Paylaş
KİTAP çalışması için, gazetecilik hayatımın en uzun tatilini yaptım.
Çok okudum...
Çok düşündüm...
Çok da seyrettim olup biteni...
Ve şunu bir kere daha çok iyi anladım.
* * *
-Türkiye sevdalısıysanız eğer...
-Bu ülkenin bir şehrinin Kahramanlar Mahallesi’nde, yoksul bir Evlad-ı Fatihan ailesinin göçmen çocuğu olarak doğmuşsanız...
-Bu ülke, sizi öz evladı kabul etmiş, bu Cumhuriyet size eğitimin bütün imkânlarını sağlamışsa eğer...
* * *
-Genç bir insanken, kanınız gerçekten deli bir delikanlıyken, ülkenin başbakanının karşısına dikilip fikrinizi söyleme hakkı ve cesaretini veren bir eğitim almışsanız...
-Solcu bir öğrenciyken, sağcı bir hükümete meydan okuyan, onu yerden yere vuran bir öğrenci derneğinin yönetim kurulu üyesi olarak burs verecek kadar adil ve hoşgörülü bir devletiniz olmuşsa, onun muhafazakâr iktidarlarını görmüşseniz...
-Kıyıları cennet gibiyse o ülkenin...
-Dağları, ovaları, şehirleri, mahalleleri size 68 yıl boyunca harika bir vatan olmuş, güzel bir çocukluk vermiş, başına buyruk güzel bir gençlik ikram etmişse eğer...
* * *
-Ve 3 hafta boyunca bir tevekkül diyeti yapmış, kendinizle epey baş başa kalmış, sadece kendinizi değil, başkalarını da, “ötekileri” de seyretmiş, kulak vermişseniz..
Daha da iyi anlarsınız ki...
Gidecek başka hiçbir vatanınız yoktur...
Gücünüzü de, direnme azminizi de, mücadele kudretini de işte bu duygudan alırsınız.
* * *
Rahmetli babam daha adımı fısıldamadan şunları söylemiş kulağıma:
“Burası bizim son vatanımızdır oğlum. Gidecek başka vatanımız yok...”
* * *
İşte bu duyguyla baktım 3 hafta boyunca düne...
Hani elinde taşla-sopayla kapımıza dayanan o adamın söylediği laf vardı ya...
“Defolup gideceksiniz bu ülkeden” narası...
Baktım o babalanmalara, VIP salonundaki o heyheylenmelere...
“Hadi len” dedim... “Neyini de alacaksan al git...”
Suratına tükürür gibi konuştum...
“Bak daha dün aynı yollarda birlikte yürüdüğün savcılar falan vardı ya...
Hani o bu dünyaları ben yarattım diyen zevat...
Hepsi kaçıp gitti.
Bak aslanım, bir gün belki sen de kaçar gidersin, ama biz hep buradayız...”
Böyle dedim içimden...
Yenilen iftira başpehlivanı yine yalan minderinde
AYDIN Bey’in mektubuna karşı zavallı trol yazarkasalar etkisiz kalınca patron takımı da cepheye sürüldü.
Artık tek tek yetmedikleri için birlikte geliyorlar.
Yeni Şafak gazetesinin sahibi Albayrak biraderler de bundan tam 14 yıl önce attıkları palavrayı yeniden pişirdiler.
Neymiş, Aydın Doğan onlara da “Biz hükümetler getirir, hükümetler götürürüz” demiş...
Yahu Albayrak biraderler...
Canım kardeşlerim, ne çabuk unuttunuz...
Siz bu iftirayı 2001 yılında da atmıştınız.
Aydın Bey sizi mahkemeye vermiş, “Hadi ispat et” demişti...
Edememiş, rezil olmuştunuz.
Sadece rezil de olmamıştınız, para cezasına da çarptırılmıştınız.
Yenilen iftira pehlivanı iftira güreşine doymuyor mu yani...
Yoksa bu ‘Vakit’çiler namaz kılmıyor, oruç tutmuyor mu
LEVENT Gültekin, son zamanlarda muhalif kanadın yükselen sesi...
İslami çevrede yetişmiş...
Yani içeriden konuşuyor. O nedenle ona çok gıcık oluyorlar.
Geçen pazar günü Cumhuriyet gazetesinde Tayfun Atay’a verdiği mülakatta çok ilginç bir iddia vardı.
Aynen aktarıyorum:
“Kısa bir süre Vakit gazetesinde çalıştım. İbadetsiz İslamcılıklarını, yani profesyonel İslamcılık yaptıklarını, iş ahlaklarının bozuk olduğunu görünce ayrıldım.”
Merak ettim. “İbadetsiz Müslümanlık” lafı ne anlama geliyor...
Mesela namaz kılmıyorlar mı...
Oruç tutmuyorlar mı...
Uyuma Akit...
Can damarından vuruluyorsun...
Ayağa kalk... Cevap ver...
Kahramanlarlı Ertuğrul, Keşanlı Ali, Kadırgalı Aysel
SON olarak Serdar Turgut ilan etti:
“Ben de Ankaralıyım arkadaş...”
Böyle vaziyetlerde hiç geri kalmam.
“Arkadaş, ben de doğma büyüme Kahramanlar’danım...”
İzmir’in Eşrefpaşalıları da harbi delikanlılardır...
Karşıyaka, Göztepe, Tepecik...
Bitirim çocuklardır...
Herkese sesleniyorum. Sosyal medya uyuma...
Sen de haykır...
Mertlik, delikanlılık, yürek sadece bu ülkenin bir semtine mi kaldı yahu...
Sen de katıl ey Adanalı Ayşe...
Keşanlı Ali biraderim... Hayali kahramanım falan deme... Yükselt sesini...
Biliyorum kafan dazlak, “Benim başım kel mi” diyemezsin...
Olsun, çık sen de konuş...
Sadece Keşan’ın değil, bütün Türkiye’nin en delikanlı abisisin sen...
Kadırgalı Aysel...
Hadi sevgili arkadaşım Seda Sayan...
Senden de bir eyy bekliyorum...
Trol karaborsasında günün yükselen en muteber kâğıtları
ŞUURSUZ trol sürüsünün, Aydın Doğan’ın yazdığı mektuba karşı cepheye sürdüğü en “muteber” şahitler:
-Bir zamanlar Tayyip Erdoğan’a “Allah’sız” diyen batık banker Cem Uzan.
-Bankasını batırmış, şirketlerini iflas ettirmiş, hiçbir yerde dikiş tutturamamış Halis muhlis ve müflis ağa...
YARINA:
2 Kasım’da Nasıl Bir Türkiye’ye uyanacağız
Paylaş