MİT’ten özür diliyorum

BÜTÜN bir gençliğim, CIA ve MİT efsanelerine inanmakla geçti.

Onlar her yerdedir, her şeyi bilirler inancıyla büyüdüm.

Şimdi bakıyorum, bunlar efsane değil birer hurafeymiş.
Bütün gençliğim “Amerika’nın yenilmezliği” efsanesi ile geçti.
Şimdi bakıyorum, hiç de öyle değilmiş.
WikiLeaks belgelerini okudukça içimden “Gençliğim eyvah” diye haykırmak geliyor.
Soyadını unuttuğum Rabbi Tuncay adlı muhbirin yazdığı, güya “Ergenekon çetesi” şeması ile dalga geçiyordum.
Medya bilgisi, Bekir Coşkun ile Enis Berberoğlu’nun Sabah gazetesinde çalıştığını zannedecek kadar az bir kişinin yazdığı bu kâğıt parçasını, MİT ciddiye alıp “tedavüle” sokmuştu.
Çok eleştirmiş, hatta dalga geçmiştim.
* * *
Şimdi MİT’ten özür dilemeliydim.
Beni, Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ve Yeni Şafak gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu ile aynı çetede gösteren bir deli saçmasını ciddiye aldığı için MİT’i eleştirmiştim ya...
* * *
Dünkü WikiLeaks belgelerini okuyunca, yaptığım bütün eleştirileri geri alıyorum.
Amerika’nın Ankara Büyükelçiliği’nde “Analiz yapan” kişi bakın ne çamlar devirmiş.
-  Analizci arkadaş, Hasan Cemal’in, hâlâ Sabah gazetesinde yazdığını sanıyor.
-  Analizci arkadaş, Sedat Ergin’in adını “Ergan” olarak yazıyor. Belli ki Sedat’ın ismiyle, Hürriyet’in dış politika muhabiri Uğur Ergan’ın soyadını karıştırıp, karma bir profil çıkarmış.
-  Cumhuriyet gazetesi yazarı Özgen Acar’ın soyadı “Arac” olmuş.
-  Ethem Sancak’ın adı “Etham”, Mesut Yılmaz’ın adı “Masut” olmuş. (Acaba analizi yapan kişi Amerikalı değil de Arap mıydı.)
* * *
Tabii bu arada, analizci arkadaş, Türk basını hakkında Washington’a “harikulade bilgiler” vermiş.
YATIRIMCIYA SORSAYDI Mesela, Özgen Acar’ın yorumunu iletmiş.
Buna göre “Hürriyet aslında yeterince reklam alamıyormuş, kârını ancak Doğan grubu şirketlerinden aldığı reklamlarla” sağlıyormuş.
Herhalde kimse ona, Hürriyet’in halka açık bir şirket olduğunu, bütün verilerinin açıklandığını, yatırımcıların nereden ne kadar reklam aldığını bildiğini anlatmamış.
Büyükelçilik’teki analizci, Amerikan kökenli bir yatırımcı firmaya sorsaydı, doğru bilgiyi alabilirdi.
* * *
İLGİNÇ BAZI İDDİALAR Yine de ilginç bazı şeyler de öğreniyoruz.
-  Mesela “Sabah gazetesinin ombudsmanı Yavuz Baydar”, çalıştığı gazetenin, “hükümet yanlısı” yayın yaptığı için tiraj kaybettiğini söylemiş.
HAKKINI YEMEYEYİM: Analizde verilen güya bilgiler o kadar eften püften ki, Yavuz Baydar’ın söylediklerinin doğru aktarılıp aktarılmadığı hakkında da şüphelerim var.
TUHAF BİR DİL Ayrıca, analizlerin dilinde de büyük arızalar var.
Ben bazı tahlillerin ne anlama geldiğini anlamakta güçlük çekiyorum.
Biraz komplo kafalı olsam, “Acaba bu dilin kendisi bir şifre mi” diye soracağım.
Aslına bakarsanız bu belgelerde, Türkiye’yi sarsacak iddialar da var.
* * *
Hayrettir, kimse sesini çıkarmıyor.
Neden?
“Canım şimdi durup dururken dertsiz başımıza iş açmayalım” duygusundan mı?
Yoksa, belgeleri ciddiye
almamaktan mı...
* * *
Amerikan tarihi, Küba’da “Domuzlar Körfezi”, İran’da “Büyükelçilik’te kurtarma skandalı”, Somali’de “Black Hawk” gibi büyük askeri fiyaskolarla dolu.
Bu belgelere bakınca insan ister istemez soruyor.
Acaba o operasyonlar böyle derme çatma bilgilerle mi yapıldı?
Öteki tarafta ise Bin Ladin operasyonu var.
Kendimi bıraksam, Bin Ladin’in ölmediği yolunda komplo teorilerine inanacağım.
Neyse şimdilik MİT’ten özür dilemekle yetineyim.
Yazarın Tüm Yazıları