ACABA bir gün, bir gazetede veya dergide şöyle tam sayfa ilan görebilecek miyiz? ‘‘Dünyaya bir kere gelinir. O halde bu keyfi tek bir kişilikle sınırlamak niye?’’
Altında bir merak anonsu:
‘‘Şizofren olmak artık elinizde...
Bekleyin.’’
Ama durun, müthiş reklamlar bitmedi.
Bu bir kampanya. Başka reklamlarla devam ediyor.
Mesela, iki üç gün sonra aynı gazete ve dergide kampanyanın ikinci reklamıyla karşılaşıyorsunuz:
Üstte iri ve kapital harflerle yazılmış şöyle bir merak cümlesi:
‘‘SİZİN NEYİNİZ EKSİK.’’
* * *
Altında size, sahip olabileceğiniz çok önemli bir karakter özelliğinizi hatırlatan şöyle bir cümle:
‘‘Siz de şizofren olabilirsiniz.
Beş seans sonunda hipno-şizoid kişilik sertifikası veriyoruz.
Yani sık sık rastladığımız, ‘‘Lütfen bir kalp mütehassısına başvurunuz’’ gibi bir şey.
Ama çok önemli bir ayrıntıya dikkat.
‘‘Psikiyatrınıza’’ değil, ‘‘psikopatristinize’’ diyor.
Yani gideceğiniz doktor da sizin gibi, biraz hafiften ‘‘uçmuş’’.
Şu söze siz de benim gibi bitmediniz mi?
‘‘Hayatınıza renk, ruhunuza rakip geliyor.’’
Ben bu sözü çok ciddiye aldım.
Hayatım boyunca hep aynı kişilik üzerinde yaşayan farklı kişilikleri savundum.
Bazıları bunu bir hastalık olarak görüyor.
Bense insanın hayatını renkli kılan bir çeşitlilik.
* * *
Kendisinin tek karakterli, hiç değişmez, eğilmez, bükülmez, her üç cümlede bir ‘‘Ben dürüstüm’’, ‘‘Ben prensip sahibi insanım’’ diye dolaşan insanları biraz ‘‘rahatsız’’ bulurum.
O nedenle gövdemin üzerinde yaşayan farklı kişiliklere müthiş saygım vardır.
Orada öyle kardeş kardeş yaşarlar.
Yukardaki reklam fikirleri bana ait değil.
Remzi Yayınları'ndan yeni çıkan ‘‘Yıl 2binyüz2’’ adlı kitapta okudum.
Yazarı Burak Özdemir.
Henüz 28 yaşında ve büyük markalar için pazarlama stratejileri geliştiriyor.
Mimar Sinan Üniversitesi'nde ders veriyor.
* * *
Hep diyorum ya, bu dünyada ‘‘hergelelik’’ yapacak, ‘‘muziplik’’ yapacak, hayallerimizi bile şaşırtacak insanlara ihtiyaç vardır.
Ben kendimi bildim bileli, hep o insan ırkından gördüm.
Yani, başkalarına bakıp ‘‘Hayallerime bile yetişemezler’’ diyenlerle aynı kan grubundan hissettim.
O nedenle cumayı cumartesiye bağlayan gecemi bu kitabı okuyarak geçirdim.
Bana çok iyi geldi.
Eğer sizin de içinizde, kendinize rakip renkli bir ikinciniz varsa, benim gibi acayip zevk alacaksınız.
Biz bugünden geleceğe bakıp hayaller ve ütopyalar kuran bir zihniyete sahibiz.
Ama gelin bir de bunun beş adım ilerisine geçelim.
Yani geleceğe gidip, oradan geriye bakarak hayaller kuralım.
Mesela, 2102 yılının reklamlarında gelenek ve nostalji nasıl yaşatılır?
Şöyle bir reklam tasavvur edebilir misiniz:
‘‘Tarihi mikroişlemci Mehmet Efendi.’’
Altında da bunun ne kadar köklü şirket olduğunu anlatan şu cümle:
‘‘Bilişim zanaatında 90 yıl.’’
Kurukahveci Mehmet Efendi'nin 100 yıl sonraki versiyonu.
Veya günlük hayatımıza ait çok daha önemli şeyler.
Mesela, hayatınızda hiç şöyle bir şeyi tasavvur ettiniz mi?
‘‘Devlet Gönül Meseleleri Genel Müdürlüğü’’ diye bir devlet dairesi kurulmuş.
Amacı yalnız insanlara hizmet sunmak.
Ve bunun için şöyle bir belge hazırlamışlar:
‘‘Flört başvuru örnek formu.’’
* * *
Ben çok beğendim ama dedim ya, ben hayatımın ilk yıllarından itibaren böyle çift kişiliklilik kurslarından diplomalar aldım.
O nedenle kitabı size tavsiye edeyim mi etmeyeyim mi bilmiyorum.
Ama yazarının şu uyarısını hatırlatmayı görev biliyorum:
‘‘Sakın bu kitabı prospektüsünü okumadan ve kitapçınıza danışmadan kullanmayınız.’’