O, ‘dünya düz’ diyen adam var ya, Cem’in kavuğu ve Cübbeli’nin jetskı’si onun
O “Dünya düzdür” diyen adam var ya...
Eğer şu fani dünyanın yuvarlak olduğunu bal gibi bilmiyorsa ben de o düz dünyanın boynuzlarında durduğu öküz var ya...
İşte o öküz olayım.
***
Adamın derdi başka... Belli ki Darwin teorisine tekme atmak artık kesmiyor onu.
Daha yaratıcı olmak istiyor.
***
Amacı stand-up’çı olmak ama yaşı tutmuyor...
Zekâ henüz 3 yaşından gün almış...
Eee 3 yaşındaki çocuk dikkati çekmek için ne yapar...
Salonun ortasına işer...
***
Veya “Dünya düz” der...
Sonra muzip gözlerle parti büyüklerine bakar...
Acaba şaşırdılar mı...
Yoksa sahte bir sevecenlikle gülüyorlar mı...
Her ikisi makbulüdür...
***
Amacı büyüyünce Recep İvedik olmak...
Lakin karpuz henüz olgunlaşmamış...
Dıştan vurunca tok tok değil, tık tık sesi geliyor.
***
Diyeceğim, bu çocuk olsa olsa...
Sen de Küçük Cem, ben diyeyim Büyük Cübbeli...
Yani abisi Küçük Cem’in 23 Nisan kavuğu ile Büyük Cübbeli’nin jetski’si ileride onun olacak.
***
Eh o gün gelinceye kadar bakarsın, “Benim kafam düz” de diyebilir...
***
Doğru olsa da gülün ki umutlansın gariban...
Recep İvedik olamayacak ama...
Hiç olmazsa Küçük Cem sansın kendini...
ÖDÜL ALMAYA GÖNDERMEYEN Mİ YOKSA GİDEMEYEN Mİ KAZANIR
TÜRK yazar Aslı Erdoğan’a Almanya’da verilen ikinci ödüldü bu...
İkincisi, beni en çok etkileyen “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” romanının yazarı Erich Maria Remarque adına verilen gerçekten prestijli bir ödül...
***
Ve Aslı Erdoğan ikinci ödülü almaya da gidemiyor...
Çünkü saçma sapan bir suçlamayla, saçma sapan bir iddianameyle, saçma sapan bir kararla yurtdışına çıkışı yasak...
Yaşadığım epeyce uzun hayat, okuduklarım, dinlediklerim bana şunu öğretti.
Dünyada hiçbir iktidar, yazarları, sanatçıları ile girdiği savaştan muzaffer çıkamamıştır.
***
Çünkü tarihi hep mazlumlar yazmıştır.
PAZAR GÜNÜ KAÇIRDIYSANIZ MUTLAKA BULUP OKUYUN
Hürriyet Pazar’da Ayşe Arman’ın Sevilay Öztürk’le yaptığı mülakat.
Hürriyet.com.trBir kadının ne hallere gelebileceğini anlatan hüzünlü bir senaryo gibiydi.
Hürriyet Pazar’da Emre Kızılkaya’nın “Rehberiniz Büyükelçi” başlıklı çalışması.
Çeşitli ülkelerin Ankara’daki büyükelçilerinin, ülkelerine gidecek Türkler için okuma, dinleme, görme tavsiyeleri.
Çok ilginçti...
AKBÜK KOYU İÇİN MUĞLA VALİSİ’NE AÇIK DİLEKÇE
YILLARDIR tek kelime etmedim...
Sırf, “Orada kendi evi de var onun için yazıyor” derler kompleksiyle susuyordum.
***
Ama geçen gün çıkan orman yangınını, orada bulunan kızım sayesinde canlı yayın gibi izleyince, içim öyle yandı ki, artık duramadım.
***
Akbük Koyu Gökova Körfezi’nin en güzel koylarından biridir.
Koyun yolu yapılınca, plajı halka açıldı.
***
Günde 6-7 bin kişinin geldiği koyda insanların kullanacağı su yok.
Ve duyduğumuza göre koyun üç-beş yüz metre ötesine kadar su gelmiş, ama iki köyün muhtarının çekişmesi yüzünden aşağıya su indirilemiyormuş.
Muğla Valisi Esengül Civelek, Bodrum depremi sırasındaki çalışması ile hepimizin gönlünde yer etti.
***
Sayın Valim, Akbük Koyu varlıklı olmayan vatandaşın günübirlik gittiği gerçek bir halk plajı...
Ayrıca çok sayıda tekne de geliyor.
***
Yani bu güzel koy, sizin ilginizi bekliyor...
İKTİDARA YAKIN GAZETECİLER NEDEN İYİ GÖZLEM YAZAMIYOR
PAZAR günü Külliye’deki 30 Ağustos davetinden gözlemleri aktarırken, “İktidara yakın gazetecilerin bize hiç iyi gözlem yazmadığını” belirtmiştim.
O çevreleri çok iyi tanıyan bir dostum şunu söyledi:
“Yazamıyorlar değil yazmıyorlar. Çünkü:
- BİR: Oraya davet edilince kendilerini sadece davetli olarak görüyorlar.
- İKİ: Çünkü kendilerini partinin temsilcisi ve üyesi gibi görüyorlar.”
Ben bir şey demeyeceğim.
Sadece soracağım. Gerçekten öyle mi arkadaşlar...
BOŞUNA UĞRAŞMAYIN CEM YILMAZ’LA ŞAHAN’I BİRBİRİNE DÜŞÜREMEZSİNİZ
CEM Yılmaz “Yahu ben Recep İvedik’e ne diyeyim” diyor ama söylemesi gerekeni de söylüyor:
“Çocuğun bir amacı var. Bir şey yapıyor, perdeye çıkıp güldürüyor. İnsanların bir derdi yokken, dışarıdaki birinin sakalını karıştırıp dertlenmesi çok anlamsız. Şener (Şen) Abi’den öğrendiğim, seyirciyle bir şeyin arasına girip orada bir kıvılcım yaratmanın anlamı olmadığı...”
İkisi de kendi alanlarında çok başarılı komedyenler. Bence söylenecek başka tek kelime yok...
BU ADAMLARIN BU TARZININ HASTASIYIM
- Ayhan Sicimoğlu’nun bir şehrin bir kafesinde, şapkasıyla, bu kıyafetiyle, bu rahatlığıyla oturuşunun ve poz vermesinin...
- Mehmet Yılmaz’la Mustafa Oğuz’un İskoçya yürüyüşlerinin, Transsiberian tren yolculuklarının...
Hastasıyım.
- NOT: Mehmet Yılmaz’ın Hürriyet Seyahat’te yazdığı İskoçya yürüyüşü yazısı çok güzeldi. Ama insan yürürken bir fotoğrafını da görmek istiyor.
ARKADAŞIM KAİ O İFTİRADAN AKLANDI
BİR kadın Kai Diekmann hakkında “Bana tacizde bulundu” diye bir iftira attı.
Olay mahkemeye gitti.
***
Türkiye’de iktidar yanlısı medya, büyük bir keyifle bunu haber yaptı.
Yapar, normaldir...
***
Ama kadın hâkim tanıkları dinleyip, olayı her yanıyla araştırdıktan sonra “dava açmaya bile gerek görmeden dosyayı kapattı”.
Arkadaşım o iftiradan aklanarak çıktı.
***
Hiçbiri tek satır yazmaya bile gerek duymadı...
***
Arkadaşlar orası Almanya... Orada gerçekten bağımsız bir yargı ve adalet var.
***
Orada Kabataş olayı yaratamazsınız...
