LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
GEÇEN salı günü Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nin salonuna girerken, eskiden beri tanıdığım bir öğretim üyesi beni uyarıyor:
‘Salonda bir grup solcu öğrenci var. Size ve bakana karşı gösteri yapacaklar.’
Ben ‘Bırakın yapsınlar’ deyince, ev sahibi olarak içi çok rahatlıyor.
* * *
Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve bizler konuştuk.
Yukardan çıt çıkmıyor.
Öğretim üyesi dostum ‘Herhalde gösteri yapmaktan vazgeçtiler’ diyor.
Sıra marka toplantısının sonunda, Mithat Bereket’in CNN’den de yayınlanacak bölüme gelince, birden ellerindeki pankartları kaldırdılar.
Aynı anda sloganlar da atılmaya başladı.
Pankartların üzerinde ‘AB’ciler kampus dışına’ yazıyordu.
Sayıları 15-20’yi geçmiyordu.
Ama örgütlü ‘azgın azınlıklar’ bulundukları ortama hemen hákim oluyor.
Konuşmacılar son derece sakin, hoşgörülü biçimde tartışmaya çalıştılar.
Tabii peşin hükümlü ve kesin inançlı protestocuların tartışmaya değil, gösteri yapmaya niyeti olduğu için, program yarıda kesildi.
Küçük grup salondan çıkarken slogan atmaya devam ediyordu.
En ağırlıkla sloganları şuydu:
‘ABD ve AB emperyalizmine geçit yok.’
Gösteri yapan çocuklara baktım.
Erkeklerin bir kısmının kulağında küpe vardı.
Hepsi modern giysili, Batı’dakilerden ayırt edilemeyecek çocuklardı.
1960’lı yılların sonundan itibaren manasız ve geri bulduğum sloganları, 2005 yılında bu genç çocukların ağzından aynen işitince içim burkuldu.
* * *
Üzüldüm mü?
Hayır...
Genç insanın meydan okuma duygusuna her zaman saygı gösterdim.
Kendi geçtiğim yollardan başkaları da geçiyorsa, orada anlamaya çalışmam gereken bir gerçeklik bulunduğuna inanıyorum.
Ama trajik buldun mu diye sorarsanız, hiç tereddütsüz şu cevabı verirdim:
‘Evet çok trajik bir durumdu.’
* * *
Bu Anadolu’da yaptığımız 14’üncü marka toplantısıydı.
İlk defa bir üniversite kampusunda bu toplantıyı düzenliyorduk.
Sonunda böyle bir durumla karşılaştık.
CNN Türk bu görüntüleri de yayınladı.
Hürriyet’te toplantı ile ilgili haberde de bu olay yazıldı.
Toplantıdan sonra Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği’nin verdiği yemekte bir konuşma yaptım.
Sosyal bilimcilere, siyaset bilimcilerine şunu tavsiye ederim.
Gösteri yapan o öğrencilerin fotoğraflarını, bulup arşivlesinler.
Çünkü 20-30 yıl sonra o fotoğraflardan çok ilginç araştırma konuları çıkacak.
Mesela ‘Kahrolsun ABD ve AB emperyalizmi’ diye bağıran kızlar ve delikanlılar acaba 30 yıl sonra ne yapıyor olacaklar?
Hangileri aynı düşüncelere sadık kalacak, hangileri ve yüzde kaçı liberal düşünce tarzlarına, küresel ekonominin gerçeklerine inanıyor olacak.
Aralarından kaçı, kafaları hiç değişmeyecek olan ‘birkaçı’ tarafından ‘döneklikle’ suçlanacak.
Kaçı, kafası hiç değişmeyenleri, ‘Dumbo’ diye niteleyecek, geri zekálı muamelesi yapacak.
Nereden mi biliyorum?
Kendimden.
Sık sık albümleri açıp, eski fotoğraflarımı çıkarıyorum.
Yıl 1968-69... Bugün 2004.
Aradan 35 yıl geçmiş.
Adalet Partisi binası önünde yapılan eylemlerden, Amerikan Kültür Merkezi’ni taşlayan kalabalıklardan geriye ne kalmış bakıyorum.
* * *
Değişenler ve hiç değişemeyenler.
Hangisi başarılı, hangisi rate ve acıklı diye sorarsanız, vallahi ben de bilmiyorum. Allah hepimize, ‘Sen doğru yoldasın’ duygusu vermiş.
Hepimize, geldiğimiz yerlerden veya gelemediğimiz yerlerden tatmin yolları açmış.
Kimine maddi, kimine manevi.
Kimine de her ikisi birden...
Allah’tan vermiş. Yoksa bunca suçlamaya, bunca hakarete veya bunca başarısızlığa nasıl bahane uydurabilirdik...
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları