Paylaş
ByLock’un “patent imamı” David Keynes’i davet edecek.
***
Bunun anlamı şu:
Komisyon, günlerdir yaygara koparan köşe yazarlarına değil, Hürriyet’in haberine itibar etti.
Çok da doğru yaptı.
***
Hürriyet’e bu haber nedeniyle Sabah gazetesi tarafından çok haksız suçlamalar yöneltildi. Hatta bu haberin FETÖ ve CIA’in ortak bir “algı operasyonu” olduğu bile iddia edilebildi.
Ama belli ki, 15 Temmuz darbe girişimini soruşturan TBMM Komisyonu bu iftiralara itibar etmedi. Komisyonun aldığı bu karar Hürriyet’in haberinin önemini herkese göstermiş olmalı.
***
Artık şu çok açık anlaşıldı.
ByLock şifreleri, aynı zamanda 15 Temmuz darbecilerinin parolasıydı.
Üç gündür şunu yazıyorum.
- 3 Ağustos günü, yani darbeden 18 gün sonra İngiliz Guardian gazetesinde, ByLock şifreleme sisteminin patent sahibi David Keynes’in adı veriliyor.
- Bundan 24 saat sonra, yani 4 Ağustos günü Sabah gazetesi yazarı Abdurrahman Şimşek “ByLock” bombasını patlatıyor.
***
- Onu izleyen günlerde Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi “ByLock” izini sürmeye başlıyor.
***
Peki bütün bu yazılar çıkarken David Keynes nerede?
***
Türkiye’de...
Ve 7 Ağustos günü, yani bu yazılardan 4 gün sonra elini kolunu sallaya sallaya gidiyor.
Tıpkı “Genelkurmay imamı” Öksüz gibi...
***
O yüzden ByLock haberini ilk defa veren Sabah gazetesinin aklı başında insanlarına sesleniyorum.
Darbe komisyonu David Keynes’in peşine düştü.
Siz de şuursuz köşe yazarlarının değil, kendi verdiğiniz haberin peşine düşün...
21 YAŞIMDAYKEN ODAMIN 69 YAŞIMDA KAFAMIN DUVARINDAKİ FOTOĞRAFLAR
BU fotoğraf 21 yaşımdayken çekildi.
Ankara Güniz Sokak 4 Numara’daki öğrenci evimdeyim.
6 numarada Tansu oturuyor.
Sökeli iki arkadaşımla bir bodrum katını paylaşıyoruz.
Burası da benim küçücük odam.
O yaşta duvarıma astığım fotoğraflara baktım.
Bu tarafta sadece müzik idollerim var.
James Brown, Françoise Hardy, Scott Walker, Mick Jagger, George Harrison, Rolling Stones, Bob Dylan.
Aradan 50 yıla yakın süre geçmiş...
Hâlâ bu insanların müziğini keyifle dinliyorum.
Haa... Bir de öteki duvar var.
Orada da Karl Marx ve Che Guevara posterleri asılıydı.
Hibrid bir kafa yani...
O da hâlâ öyle...
BOB DYLAN KONUSUNDA HAKLI ÇIKACAĞIM GALİBA
BOB Dylan, “Daily Telegraph” gazetesi muhabirinin “Nobel ödül törenine katılacak mısınız” sorusuna şöyle tuhaf bir cevap verdi:
“Orada olacağım...”
Ama arkasına da şunu ekledi:
“Eğer yapabilirsem...”
Gazete bu üç kelimeyi, “Katılacak” gibi kesin bir ifade ile verdi.
Galiba haklı çıkacağım.
YEDİNCİ ALBÜMDE YENİDEN DOĞANLAR
KINGS of Leon topluluğunun gitaristi Matthew Followill stüdyoya girerken grubun öteki üyelerine soruyor:
“Bugüne kadar büyük bir yedinci plak yapan şarkıcı veya grup var mı?”
13 yaşımdan beri müzik içinde yaşıyorum, benim aklıma hiç böyle bir soru gelmedi.
Müzik dergisi “Q” son sayısında bu sorunun cevabını veriyor.
İşte 7’nci plaklarında büyük başarı elde eden gruplar:
- Beatles: “Revolver” (1966), - Rolling Stones: “Beggars Banquet” (1968), - Bruce Springsteen: “Born in the USA” (1984), - U2: “Achtung Baby” (1991), - Bob Dylan: “Blonde on Blonde” (1966).
Kings of Leon’un yeni CD’si “WALLS”, grubun belki de bugüne kadar yaptığı en iyi albüm.
Hiç tartışmasız bugün rock müziğinin dünyadaki en büyüklerinden biri Nashville’li bu 3 kardeş ve kuzenleri.
Son albümleri gerçekten olağanüstü.
“Q” dergisinin tercihi, “Over” adlı şarkıları.
Gerçekten damardan bir rock.
Ama ben baladları çok beğendim.
“Muchacho” ve “Conversation piece”.
YAŞLANAN BİR KADINA EN TRAJİK HATIRLATMA
GEÇEN hafta gece yarısı Rob Reiner’ın harika filmi “Rumors Has It”i seyrediyorum.
Jennifer Aniston, yıllar önce anneannesi ile ilişkisi olmuş olan Kevin Costner’a âşık oluyor.
Anneanne rolündeki Shirley MacLaine, filmin son sahnesinde eskiden sevgilisi olan ve kendini terk eden Kevin Costner’ın karşısına çıkıp ağzına geleni söylüyor.
Sonunda biraz duraklıyor ve şu sözlerle bitiriyor:
“Herkesin hayatında, ona gençliğinin bittiğini hatırlatacak birine ihtiyacı vardır...”
Ne yazık ki bu hatırlatma çoğu kez daha genç bir kadın veya erkek tarafından yapılır. Ne diyor Fransızlar...
“Les choses de la vie...”
Hayatın şeyleri...
Trajik ama gerçekçi şeyleri...
YARIM ASIRLIK ÇINARA OTURDU MU BU CEVAP
"ESKİ Babıâli fıkrasıyla cevap vermesini demode bulduğumu” yazınca, Ahmet Hakan gerekçesini yazmış.
Kendisi de yazdığını pek beğenmemiş olmalı ki, biraz üstü kapalı geçmiş, ama ben ne demek istediğini açık açık yazayım:
Diyor ki, “Sen epey yaşlısın. Dolayısıyla yaşına uygun bir fıkra yazdım.”
Yine doğru söylüyor.
69 yaşındayım. Allah ömür verirse 6 ay sonra 70 yaşında olacağım.
Ama şunu da söylemezsem vallahi içimde kalacak. Bak sevgili Ahmetçiğim, sen de bu yıl 50 yaşına girdin.
Artık şu demode Babıâli’de yarım asırlık çınar sayılırsın.
O ulu çınarın altında, oturdu mu şimdi bu cevabın...
Iıı... Vallahi oturmadı...
SOUL MÜZİK NOSTALJİKLERİNE
- J. Whaley, “The Soul Revival” adlı yeni bir albüm çıkardı.
Soul müzik sevenlere 2 şarkıyı tavsiye ederim.
“Momma Never Told Me” ve “I Can’t Lie”.
Sağlam, klasik, damardan 70’ler sound’u.
EVLİ ÇİFTLER NE KADAR ÇOK SEVİŞİRSENİZ O KADAR ÇOK SEVAP İŞLERSİNİZ
LAF bana ait değil.
Star gazetesi yazarı Medaim Yanık böyle diyor.
“Eşlere cinsel yaşamları için 8 öneri” adlı yazısından birkaç cümle:
- “Eşler arası cinsellik, sevaptır, güzeldir ve yakınlığı arttırır.”
YORUMUM: Kesin sağ tarafıma yazılan sevaplar, soluma yazılan günahlarımdan tonlarca fazla.
- “Cinselliği uygulamada rahat olma ahlak ve adaba uygundur.”
YORUMUM: Yaşasın her türlü fantezi serbest.
- “Cinselliği geliştirmek için okumak entelektüel olarak değerli, dinen helaldir.”
YORUMUM: Yaşasın, her tür şunun bunun karısı edebiyatı serbest.
NOT: Bütün bunlar şaka. Yazı geneli itibariyle Star’dan bekleyemeyeceğim kadar iyi.
YENİ TEZLER
- ELİMDE bir kitap var. 2013’te ölen tarihçi Jacques Le Goff’un “Faut İl Vraiment Decouper l’Histoire en Tranches”, (Tarih gerçekten kesin bölümlere ayrılmalı mı”... O ve son zamanlarda okuduğum bazı başka kitaplardan çıkardığım yeni anlayış şu:
“Ne ortaçağ bize anlatıldığı kadar kötü, ne Rönesans bize anlatıldığı kadar iyidir...”
Paylaş