Müslüman bir kadın Diyanet'e ne diyor

Başörtülü Müslüman bir kadın...

Ayşe Baykal...

Herhalde itikadından şüphe eden bir kişi bile yoktur...

Üstelik, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kuruluşu çalışmalarına katılmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemiş biri...

Dün onun yazısında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a seslenişini okudum.

Bir kişinin haykırışı gibi ama inanın son zamanlarda çok insanın dilinin ucuna gelen bir şikâyet bu...

Ben çekiliyor, sözü Ayşe Baykal’a bırakıyorum.

 “Dindar bir insan olarak Diyanet İşleri Başkanımıza bütün samimiyetimle sesleniyorum;

Lütfen iktidardan bağımsız hareket edin” diye başlıyor ve devam ediyor: 

“Son on yılda ‘Dindarım’ diyen insanların sayısındaki azalmada da Başkanlığınızın, iktidarın ve biz dindarların payı yok mu? Ve biliyor musunuz eskiden Yeşilçam filmlerinde hoca karakteri kötü rollerde oynatılıyor diye isyan eden dindarlar, şimdi televizyonda hoca gördüğü zaman kanal değiştiriyor.”

Ve sözünü şöyle tamamlıyor:

“Yapmayın! Milleti dinden, imandan etmeyin, Allah rızası için...

Diyanetin itibarı, Mısırlıoğlu’nun itibarından daha önemli değil.”

ESAD’IN AĞZINDAN ÇIKAN BİR CÜMLE

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ülkesinin yerel temsilcileriyle bir araya gelmiş.

Orada Türkiye hakkında klasik laflarını söylemiş ama araya şöyle bir cümle eklemiş:

“Düşman ülkeler her türlü sürece engel oluyor, bu süreç ciddi olsa bile, misal Soçi ve en azından pozitif ve başarılı olan Astana süreçleri gibi...”

Esad Türkiye’nin çok önem verdiği Astana sürecine böyle bakıyorsa, Suriye’de bundan böyle gidilecek istikamet de bellidir demektir.

Eğer biz gerçekten Suriye’nin toprak bütünlüğünü istiyorsak...

Eğer o da ülkesinin toprak bütünlüğünü istiyorsa... 

Çare, karşımıza alıp ona direkt şunu söylemek değil mi:

“Kardeşim o zaman gel, şu ülkendeki IŞİD katili ile eli silahlı YPG teröristini zapturapt altına al, ne sana bela olsun ne bana...”



‘ROMA’ FİLMİ KADAR GÜZEL BİR BÜYÜKADA FOTOĞRAFI

Hürriyet Magazin Konseyi üyelerinin üçü de BKM’nin “Organize İşler” filmini Netflix’e vermesine üzülmüş.

Üçü de bu uygulamanın “sinemayı öldüreceği” düşüncesinde. Yani üçünü de kapanan Markiz Pastanesi hüznü basmış...

O duyguyu ben de anlıyorum.

Ama arkadaşlar, film yapım şirketleri kâr amacı gütmeyen sivil toplum örgütleri değil.

Maalesef “zamanın ruhu” hayatımızdaki bazı şeyleri değiştiriyor.

Bakın Spotify geçen yılın son çeyreğinde ilk defa kâr açıkladı.

Yani streaming müzik devrimi başarıya ulaştı.

Ama müzik ölmedi.

Tam aksine tarihimizde hiç olmadığı kadar elimizin altında artık müzik.

Diyeceğim, sinemanın da bundan kaçışı yok. Öyle fazla hırpalamayın kendinizi... Markiz nostaljisine gelince...

İşte size çok eski yılların Büyükada’sında çekilmiş harika bir fotoğraf...

“Roma” filminin görüntüleri kadar güzel değil mi... Ama unutmayın “Roma”yı da Netflix’te seyrettik.

Yapacağınız iş şu:

Evinizde daha büyük ekran ve daha iyi ses düzenine sahip bir sinema sistemi kurmaya bakın.

BU MAÇA EKONOMİ BİLETİ İLE GİTMİŞ

UNUTULMAZ bir fotoğraftı o...

Geçen yaz Rusya’da Dünya Kupası finalinde çekilmişti...

Finali Fransa ile Hırvatistan oynamış, Fransa şampiyon olmuştu.

İki ülkenin cumhurbaşkanları yan yanaydı...

Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitaroviç...

Ve işte oradan bütün dünyaya bu fotoğraf gitmişti...

Ülkesinin milli takımının formasını giyen, futbolcularına sımsıkı sarılan bir kadın cumhurbaşkanı...

Önceki akşam işte o cumhurbaşkanı ile İstanbul’da Sunset Restoran’da küçük bir yemekteydim. Türkiye-Hırvatistan İş Konseyi Başkanı Sadettin Saran’ın verdiği yemek ve özel bir toplantı için bir geceliğine İstanbul’a gelmiş.

Dün sabah da Berlin’e uçtu.

Çok güzel bir sohbet oldu... Bu arada onun kişiliğiyle ilgili epey şey de öğrendim.

Mesela, hani şu fotoğrafın çekildiği Rusya’daki final maçı var ya...

Kenya parlamento heyeti üyeleri bile Rusya’daki maçlara business biletle uçarken, Hırvatistan Cumhurbaşkanı ekonomi sınıfında uçarak gitmiş.

Ayrıca maçları VIP tribününden değil, öteki Hırvat seyircilerin bulunduğu yerden izlemiş.

EŞİTLİĞİ FEMİNİZME TERCİH EDEN, ‘OĞLUM GAY OLSA DA DESTEKLERİM’ DİYEN BİR KADIN

29 Nisan 1968 doğumlu. Boğa burcu...

Ülkesinin en güzel kadınlarından biri...

Dünya onu bikinili fotoğrafları ile de tanıyor.

Zagreb Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun. Ayrıca siyasal bilim dalında master derecesi var.

Anadili Hırvatça dışında İngilizce, İspanyolca ve
Portekizceyi akıcı biçimde konuşuyor. Almanca, İtalyanca ve Fransızcayı da anlaşacak kadar biliyor.

Erkekler dünyasında girdiği seçimlerde bileğinin hakkı ile önce başbakan sonra cumhurbaşkanı seçildi.

Ülkesinin ilk kadın cumhurbaşkanı.

Aynı zamanda ülkesinin bugüne kadarki en genç cumhurbaşkanı.

İran Cumhurbaşkanı Ruhani’yi ziyaret eden ilk kadın cumhurbaşkanı.

Hem de İran’la ilişkileri geliştirmek için.

“Ben feminist değilim, erkekle kadının eşitliği için mücadele eden bir kadınım” diyor.

Kadınlara kürtaj hakkının tanınmasından yana.

Cumhurbaşkanlığına seçilişten sonra yaptığı konuşmada açıkça “Oğlum gay olsaydı onu yine desteklerdim” dedi.

Ayrıca gay evliliklerine de karşı değil.