Postkorona dönemi ‘Pandemim’ şovların yıldızları kim olacak
BUGÜNLERDE Fukuyama’dan Harari’ye kadar herkes postkorona, yani korona sonrası nelerin değişeceği konusunda tahminlerini yapıyor...
Ben de bir konuda fütürolojiye dalacağım bugün. Benim konum, korona sonrası fetvacıları...
ŞEYTAN SANA EMREDİYORUM ÇIKAR AT KORONAVİRÜSÜ
Geçenlerde sosyal medyada gördüm. Amerika’nın Evangelist papazlarından Kenneth Copeland televizyonda “şeytan çıkarma” ayini yapmış.
“Şeytan emrediyorum sana, konovirüs şeytanını çıkarıp at” diye bağırıyor.
Seyredenler de “Halleluyahhh” bağırıyor. Görüntüleri seyrederken gülmekten ölecektim. Ama adam bunu gayet ciddi yapıyordu.
FAVORİM BANKO CÜBBELİ AHMET POSTKORONA ŞOV
Onu seyrederken aklıma bizdeki “fetva şovlar” ve tabii ki “fetva stand-up’çıları” geldi...
Adnan Hoca hapiste, “Kedicikler” artık bağımsız şova başladılar.
Ama itiraf edeyim, hoca olmayınca hiç tatları yok. Favorim yine ‘Cübbeli Ahmet Şov’...
Gerçi hoca, özellikle umrecilere “Karantinaya girin” diyerek son derece rasyonel fetvalar verdi.
Ancak hocanın çok kısa zamanda duruma uyum sağlayacağına ve Cem Yılmaz’ı bile ikinci plana atan müthiş bir fetva şovla döneceğine eminim.
ASANSÖR HALVETÇİLERİ VE BADECİLER NE YAPACAK
En merakla beklediğim ise “asansör halvetçileri” ve “kapalı oda badecileri”...
Postkorona dönemi onları nasıl etkileyecek?
“Nerede kalmıştık” diye eski tarzlarını devam mı ettirecekler...
Yoksa, artık asansörde bile “sosyal mesafe” uygulanacağı için onların fetvalarının hiçbir anlamı kalmayacağından yaratıcı yeni konular mı bulacaklar... Tahminim “Nerede kalmıştık” deyip aynı minval üzerinden gidecekler.
Onlar değişmeyecek ama cemaat değişeceği için, artık açık birer komedi makinesine dönüşecekler.
* * *
Yani hazır olun...
İsrail’de Hasidim tarikatlarının rabbileri... Amerika’da Hıristiyan Evangelistler...
Bizde televizyonların fetvacı şovmenleri...
Eğlenceli bir “postkorona pandemim” dönemi açılıyor.
Onlar daha çok ciddileştikçe biz daha çok güleceğiz...
DİLİPAK KARDEŞİM NEDİR BU ‘KAMBURLAR’ ONU DA DESEN
ABDURRAHMAN Dilipak pazar günkü yazısında ilginç bazı kehanetlerde bulundu.
*“Din algısı değişecek.”
*“Var olan ‘dini cemaat’lerin çoğu dağılacak.”
*“Varlığını koruyacak tek din var, o da İslam ama bu Müslümanlar eliyle bu iş kolay olmayacak.”
*“O zaman kendimizi böyle bir geleceğe hazırlamalıyız. Bizim de önce kamburlarımızdan kurtulmamız gerekir. Bu da kolay olmayacak. Bizim içimizde de ‘irtidat’lar yaşanacak, birileri agnostik hale gelecek.”
*“Bu Müslümanlar” ifadesi ile kimleri kastettiğini tam anlamadım.
*İslam’ın “kamburları” nelerdir bilmek isterdim.
*“İrtidat” dinden çıkma demek.
Türkiye’de kimler “dinden çıkacak”...
* * *
“Kambur” kelimesini bilerek tırnak içine aldım.
Çünkü yazıda öyle geçiyordu.
Kambur fiziki bir engeldir ve bu kelimenin böyle kötü yükler anlamında kullanılması hoşuma gitmiyor.
BİR YANDA ÖLÜM VE SALGIN ÖTE YANDA CIVIL CIVIL BİR ŞARKI
PAZAR günü dünyadaki yeni şarkılar arasında dolaşırken İtalya listelerinde cıvıl cıvıl bir şarkıya rastladım.
Elettra Lamborghini söylüyor.
Şarkının adı “Musica..”
İnsanı korona havasından çıkarıp öyle güzel dolduruşa getiriyor ki...
İki gündür kulaklığımı takıp takıp dinliyorum. Biraz bu havadan çıkmak isterseniz tavsiye ederim.
KORONA SOSYOLOJİSİ: BU ÜÇ SAATİ NEREDEN ALDIM NEREYE VERDİM
AKILLI telefonum bana her pazartesi günü ilginç bir rapor veriyor.
Bu rapordan, geçen haftada dijital medyada ve sosyal medyada ne kadar zaman geçirdiğimi öğreniyorum.
Dün gelen son rakam beni çok şaşırttı.
Çünkü haftalık 4 saat civarında olan kullanım sürem 7 saate çıkmış.
Yani akıllı telefon kullanımında acayip bir “korona efekti” oluşmuş. Geleneksel medya kullanımımda bir düşüş yok.
İzlediğim geleneksel medya araçlarına önceden ne kadar zaman ayırmışsam, bugün de öyle devam ediyorum.
Öyleyse artan bu üç saati nereden aldım, nereye verdim?
*Instagram, WhatsApp, YouTube kullanımım fena halde artmış.
*Google üzerinden aramalarım çok yükselmiş.
*Bunlara bir de ‘house party’ paylaşım çılgınlığı eklenmiş.
Bu üç saati nereden aldığım ise belli.
65 Plus ev hapsi...
VINTAGE FOTO: KİM DERDİ Kİ DEMİREL BÖYLE GÜZEL KRUVAZE TAŞIYORDU
AHMET Hakan bence çok zekice bir şey yaptı. Korona dönemi boyunca Osman Müftüoğlu’nu Hürriyet’in başyazarı ilan etti.
Müftüoğlu aynı zamanda Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in doktoruydu.
Bana Demirel’in üniversite yıllarına ait çok güzel bir fotoğrafını gönderdi. Yanında da onunla birlikte uzun yıllar siyaset yapmış olan eski bakanlardan Nahit Menteşe var...
Vintage bir fotoğraf...
Demirel çok zayıf...
Ve kruvaze takımı çok güzel taşıyor...
KORONA MÜZİĞİ: INSTAGRAM’DA MÜTHİŞ BİR BAĞLAMA RESİTALİ
PAZAR akşamı Instagram yayınında Özlem Özdil’i izledim.
Bağlama meraklısı değilim.
Ama bağlamayı öyle özgün bir üslupla çalıyor ki, sanki bambaşka bir enstrüman haline gelmiş. Daha önce onun “Gönlüm Dağlarda”, “Nazlı Nazlı”, “Candan İleri” gibi şarkılarını sevmiştim.
Ama bu mini ev resitalinde saz çalma tarzını çok sofistike bir hale getirmiş. Özlem Özdil Almanya’nın Hannover şehrinde doğmuş bir kadın şarkıcı. 17 yaşında Türkiye’ye gelip yerleşmiş. Bağlamaya yepyeni bir soluk getirdiği kesin.
GÜNÜN ŞARKISI: 'YABANCI'
EKHO’nun yeni şarkısı “Yabancı”...
Türkiye, solisti kadın olan rock grupları bakımından zengin bir ülke.
Ekho da öyle... Basit, sade, sağlam bir altyapı...
Hoşuma giden bir tarz bu. Gitarların derinliği ve rengi de çok hoşuma gitti.
