Paylaş
“Müzikle uğraşmak hayalimdi. Yedi yaşında mandoline başladım. Çok ciddiye aldım mandolini... Yani Grup Gündoğarken’den bile daha çok ciddiye aldım.”
***
Öğrenememiş...
***
Sonra piyano öğrenmeye kalkmış.
İlk derste öğretmeni, “Parmaklarını klavyenin üzerine koy” demiş...
Heyecandan piyanonun kapağının üzerine koymuş.
Öğretmeni parmaklarını görünce, “Ay sen tırnaklarını mı yiyorsun” demiş...
***
Piyano hayatı da böyle bitmiş.
***
Ama kendine harika bir teselli bulmuş.
“Dijital piyanoyu Steve Wonder gibi çalamadıktan sonra çalsan ne olur” diyor.
***
Sözcü gazetesi yazarı Özlem Gürses’in harika bir kitabı çıktı.
Adı “Bazen Olmaz” (*).
Bazı çok başarılı kişilerin başarısızlık hikâyelerini yazmış.
***
Cem Yılmaz da bir müzik aleti çalabilme başarısızlığını anlatmış.
Vardığı sonuç şu:
“Bir uğraşa ilginizin olması ile o uğraşa kabiliyetinizin olması iki farklı şey...”
***
Benim de hayattaki çeşitli başarısızlık hikâyelerimden biri bu...
Birazdan anlatacağım.
***
Ama Cem’in bu sözlerini okuyunca onunla geçen yıl Kanyon’daki bir sinema salonunda çektirdiğimiz bu fotoğraf aklıma geldi.
***
Ne diyordu Behçet Necatigil: “Çünkü asıl şiirler bekler bazı yaşları..”
***
Eh... Asıl fotoğraflar da bekliyor bazı anları...
***
Sevgili Cem, galiba ikimizin de en iyi çalabildiği tek enstrüman bu...
“Elektrikli testere” yani...
Hani şu “Texas Chain Massacre” filmindeki yaylı saz...
BENİM YALNIZ VE HÜZÜNLÜ FENDER STRATOCASTER’IM
1963 yılında Rolling Stones’un, Keith Richards’ın, daha sonraları Eric Clapton ve özellikle Jimi Hendrix’in elinde o Fender Stratocaster’ı gördüğümden beri bu gitar hayatımın en kült eşyası haline geldi.
1954 yılında Leo Fender, Bill Carson, George Fullerton ve Freddie Tavares tarafından tasarımlanan bu gitar, belki de müzik tarihinin en efsane enstrümanıdır.
Tabii o yıllarda babamın bana bu gitarı alacak parası yoktu.
Onun yerine bana daha ucuz bir Framus bas gitar aldı.
O kadar uğraştım...
Yok...
Beynimdeki harika müzik, parmaklarıma emir vermiyor...
Yapabildiğim tek şey, o harika müzisyenlerin gitar çalarkenki hareketlerini taklit etmek...
Bak orada çok başarılıyım...
Yıllar sonra bu tutkumu bilen bir arkadaşım bana bir Fender Stratocaster hediye etti...
Yatak odamın en harika objesi...
Her iki günde bir çıkarıp çalar gibi yapıyorum...
EN GÜZEL ‘ÇUVALLAMA’ HİKÂYESİ CEM BOYNER’İNKİ
BEN olsam kitabın adını “Çuvallama Hikâyeleri” koyardım.
“Başarısızlıktan korkan başaramaz” demir kanununun antolojisi gibi olmuş kitap.
Başarısızlıktan korkmayanların hikâyesi yani...
Kitapta en etkileyici hikâyelerden biri Cem Boyner’in 1990’lardaki “Yeni Demokrasi Hareketi”ni anlatıyor.
Benim de çok umut bağladığım, kalbimin ta şurası ile desteklediğim ve en az onun kadar hayal kırıklığına uğradığım bir girişimdi.
Seçime girdi ve sadece 200 bin oy aldı...
Ben ve benim gibi 68 artığı insanlara hayatlarındaki “en büyük azınlık” duygusunu tattırmıştı. Şimdi geriye bakıyorum da şöyle düşünüyorum.
Acaba bu, Cem’in başarısızlık hikâyesi mi...
Yoksa Türkiye’nin mi...
Ama ben de Cem’e katılıyorum...
O bir bambu tohumuydu...
Bekleyecek... Bekleyecek...
Ve...
Bir gün mutlaka...
MUSTAFA’NIN HİKÂYESİ: 15 YAŞINDA HAYATIN SONU
MUSTAFA Denizli’nin, 15 yaşında Altay’ın genç takımında oynamak için Çeşme’den İzmir’e gidişi ve hayal kırıklığı ile dönüşü...
O günlerde Çeşme’den İzmir’e gitmek “Gurbete gitmek gibiydi” diyor.
Hemen ertesi sene A takımında oynayacağından emin bir duyguyla gitmiş.
10 ay sonra “Biz seninle devam etmeyeceğiz, senden bizim düşündüğümüz manada bir futbolcu olmayacak” demişler...
