Paylaş
Ama beni çarpan şey, filmin iki oyuncusu Penelope Cruz ile kocası Javier Bardem’in filmden çekilen bir fotoğrafı oldu.
Daha doğrusu, Javier Bardem değil, Penelope Cruz’un şu fotoğrafı.
Yanındaki kocasını ben kestim tabii ki...
*
Penelope Cruz 44 yaşına geldi.
Bugüne kadar onun bu kadar güzel bir fotoğrafını görmedim.
Tam o fotoğrafı gördüğüm gün, The New York Times gazetesinde Paris’te yaşayan Amerikalı bir kadın yazar ve gazeteci olan Pamela Druckerman’ın yazısını okudum.
*
Başlığı hemen beni cezbetti:
“Kırklı yaşlarınızdan nasıl sağ salim çıkabilirsiniz...”
Giriş cümlesi harikaydı:
“Paris kafeleri, yüzünüz için bir kamusal referandum gibidir...”
Devam ediyor:
“Otuzlu yaşlarımın başlarında bir kafeye gittiğimde garsonlar bana ‘Bonjur matmazel’ diye hitap ederlerdi. Ancak 40 yaşımı geçer geçmez garsonlar bana ‘Madam’ diye seslenmeye başladılar.”
Aynı garson, bir arkadaki mini etekli genç kıza “Matmazel” demeye devam ediyormuş.
“Oysa ben otuzlu yaşlarımdaki aynı elbiseleri giymeye devam ediyordum” diyor...
Ama garsonlar anında yaşını anlıyormuş.
*
İkinci ve asıl darbe evde kızından gelmiş.
Bu durumu anlatınca kızının cevabı şu olmuş:
“Anne sen kesinlikle yaşlı bir kadın değilsin. Ama artık kesinlikle genç bir kadın da değilsin...”
*
Oysa 40 bugün için artık gecikmiş bir gençlik olarak kabul ediliyor. Orta yaş bile denmiyor.
Ben yine 40 yaş kadından yanayım.
“Kırk7” kitabını yazmamın üzerinden 6 yıl geçti. Artık “Kırk8”i yazma zamanım geldi.
*
Ve o kitabı şu cümle ile başlatacağım:
“Kırk yaş yeni bir hayatın başlangıcıdır. Ama kesinlikle sonun başlangıcı değildir...”
*
Penelope Cruz’un şu harika fotoğrafına bakın...
Bir daha bakın...
Yemin ediyorum, “Haklısın arkadaş” diyeceksiniz...
BUGÜN KIRK YAŞINI GÖREN KADINLARIN YARISI 95’İ GÖRECEK
- KIRK yaş için en iyi haber şu.
Bugün 40 yaşını görenlerin en az yüzde 50’si 95 yaşını da görecek.
Benim gibi 70’ine ulaşanlar ise yüzde 6 bile değil.
90 yaşı geçen insan sayısı ise 80 milyonda sadece 160 bin kişi...
Bugün Türkiye’de nüfusun ancak yüzde 8’i 60 yaş üzerinde.
Buna karşılık nüfusun yarısından fazlası 30 yaş altında.
BENİM ANNEM DÜNYAYI DEĞİŞTİREMEDİ AMA
KAFA dergisi bu ay Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ı kapak yapmış. Çok sevdim.
Kapak yazısı da şöyle: “Bir anne tüm dünyayı değiştirebilir”.
Bu lafı daha da çok sevdim.
*
Bugün Anneler Günü...
Benim anneciğim de 91 yaşına geldi...
Kırcaali’de doğdu...
İlkokula gitmediği halde okuma-yazmayı kendi kendine öğrendi.
Beş evlat yetiştirdi, hepsini de okuttu...
*
Yoksul bir ailede doğdum...
Çok zengin bir sevgiyle büyüdüm.
*
Büyük Atatürk’ünki gibi bazı anneler bütün dünyayı değiştirecek bir evlat yetiştirirler...
Bizim annemiz ise 5 evlat yetiştirdi...
Beşimizin dünyasını değiştirdi...
*
O da bizim için dünyalara değerdi...
ELLİ YIL ÖNCE DÜN GECE TARİHİ DEĞİŞTİREN OLAY
BUGÜN 13 Mayıs 2018...
Bundan 50 yıl önce, 10 Mayıs’ı 11 Mayıs’a bağlayan gece Fransa’da taşlar yerinden oynamıştı.
Mecazi anlamda söylemiyorum...
Caddelerin taşları sökülmüş ve bütün dünya tarihini değiştiren olaylar zirvesine ulaşmıştı.
*
Aslında her şey 3 Mayıs 1968 günü, Paris’te öğrencilerin gösterileriyle başlamıştı...
Ondan bir süre önce Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya’da öğrenci hareketleri başladığında Fransa çok sakindi.
Hatta Le Monde gazetesi, bir hafta önce “Fransa’nın ne kadar sıkıcı bir ülke olduğunu” yazmıştı...
*
Olaylar 3 Mayıs günü başladı, ama 10 Mayıs’ı 11’e bağlayan gece zirvesine çıktı.
