Bugünkü muhatabım, CHP Milletvekili Prof. Necla Arat. Hani, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Türban açılımı”nda o açıklamayı yaptıran milletvekili. Ne demişti Kılıçdaroğlu “Türban sorununu biz çözeceğiz”. Bu sözler üzerine Necla Arat çıkıp “Biz bu konuyu parti meclisinde konuşmadık” deyince, Kılıçdaroğlu da ne anlama geldiğini tam anlamadığım bir açıklama yapmıştı. * * * Şimdi Necla Arat’a bir soru soracağım. “Sayın Milletvekili, Eski genel başkanınız Deniz Baykal’ın ayrılmadan önceki en son önemli kararı, Kutlu Doğum Haftası’na gitmekti. Bu, CHP açısından tarihi bir adımdı. Merak ediyorum acaba bu tarihi adımı atmadan önce Baykal konuyu Parti Meclisi’nde tartışıp, karar almış mıydı.” Siz bilmiyorsanız ben söyleyeyim. Baykal, CHP’nin genel başkanı olarak o kararı kendisi aldı. Dün Baykal’ı arayarak o günü bir kere daha sordum. Bakın size o kararın nasıl alındığını bir kere daha anlatayım. Baykal, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ile zaman zaman bir araya gelip dini sohbetler yaparmış. Son defa iki yardımcısı ile birlikte Baykal’ı CHP’deki odasında ziyaret etmiş ve Kutlu Doğum Haftası’na davet etmiş. Baykal, o gün Brüksel’de bir toplantıya davetliymiş ve konuşma yapacağı önceden ilan edilmiş. Ancak Bardakoğlu ısrar etmiş. “Bu yıl İslamiyet’in 1400’ncü yılı. Bu yıl bir daha gelmeyecek. Sizin oraya gelmeniz benim açımdan da çok önemli” demiş. Baykal, bu ısrar üzerine, konuşmasını öne almış, son uçağa yetişmiş ve gelmiş. Konuşmanın son halini uçakta yazmış. Sonra İstanbul’da bir otel odasına kapanıp metnin provasını yapmış. Peki bu meseleyi parti meclisine getirdi mi? “Hayır, MKYK’dan bazı arkadaşlarla konuştum. Kimi karşı çıktı, kimi bir şey söylemedi. Bazıları destekledi” diyor. Anlayacağınız Kutlu Doğum Haftası’na katılmak, Baykal’ın kendi kararı. Şimdi soruyorum. CHP’nin yıldızı giderek parlayan liderine, türban konusunda attığı bu çok önemli adımdan, kafalarda tereddüt yaratacak şekilde geri adım attırmak kime yarar getirir? Cumhuriyet Halk Partisi, türban sorununu çözecek bir adımı atmaktan hâlâ korkuyorsa, ülkenin hangi sorununu çözecek? * * * Dün, tarihi bir ezberi bozmak üzere yazdım. Aleyhte, lehte çok tepki geldi. Ama inanın deprem falan olmadı. Türkiye, artık ağzını bazı gerçekleri telaffuz etmeye alıştırmalı. Eğer ülke ezberini bozacaksa, bunun öncülüğünü de CHP yapmalı. Ben şunu söylüyorum. Türban sorununu mutlaka CHP çözmeli. O çözmeli ki, bu konu, siyasi bir istismar aracı haline getirilmesin. O çözmeli ki; halkın bir bölümü, bunu kendisine dayatma olarak kabul etmesin, tamamının çözümü olsun. Ben diyorum ki; bu ülkenin laik hayat tarzına alışkın insanlarının kafasındaki korkuyu da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu AK Parti gidermelidir. O insanlara, “Merak etmeyin, Türkiye’ye irtica falan getirmeyeceğiz. Kimseyi zorla örttürmeyeceğiz” duygusunu vermelidir ki, ortak yaşama mekânlarımız, onun bunun diye etiketlenmesin, bölünmesin. * * * Oray Eğin’in Akşam Gazetesi’ndeki köşesinde dün Kılıçdaroğlu’nun yeni bir açılımı vardı. “Kendimi Türkiyeli olarak görüyorum” diyor. Buyurun, adını koymadan, üstü örtülü bir “Kürt açılımı” daha. Durmayın Kemal Bey. Durmayın. Bu ülkede demokrat olmanın bir avuç güya liberalin tekelinde olmadığını, Cumhuriyet’i kuran partinin damarlarında da demokrasi kanı aktığını yedi düvele duyurun, ispatlayın. Yoksa bu ülke, kendine “Demokrat” adını takan faşistlerin istibdadından kurtulamayacak. Siz “Türkiyeliyim” diyebiliyorsanız, bütün Türkiye’nin de rahatlıkla “CHP’liyim” diyebileceği günler gelsin. Necla Hanım, siz kıymetli bir insansınız. Lütfen bu açılımlara destek verin. Bırakın yeni bir lider, kendi vizyonunu oluştursun, halka mal etsin ve siyasette haksız rekabete yol açan kavramları bir bir din istismarcılarının elinden alsın.