Paylaş
Konuşmanın bir bölümünün konusu “ateizmdi”...
Şimdi size o konuşmanın sözünü ettiğim bölümünü aynen aktarıyorum:
Mısır Devlet Başkanı Sisi diyor ki:
“İnancı olmayan insanlara saygılıyım. Herhangi bir insan bana Müslüman, Hıristiyan veya Yahudi olmadığını veya dinlere inanmadığını söylerse, ‘Bu sizin kişisel seçiminizdir’ derim...”
Sisi bunları 11 Eylül günü yapılan “İnsan Hakları Strateji Toplantısı” için verilen yemekte söyledi.
Şöyle hafızamı yokladım...
Bugüne kadar herhangi bir Müslüman Arap ülkesinde resmi bir kişinin ağzından hiç bu sözleri işittik mi...
Belki olmuştur ama ben bilmiyorum...
O nedenle Mısır için çok önemli bir adım olarak gördüm.
*
Ancak Mısır aydınlarından bu sözlere hiç aklıma gelmeyen bir eleştiri geldi.
“Bu, özgürlük kavramına seçici bir yaklaşımdır. Özgürlük bölünmez bir bütündür. Siyasette ifade özgürlüğü olmadığı sürece bu sözlerin hiç anlamı yoktur” diyenler çıktı...
Böyle deyip Sisi’nin sözlerini ciddiye almamalı mıyız?
Çok ilgiyle izlediğim Al-Monitor haber sitesinden aldığım bilgilere göre:
Aslında Mısır Anayasası’nın 64’üncü maddesi “inanç ve ibadet özgürlüğünü” güvence altına alıyor.
Devlete karşı alıyor da, sokaktaki halka karşı da alıyor mu?
Popülist demagojiyi bir kenara bırakalım.
Günümüzde inanç özgürlüğüne tek tehdit devletlerden gelmiyor. İnanç özgürlüğü henüz halkın çoğunluğunun zihniyetine girmiş durumda değil.
Mesela 2013 yılında yapılan bir PEW anketine göre halkın yüzde 90’ı, “İslam’dan ayrılan biri için ölüm cezası verilmesini bile savunuyor”.
Özel bir televizyon kanalındaki tartışma sırasında ateizmi savunan bir tartışmacıyı programın sunucusu canlı yayında ite kaka stüdyodan attı.
Ateist olduğunu açıklayan insanlar ve aileleri ölüm tehditleri alıyor.
*
Mısır’da kaç ateist vardır tam olarak bilinmiyor. Al Sabah gazetesine göre 2013 yılında Mısır’da 3 milyon ateist yaşıyordu.
Bu da nüfusun yüzde 3’ü demektir ve ciddi bir vatandaş topluluğu anlamına gelir.
Bazı aydınların kimliklere “dini aidiyetin yazılmaması” için başlattıkları mücadele sonuç almış değil.
Türkiye, Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakereleri başladıktan sonra kimlik kartlarındaki “dini aidiyet” kaydını kaldırdı.
*
Yirmi birinci yüzyılda yaşadığımız her gün, İslam dünyasında tanık olduğumuz her olay, Atatürk devrimlerinin bu ülkeye kazandırdığı şeyleri çok daha çarpıcı biçimde ortaya çıkarıyor.
*
Ben yine de Sisi’nin bu sözlerini önemsiyorum... Müslüman dünya, ne yazık ki sırtında Taliban, IŞİD, El Kaide yükü ile...
Arap ülkelerinde, Afganistan’da kadınlara uygulanan baskı ve yasakları ortadan kaldıramadıkça bu olumsuz imajı da temizleyemeyecek...
*
Hep aynı şeyi söylüyorum...
Biz Müslümanlar, kendi toplumlarımıza da kin ve nefret tohumları eken bu ilkelliğe karşı barışçı, uygar, hoşgörülü rol modelleri yaratamazsak...
İslamofobiyi en fazla körükleyenler; Müslümanlık adını kullanarak kız çocuklarına okulların yolunu kapatan bu Talibanlar, kafa kesen IŞİD’ciler, bellerine bağladıklarını bombalarla masum insanları paramparça eden El Kaideciler olacaktır.
TÜRKİYE’YE MASKE TAKTIRAN HOCA ELİME 3 LİTRE SU VERDİ VE DEDİ Kİ
PROF. Dr. Melih Us’u artık bütün Türkiye tanıyor.
Pandeminin başında televizyon ekranlarında daha ilk günden itibaren “maske takılmasının zorunlu hale getirilmesi” için verdiği mücadele ile tanınıyor.
O mücadeleyi kazandı...
İkinci büyük mücadelesini “tek doz aşı” konusunda verdi.
Eldeki, özellikle BioNTech aşılarının tek doz olarak geniş bir nüfusa yapılmasını önerdi.
Bir ölçüde uygulandı.
Şimdi de su konusuna el atıyor.
*
Geçen pazar New York Times gazetesine dayanarak su içme konusunda yanlış bildiğimiz şeyleri yazmıştım.
Gazetenin yayınladığı araştırmayı yapanların, “Vücudumuzun ne kadar suya ihtiyacı var, ne kadar su içelim?” sorusuna verdikleri cevap şuydu:
“Susadığınız zaman için...”
*
Prof. Dr. Melih Us ise bu formüle kesinlikle karşı çıkıyor.