On beş yaşındaki bir çocuğun bu hayal kırıklığı nedir?
Mustafa’nın başarısızlık hikâyesi mi...
Yoksa ondaki kabiliyeti anlamayan yöneticilerin mi...
EN BÜYÜK BAŞARISIZLIK HİKÂYESİNİ ANLATMAYAN KADIN
TÜRKİYE’de en hayranlıkla izlediğim kadın girişimcilerin başında Hepsiburada.com’un patronu Hanzade Doğan Boyner gelir.
Kitapta onun başarısızlık hikâyesini çok merakla okudum...
Onu çok iyi tanıyorum. Bence en büyük başarısızlık hikâyesini anlatmamış.
Onu da ben yazayım.
En büyük başarısızlığı, hayatında sadece kendine ait boşluklar yaratamamasıdır...
Benim en büyük başarı hikâyem ise hep bu oldu...
O nedenle genel yayın yönetmenliğinden ayrılırken “That was a good life” demiştim...
İnşallah ölürken de bunu diyeceğim.
METROYA KAÇAK BİNMENİN UNUTULDUĞU AN İŞTE BUDUR
ARDA Turan Galatasaray’ın Ankara’daki maçında oyuna ilk girdiği anı anlatıyor.
Devre arasında Hasan Şaş’la Necati kavga edince Gerets onu oyuna alıyor:
“Minik takımda çektiğim sıkıntılar, metroya kaçak bindiğim zamanlar, hep bunun içindi” diyor.
CEO ADAYINA İLK SORU: ‘AĞIR VASITA EHLİYETİN VAR MI?’
COCA-COLA’nın CEO’su Muhtar Kent anlatıyor:
Coca-Cola ilanla yönetici adayı arıyormuş.
Başvurmuş, şirketin ilk sorusu şu olmuş: “Ağır vasıta ehliyetin var mı?”
“Yok” demiş. “Ama kamyonda çalışacaksın” demişler.
Bir yıl dağıtım kamyonlarında çalışmış.
Herhalde Türkiye’de çalışsa, o kamyonun arkasına şu yazılırdı:
“Hor görme garibi, bir gün Coca-Cola’nın CEO’su olacak...”
BAŞARILI BİR İŞADAMININ BAŞARISIZLIK HİKÂYESİNİ EN İYİ ANLATAN CÜMLE
FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, Rusya’da kurduğu bankanın başarısızlığını şu cümleyle anlatıyor:
“Hayatımda ilk defa bir şirketi satarken sadece birikmiş zararlarını karşılamadım, bir de üstüne para verdim.”
ALMAN USULÜ
ERKEK SAÇINI BOYATMADIĞINI PENİSİNİ BÜYÜTMEDİĞİNİ NASIL İSPAT EDEBİLİR
POSTA gazetesinin Cumartesi eki giderek daha eğlenceli hale gelmeye başladı.
Hastası oldum...
Dünkü sayısında Almanya’nın eski şansölyesi Gerhard Schröder’le yapılmış çok güzel bir mülakat var.
Seçim döneminde Alman gazeteleri saçını boyattığını yazınca, mahkemeye gidip boyatmadığına dair karar çıkarttırmış.
Alman erkekleri ilginç insanlar.
Bild’in eski genel yayın yönetmeni Kai Diekmann da bir internet sitesinde “Ameliyatla penisini büyüttü” diye bir dedikodu çıkınca mahkemeye gitmişti.
TÜRKİYE’NİN EN YAŞSIZ KADINLARI KİMLERDİR
SON yıllarda “yaşsız kadın”, “yaşsız erkek” lafı, “Yaşını hiç göstermiyorsun” lafının yerini aldı.
Cumartesi Postası “Türkiye’nin yaşı olmayan 10 kadını”nı seçmiş.
İsimler şunlar:
- Ajda Pekkan (71),
- Nebahat Çehre (72),
- Yonca Evcimik (54),
- Ayşegül Aldinç (60),
- Güngör Bayrak (63),
- Hülya Koçyiğit (70),
- Seyyal Taner (65),
- Nil Burak (70),
- Filiz Akın (74),
- Emel Sayın (72),
- Zerrin Arbaş (71),
- Semiha Yankı (59).
Ben olsam, 60 yaş altını bu kategoriye almazdım. Çünkü artık o yaşa kadar herkes genç.
Altmış yaş üzerine üç adayım da Sema Doğan, Tansu Özkök ve Nilgün Belgün.
BEYAZ TÜRKLERE BUGÜNÜN ŞARKISI
SEZEN Aksu’nun eski bir şarkısı:
“İçime Sinmiyor...”
Dün sabah aniden bu şarkıyı dinlemeye başladım.
Neden mi?
Vallahi bilmiyorum.
Öylesine işte...
Üç kere üst üste dinledim.
Öyle iyi geldi ki...
Öyle temiz bir şeyler var ki...
Bembeyaz....
Deneyin bak... Hak vereceksiniz...
Paylaş