Paylaş
Dün, halen Avustralya’da yaşayan Hürriyet’in eski haber koordinatörü Necdet Açan’ı aradım ve şu olayın perde arkasını bana yazar mısın diye sordum.
Gerçekten mükemmel bir gazetecilik yaparak en çarpıcı ayrıntılarını yazdı.
İşte bir Türk gazetecinin kaleminden Hıristiyan dünyasını karıştıran cinsel taciz olayı.
Özellikle avukatlarının Kardinal’i savunmak için ortaya koydukları iki delil çok ilginç. Yani yer ve cübbe meselesi... Ama önce olayın başından başlayalım.
TACİZ OLAYLARI OLAN KASABANIN GENÇ RAHİBİ
KARDİNAL George Pell Melbourne yakınlarında küçük bir kasabadan yetişti. Genç bir rahipken, yetiştiği kilise ortamında taciz çok yaygın davranıştı.
Pell’in etrafındaki kıdemli rahipler hakkında da daha önceleri taciz davaları açılmıştı.
(Kendinden daha kıdemli rahip Ridslade, 11 çocuğu tacizden ceza aldı.)
Bu Pell hakkındaki ilk suçlama değil. 1961’de kendisi de genç bir rahipken kilisede 12 yaşında bir çocuğu tacizle suçlandı. Soruşturma kapandı. Pell’in yükselişi de sürdü.
2016’da kilisedeki taciz vakalarını araştıran Kraliyet Komisyonu’na ifade vermemek için hasta olduğunu ileri sürerek Vatikan’daki görevinden Avustralya’ya dönmedi.
TACİZLERE KARŞI OLAN PAPA ONU HEP SAVUNDU
DAVASI başlayıp görevden el çektirilene kadar Avustralya’nın en yüksek rütbeli din adamıydı. 2014 yılından beri Vatikan’da Papalığın Hazine Bakanı olarak Papa’nın sağ kolu olarak görev yapıyordu. Hakkındaki dava Vatikan’ı da zor durumda bıraktı. Görevden el çektirildi.
2019’da Vatikan’daki görevinden ayrılırken, Papa “Geri döneceği günü bekliyoruz” açıklaması yapmıştı. Papa Francis daima taciz mağdurlarının arkasında olduğunu söylese de Pell’i hiç satmadı.
Pell ise daima suçsuz olduğunu savundu.
ÇOCUKLAR ANLATIYOR: KORODAN ÇIKTIKTAN SONRA CÜBBESİNİ KALDIRIP TACİZ ETTİ
GEORGE Pell, 1990’larda Melbourne Başpiskoposu olarak görev yaptığı sırada, bir pazar ayininin ardından, kilise korosunda yer alan 13 yaşlarındaki iki erkek çocuğunu taciz etmekle suçlanıp altı yıl hapis cezası aldı. Karar 12 kişilik jürinin oybirliğiyle verildi.
Söz konusu olaylar 1996 ve 1997’de gerçekleşmişti. Savcılık makamı, iki tanıkla yola çıkmıştı.
İki çocuk, olay günü koro çalışmasından çıktıktan sonra bu olayın gerçekleştiğini iddia ediyordu.
Şu anda 35’lerindeki tanık, ifadesinde, korodan çıktıktan sonra başpiskoposun özel bölmesine girdiklerini, Pell’in onları yakalayınca kızdığını sonra da cübbesinin eteğini kaldırarak kendilerine zorla oral seks yaptırdığını anlatmıştı. Pell bir başka zaman da yine çocuklardan birine tacizde bulunmuştu.
Davanın sonucunda çocuğa taciz ve tecavüzden aldığı 6 yıllık cezayı doldurmak üzere cezaevinde yatan eski Kardinal bu arada yüksek mahkemeye temyize başvurdu ve suçsuz yere ceza aldığını, cezasının iptalini istedi.
AVUKATLAR SAVUNUYOR: BU KADAR AĞIR CÜBBE NASIL KALDIRILIR VE...
*Pell’in avukatları, temyiz savunmalarında, olayın gerçekleştiği yer dolayısıyla suçlamanın mantıksız olduğunu, olayın şikâyetçinin anlattığı şeklide olamayacağını iddia etti.
*Orası ayinden sonra çok insanın gelip geçtiği bir yer, Pell o kadar kısa sürede iki çocuğu bu şeklide taciz edemez savunmasını yaptılar. İlle de biri görmüş olurdu diye iddia ettiler.