Sokaklarda taşlar o gece sökülmeye başladı. 10 milyon işçi greve gitti...
*
Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle kimseye haber vermeden Fransa’yı terk etti.
Döndüğünde seçimlere gitti...
Seçimleri kazandı, ama Fransa artık eski Fransa değildi.
*
Sokaklarda taşları sökerek güvenlik güçleri ile savaşan öğrenciler, ay sonunda okullarına döndüklerinde artık hocalarına soru sorabiliyordu.
Cinsel alanda, ifade özgürlüğünde, işçi haklarında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Üstelik bunun etkileri Fransa’yı aşacak ve bütün dünyaya yayılacaktı.
*
Dünya bu ay işte insanlık tarihinin bu büyük olayının 50’nci yıldönümünü kutluyor.
68 Mayıs hareketi, Fransa’nın ilk büyük halk hareketi olan Paris Komünü’nden (1871) 100 yıl kadar sonra patlamıştı.
Dünyayı sarsan Sovyet Devrimi’nden (1917) ise sadece 50 yıl sonraydı.
*
Şu kadere bakın ki, 50 yıl sonra bugün dünya daha özgür bir dünya değil...
Popülist liderlerin gücü artmıştı.
Tarih, popülizmin yükseldiği her dönemin, insanlığa çok büyük zararlar verdiğini yazıyor...
İnşallah bu seferki daha hafif atlatılır.
ÇOCUKLARINA BİLL GATES UYGULAYAN PATRON
TÜRKİYE’nin en genç patronlarından biri...
Henüz otuzlu yaşlarında...
Holdingini 8 yıl önce kurmuş...
Şu anda gayrimenkul pazarında açık ara Türkiye birincisi...
Ev yapıp satmadığını, hayat tarzı sattığını söylüyor.
*
Geçen pazar günü Barcelona şehrinde Dan Brown’ın son romanı “Başlangıç”ın ilk sayfasında okuduğumuz Montserrat Manastırı’na doğru tırmanıyoruz...
Türkiye’de NEF olarak tanınan gurubun icra kurulu başkanı Erden Timur’la inanç üzerine çok güzel bir sohbet yapıyoruz...
Solcu bir gelenekten geliyor, ama kedine ait bir Müslümanlığı çok güzel biçimde anlatıyor.
Bana biraz eski İngiltere İşçi Partisi lideri Tony Blair’ı hatırlatıyor.
*
Her yıl şirketinin kârının yüzde 51’ini hayır kuruluşlarına ve işlerine ayırıyor.
Şirketini vakıflaştırıyor.
Bu arada eşiyle birlikte karar vermişler.
Çocuklarına Melinda ve Bill Gates’in uyguladığı sistemi uygulayacaklarmış.
Yani onlara mal varlığı bırakmayacaklarmış.
Kurdukları vakıf onlara belli bir yaştan itibaren hayatlarını geçindirecek bir parayı garanti edecekmiş.
Bu rakam 2 bin dolardan başlayıp, en üst sınırı 15 bin dolara çıkacakmış.
Buna karşılık çocuklarına başarını yollarını, mutlu olmanın yollarını anlatacaklarmış.
*
Son yıllarda Türkiye’de gördüğüm en ilginç patron profili olduğunu söyleyebilirim.
İki gün boyunca sohbetinden çok keyif aldım.
BARCELONA’YA BU KADAR PARA VERMEK İYİ BİR İŞ Mİ
NEF grubu Barcelona’nın sponsorlarından biri.
Geçen pazar El Clasico maçını, bu sponsorluk sayesinde çok güzel bir yerden izleme imkânımız oldu.
NEF aynı zamanda Galatasaray’ın da sponsoru.
Sohbet sırasında Erden Timur’a, ne kadar para ödediklerini sordum.
Bunu söylemek istemedi.
Ancak küçük bir para olmadığını söyledi.
Yine de bu sponsorluk onlara forma üzerinde görünme hakkı vermiyor.
Böyle görünmeyen bir sponsorluk için bu kadar para ödemek akıllıca bir iş mi?
“Bu sponsorluğu çok zor aldık. Kulübün temsilcileri bir yıl boyunca bizi inceledi, sonra kabul etti” diyor.
Barcelona sponsorluğu onlara bütün dünyada çok sağlam bir referans olmuş.
Ayrıca Dünya İnşaat ve Kalkınma Bankası’nın ortağı olan tek gayrimenkul şirketi.
Bütün bunlar ona uluslararası planda iyi birer referans oluyor tabii...
Bu da hedefinin küresel bir dev olmak olduğunu gösteriyor.
BİR KASABA TAKIMI REYTİNG BİRİNCİSİ
- AKHİSARSPOR-Fenerbahçe maçının ATV’den canlı yayını, 10 Mayıs günü hem genelde hem AB grubunda reyting birincisi olmuş.
O gece 2. sırada FOX’ta ekrana gelen “Bizim Hikaye” dizisi, 3. sırada ise Star TV’de yayınlanan “Avlu” dizisi yer aldı.
Futbolun güzelliği bu işte...
Çok sık olmasa da bir kasaba takımına bile zirvenin yolunu açıyor.
Paylaş