O terbiyesiz adama en güzel cevabı kim verdi

HEPİMİZİN ödediği vergilerle, hepimizi temsil etmesi gereken koltukta oturan bir Diyanet İşleri Başkanı 9 Kasım günü kalkmış bu ülkenin en terbiyesiz (daha uygun sıfatı siz bulun) tiplerinden birinin evine ziyarete gitmiş, 10 Kasım’da da bu ziyaretin fotoğrafını paylaşmış...

Haberin Devamı

*

Ziyaretine gittiği o terbiyesiz herif 10 Kasım günü için, affedersiniz, “Bugün kenefe gidin” diye dünyanın en müptezel lafını etmiş... Ve bir okurum da haklı olarak bana hesap soruyor:

“Sen Ertuğrul efendi bu konuda tek satır yazmıyorsun...”

*

Bak arkadaşım, evet bu adamın ağzından saçılan müptezel laf için tek kelime yazmadım...

Çünkü ona verilecek en güzel cevabı daha o sabah ülkemin Cumhurbaşkanı gereken yerde vermişti.

*

Cumhurbaşkanı o sabah nereye gitti:

Atatürk’ün mozolesine...

*

Şimdi bir düşün...

Cumhurbaşkanı kimdir?

Anayasamız şöyle diyor:

“Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder...”

*

Hepimiz adına hem o terbiyesiz adama, hem de öyle bir günde o terbiyesiz adama hepimizin içini burkan ziyareti yapan Diyanet İşleri Başkanına başka cevap vermeye gerek var mı?

*

Haberin Devamı

Tencereye ve kapağına gerekli cevap zaten daha o gün, hepimiz adına, devletin zirvesinden verilmiş.

BÜTÜN DİKTATÖRLER İÇİN ‘BOSS’ İÇTİHADI

DÜN New York Times’ın manşetindeki tek cümlelik haberin özeti şu:

Türkiye’nin verdiği kayıtlara göre Kaşıkçı’yı öldürenlerden biri, cinayetten hemen sonra, Riyad’da birine telefon ederek “Boss’a (patrona) söyle iş bitirildi” demiş...

*

Gazete haklı olarak “bu patronun büyük ihtimalle Suudi Prensi olduğunu” yazıyor.

Kaşıkçı olayı bütün dünyada bir içtihat yaratıyor.

Artık Ortadoğu’da muhalif insanlara yönelik bütün cinayetlerde, saldırılarda gözler hep tepedeki “güçlü boss’lara” çevrilecek.

Yani seçimle gelmemiş diktatörlere...

Onlara “Madem bütün güç sende, öyleyse sorumlu ‘boss’ da sensin” denilecek.

*

Ama hepimiz biliyoruz ki o prens hiçbir zaman hesap vermeyecek...

Çünkü hesap verilebilirlik ancak demokrasilerde söz konusudur.

BİLDİĞİMİZ YARASA ADAM BİR EŞCİNSEL OLABİLİR Mİ

O terbiyesiz adama en güzel cevabı kim verdi

STAN Lee’nin ölüm haberini torunum Sinan Ali’ye önceki gece ben verdim. O sırada kendine bir Jason maskesi yapmakla meşguldü...

Haberin Devamı

Sinan 14 yaşında ve bir Marvel tutkunu...

Onunla beni birbirimize bağlayan konulardan biri Marvel kahramanları...

Yani Iron Man, Hulk, Avengers, X-Men, Thor, Örümcek Adam...

Stan Lee, 1950’li yılların sonlarından itibaren bütün bu kahramanları yaratan insandı.

Doksan beş yaşındaki Stan Lee önceki gün öldü...

Dün, bütün dünya medyasının en öndeki haberlerinden biriydi.

Sinan Ali’nin ilk işi, bu haberi Instagram hesabına koymak oldu... Yani benden önce davrandı...

Ben geç kaldım, çünkü haberi öğrendiğimde 1960’lı yılların İzmir’ine dönmüştüm ve hâlâ oradaydım...

ÇİZGİ ROMAN RTÜK’Ü, GAY BATMAN’E KARŞI

O terbiyesiz adama en güzel cevabı kim verdi

STAN Lee ve öteki çizgi yaratıcılarının hayatı hiç kolay değildi... Amerika hâlâ McCarthy yobazlığının etkisindeydi...

Haberin Devamı

Birtakım senatörler çıkıp çizgi romanların çocukları nasıl kötü yola sürüklediğini anlatıyorlardı... Onlara göre DC Comics kahramanı Batman yani Yarasa Adam’ı yaratan insanlar “eşcinsel sapıklardı”... Onun için bir çizgi roman RTÜK’ü bile kurdurdular... Tek işleri çizgi roman sansürlemekti... 1950’li yıllar çizgi roman hayalperestlerinin dönemiydi. Amerika Birleşik Devletleri’nde yılda 600 milyon çizgi roman satılıyordu.

ÇÖPÇÜLÜĞÜME ACIYAN AMERİKALI BİR SUBAY

HENÜZ ortaokul öğrencisiyim... Evimiz Kahramanlar semtinde, okulum ise Alsancak’ta...

Okula gidip gelirken Amerikalı subayların oturduğu mahalleden geçiyorum...

Her gün çöp tenekelerini karıştırıp Marvel çizgi kitaplarını arıyorum...

Haberin Devamı

İngilizcem “yes”, “no” ve “good morning”den ibaret...

Sonunda beni fark eden bir Amerikalı subay bana evdeki Marvel ve DC Comics çizgi kitaplarını veriyor... Ben bir çizgi roman kahramanı olarak büyüdüm...

Ve öyle kaldım...

DAHA CİDDİ BİR İŞ YAPMAK İSTEDİM AMA BULAMADIM

DÜN New York Times’ta Stan Lee ile yapılmış bir mülakatın videosunu seyrettim.

“Ben hayata Shakespeare, Conan Doyle, Emile Zola, Charles Dickens okuyarak başladım. Aslında ciddi işler yapmak istiyordum. Ama çizgi roman yapmaktan daha ciddi bir iş bulamadım.”

Stan Lee böyle diyordu...

Ben de bütün hayatımı hikâye anlatmak, fotoğraf ve çizgi yorumlamakla geçirdim...

Bir de duygu yönetimi yaparak. Yani uygun zamana uygun cümleyi, fotoğrafı, çizgiyi arayarak...

Haberin Devamı

24 MİLYAR: BURNİNG MAN OUT ‘COMİC CON’ İN

ÇİZGİ roman ölmedi, tam aksine yaşıyor.

Bugün artık Burning Man festivalinden bile daha moda olan bir festival var.

Adı Comic Con...

Her yıl San Diego şehrinde yapılan çizgi roman festivali...

Bu arada Marvel artık bir Disney şirketi oldu.

Filmleri acayip iş yapıyor.

Sadece Iron Man, Thor ve Avengers filmlerinden elde edilen gişe hasılatı 24 milyar doları buldu.

NEDEN YAŞIYOR: ÖRÜMCEK ADAM’I GENÇ WERTHER’E BAĞLAYAN

STAN Lee çocukluğunda kahvaltı masasında bile kitap okurmuş... Babası ne yapmış biliyor musunuz?

Rahat okuması için metal bir kitap sehpası almış ona...

Aramızdaki 57 yaş farka rağmen torunum Sinan, kuzenimin oğlu Arda’yla saatlerce Marvel kahramanlarını konuşuyoruz...

Üçümüz de hâlâ konuşacak daha ciddi bir şey bulamadık...

Allah’tan ki, hayal vahalarımıza müdahale edecek bir güç henüz keşfedilmedi...

Çünkü, küçük mahallesindeki aslına dönmek isteyen Örümcek Adam’ın ıstırapları bize, Goethe’nin “Genç Werther”inin ıstırapları kadar sahici ve düşündürücü geliyor...

Neticede, süper kahramanlarımız bile bu ıstırabı çekiyorsa eğer... Kendi köşemizdeki yalnızlığımıza ve korkularımıza da bir teselli olabilir belki...

GÜNÜN HABERİ: SOYUNMA ODASINDA DEVRE ARASI ETLİ PİLAV

GÜNÜN en komik haberi dünkü Milliyet’teydi.

Beşiktaş-Başakşehirspor maçının devre arasında soyunma odasına giren teknik direktör Şenol Güneş, yedek oyunculardan Tolgay Arslan’ı etli pilav yerken yakalamış.

Hoca kızınca futbolcusunun verdiği cevap şu olmuş: “Hocam zaten sen beni hiç oynatmıyorsun ki...”

Be oğlum madem bu kadar dertli ve umutsuzsun...

İnsan yanına bir kadeh de Tekirdağ koymaz mı...

Bak o zaman Şenol Güneş’e ne kadar güzel bir “Nasıl kurtulacak bu Kartal” dersi verirdin.

Yazarın Tüm Yazıları