Beni arayıp düşüncelerini anlattı... Bugün sözü ona bırakıyorum.
GECE UYANMAYAYIM DİYE SU İÇMEYEN ARKADAŞ, SAKIN HA
HOCAM su içmek niye bu kadar önemli?
“Çok basit. Bir kere damarlar için su çok çok önemli. Hele hele atardamarınızda darlık varsa, işte o dar alandan kanın rahatça geçmesi için su şart. Çünkü yeterince su içmezseniz kan koyulaşır, darlık daha da büyük sorun haline gelir.”
Biraz önce, ‘özellikle yaşlı insanları uyarıyorum, bol su için’ dediniz. Neden onlar için özel bir uyarı yaptınız?
“O da çok basit. Çünkü özellikle yaşlı erkeklerin bir bölümü prostat nedeniyle gece uyanmasın, veya yolda bir yere giderken tuvalete gitme ihtiyacı duymasın diye su içmiyor da ondan. O nedenle o insanlarda sabaha karşı enfarktüs riski artar. Keza az su içenlerde inme riski de artar.”
VARİS ÇORABINI UNUTMUYORSUN SAKIN HA SU İÇMEYİ DE UNUTMA
YA toplardamarlar, orada ne oluyor?
“Bakın size ilginç bir istatistiksel veriyi söyleyeyim. Türkiye’de iç varis hastalıkları niye yaygındır biliyor musunuz? Çünkü az su içiyoruz. Böyle hastalarda kan yoğunluğu arttığı için pıhtı oluşma riski de artar.”
SUDA BARDAK HESABI, KASADA PARMAK HESABINDAN FARKSIZDIR
HOCAM gelelim benim Pazar günü sorduğum asıl soruya. Ne kadar su içelim? Beş galon mu? Yoksa günde 8 bardak mı?
“Bir kere önce şu bardak hesabını aklından çıkar. Su içmede bardak hesabı, kasada parmak hesabından farklı değildir.”
Öyleyse neyle hesaplayacağım? Galonla mı? Kaç galon?
“Bu sorunun tek cevabı var. Sizin kendi durumunuza göre ne kadar gerekiyorsa o kadar içeceksiniz. Mesela 50 kilo biri için 30 cc’lik 6 bardak su kâfiyken, 70 kilo için 8 bardak gerekir.”
SEN 79 KİLOSUN VE ÖZEL BİR DURUMUN VAR, İÇECEĞİN SU 3.160 MİLİLİTRE OLACAK
İŞTE o ne kadar diye soruyorum...
“Eğer herhangi bir böbrek hastalığınız yoksa kışın kg başına 35 mililitre, yazın ise 40 mililitre su yeterlidir.”
Mesela benim durumum. 1.81 boy, 79 kiloyum şu an.
Ne kadar içmeliyim?
“Basit. 79 çarpı 40 mililitre eşittir 3.160 mililitre su. Bu da 3 litre su demek. İşte o kadar suyu her gün içeceksin. Ayrıca senin için özel bir durum da söz konusu.”
Nedir hocam benim özel durumum...
Tansiyon ilacı kullanıyorsun. O nedenle su senin için daha da önem taşıyor. Çünkü tansiyon ilacının içinde idrar söktürücü var. Yani su atıyor. Eğer yeterince su içmezsen “dehidrat” denilen tablo oluşur. Yani vücudun susuz kalır. Bu da istenmeyen komplikasyonlara yol açar.”
Teşekkür ederim hocam. Bir daha Mehmet Yılmaz’a uyup “Susadığınız zaman su için” dersem ne olayım...
BUGÜN GİYİNİP AYNAYA BAKIP SAYIN ÜZERİNİZDE KAÇ PARÇA AMERİKA VAR
METROPOLITAN Müzesi’nin bu yılki sergi teması “In America: A Lexicon of Fashion”.
Yani konu Amerikan modası....
Zaten “Derin küratör” olarak da şu sloganı kullanıyorlar:
“Marc and Ralph...”
Yani Marc Jacobs ve Ralph Lauren...
Biri bugün bütün dünyaya hâkim olan Amerikan giyim tarzının kanun koyucusu...
Öteki de 20’nci yüzyıl sonu ve 21’inci yüzyıl başında dünya modasına Amerika’dan damgasını vurmuş tasarımcı...
Serginin fotoğraflarına bakarken şöyle düşündüm.
Çocukluğumdan beri o kültürden üzerime
neler geçmiş?
Hatırlayabildiklerimi alt alta yazdım...
Dün itibarıyla teknede üzerime giydiğim beş parçanın neredeyse tamamı Amerikan kültürünün izlerini taşıyordu...
Ama hepsi de Türk markasıydı...
Yani “yerli ve milli Amerikan”...
GÜNÜN TESTİ
Amerikalılaşmanın neresindeyiz testi
AMERİKAN kültürünün 20’nci yüzyılda dünyaya yaydığı hayat tarzı unsurları...
Blujean pantolon, jean gömlek.
Tişört, bisiklet atlet.
Oduncu gömleği.
Süveter.
Sweatshirt, kapüşonlu sweatshirt (hoodie), sweatpant.
Sneaker.
Beyzbol şapkası.
Bol cepli kargo pantolon.
Bol cepli kısa pantolon.
Pilot ceketi.
Boxer külot...
Paylaş