*Savunmanın bir diğer tutunduğu nokta ise cübbesinin ağırlığı nedeniyle Pell’in suçu işlemesinin fiziksel olarak imkânsız olmasıydı. Yani aslında cübbesini kaldırıp da suçu işleyemez diyorlardı.
*Sonuçta, yüksek mahkeme, 7 üyenin ortak kararıyla eski Kardinal Pell’in mahkûmiyetini kaldırdı.
HOCAM BU VİRÜSÜ BİRİLERİ Mİ ÜRETİP ATTI DÜNYANIN ÜSTÜNE
ETRAF komplo teorisinden geçilmiyor. Etrafımdaki insanların küçümsenmeyecek bir bölümü üçe ayrılmış vaziyette:
Bense galiba safım... Mantığımı zorluyorum, aklımı zorluyorum bir türlü sığmıyor hafsalama...
Neyse ki bir gazeteci arkadaşımız akıl etti ve sorulması gereken soruyu sorulması gereken insana sordu.
Soran Kemal Öztürk...
Sorduğu kişi Prof. Gökhan Hotamışlıgil...
Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü kurucu başkanı ve Sabri Ülker Araştırma Merkezi Başkanı...
Nobel’den sonraki en büyük tıp ödülünü kazanmış kişi...
Kemal Öztürk onunla yaptığı konuşmayı YouTube kanalında yayınladı.
İşte o güzel konuşmanın bütün dünyayı kasıp kavuran komplo teorileri ile ilgili bölümü...
(Prof. Gökhan Hotamışlıgil 2018 yılında ‘Nobel’e giden yol’ olarak bilinen EASD-Novo Nordisk ödülünü kazanmıştı. Berlin’de yapılan o törene ben de katılmıştım ve bu fotoğrafı çektirmiştik.)
İŞTE O KOMPLO SORULARI VE HOCANIN CEVAPLARI
Kemal Öztürk: Böyle bir virüsün insan tarafından üretilmiş olması mümkün mü?
Gökhan Hotamışlıgil: “Hayır... Elimizde çok veri var. Çok kısa sürede bu virüsün bütün genetik haritası harf ve harf yayınlandı. Bütün dünyada genetikçiler, biyoinformatikçiler, virologlar hem aile ağacına hem moleküler dizisine baktılar. Bunların hiçbirinde böyle bir olasılığı destekleyecek bir bulgu yok. Yani şu anda böyle bir komplo teorisini destekleyecek hiçbir veri yok ve bence bununla enerji kaybetmeye gerek yok.”
Peki yapılabilir mi? İnsan bir virüs üretebilir mi?
“Teorik olarak üretebilir tabii. Şu andaki teknolojinin en azından bazı parçaları onun yapılmasına müsait. Fakat bir virüsün davranış biçimini önceden kestirip belli bir şekilde kontrol edilebilir hale getirmek falan bunlar tabi biraz hayal ürünü.”
Yani şunu mu demek istiyorsunuz, biz bir virüs yapalım gitsin Amerika’yı vursun sadece Amerikalıları öldürsün, 60 yaş üstünü öldürsün veya altını öldürsün, gençler perişan olsun, böyle bir kodlanmış virüs üretilemez diyorsunuz?
“Kendi dağarcığımdaki bilgilere göre ben şu anda böyle bir şeyi öngöremiyorum. Ama tabii benim öngörülerim dar olabilir.”
HAİN DİYENİN ÖMRÜ ÜÇ GÜN KAHRAMANLIK BİR ÖMÜR BOYU
GEÇEN pazar günü Amerika’dan yazdığım komutanın hikâyesi önceki gün nasıl sonuçlandı görüyor musunuz?
Theodore Roosevelt uçak gemisinin komutanı, Deniz Kuvvetleri Bakanı’na bir mektup yazarak, Brett E. Crozier personeli arasında çok sayıda korona vakasının bulunduğunu belirtmiş ve yardım istemişti.
Bu mektubu ayrıca 20 kişiye cc ettiği için görevinden alınmıştı. Deniz Kuvvetleri Bakanı da o komutan için “Aptal” demişti.
* * *
Önceki gün anlaşıldı ki gemide 230 asker koronavirüs kapmıştı. Ayrıca komutanın kendisi de korona pozitifti. Bu ortaya çıkınca Amerikan kamuoyu ayağa kalktı.
Gemi komutanına aptal diyen Deniz Kuvvetleri Bakanı özür dileyerek görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
* * *
Görüyor musunuz “hain” kelimesi ne kadar hain bir şey...
Paylaş