.
Yeryüzünün gelmiş geçmiş en efsane tenoru Caruso işte böyle doğmuştu.
Geçen hafta onunla ilgili önemli bir gelişme oldu.
SATILIK AŞK MEKTUBU
CARUSO’NUN, AİLE ŞOFÖRÜNE ÂŞIK OLAN SEVGİLİSİNE YAZDIĞI CÜMLELER
DÜNYANIN en ünlü iki müzayede şirketinden biri olan Christie’s geçen hafta Caruso’nun aşk mektuplarını satışa çıkardı.
Koleksiyonda onun yazdığı ve gönderdiği 282 mektup ve telgraf ile ona yazılmış 423 mektup var.
Mektuplarda onun bir taşra şarkıcısı olmaktan küresel tenora dönüşümü de anlatılıyor.
Caruso’nun mektupları arasında özellikle biri çok dikkatimi çekti.
Puccini’nin kapısını çaldığı yıl, dönemin ünlü sopranolarından Ada Giachetti’ye yazdığı mektuptaki şu cümle:
“Sevgilim, şu an yanımda olman, birlikte içip sarhoş olmak ve senin kollarında zevkin en yükseğine ulaşmak için neler vermezdim...”
Bir de şu mektup:
“Her performans öncesinde anormal sinirli oluyorum ve herkese hayvanca davranıyorum...”
*
Sonuç?
Büyük aşkı Ada 1908 yılında aile şoförüne âşık olup onu terk etti...
Caruso 2 Ağustos 1921 günü, doğduğu Napoli’de, Grand Vezuvio otelindeki odasında öldü.
48 yaşındaydı....
Ve bütün bu aşk mektuplarını işte o kadarcık bir hayata sığdırmıştı...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş