Paylaş
- BİRİNCİ TWEET: “Cannes Festivali’nde sürpriz: Komite, Bernard Henri Levy’nin ‘Peşmerge’ filmini festivale kabul etti...”
***
Biraz sonra ikincisi geldi:
- İKİNCİ TWEET: “Bu film sayesinde peşmergelere söz hakkı tanıdığı için komiteye teşekkürler...”
***
Tarih 16 Mayıs...Festival başlayalı 5 gün olmuş. Altı gün sonra da bitecek.Katılacak filmlerin aylar öncesinden belli olduğu bir festivalde, bir felsefecinin yaptığı Kürt filmi, apar topar niye resmi gösterim listesine alınır? Devamı geliyor...
***
- ÜÇÜNCÜ TWEET: Aynı Bernard Henri Levy, 21 Mayıs günü attığı tweet’te de “Terörizme karşı gerçek cephe” diyerek Kuzey Irak’ta peşmergelerle çekilmiş bir fotoğrafını koyuyor.Aynı gün çok daha çarpıcı bir tweet gelecektir:
***
- DÖRDÜNCÜ TWEET: “Barbarlara karşı bizim için savaşan Kürt erkek ve kadınları ile ön cephede..”
***
23 Mayıs günü ise en ilginç tweet ve fotoğraf gelecektir:
- BEŞİNCİ TWEET: “Festivale katılan Kürt heyeti Elysee’de...
”Elysee Sarayı’ndaki masanın bir tarafında Fransa Cumhurbaşkanı Hollande oturmaktadır.Karşıdaki Kürt delegasyonu... Ve içlerinde askeri üniformalı iki Kürt vardır...
***
İyi de bu Kürtler kime karşı savaşıyor?
BENİM YORUMUM ŞU: EY KIRMIZI ÇİZGİ BAĞIMLILARI HAZIR OLUN
BERNARD Henri Levy’nin bu girişimi beni 12 Nisan gününe götürdü.
Dünyadaki en ünlü soykırım anıtlarının mimarı olan Daniel Libeskind, 12 Nisan günü New York’ta durup dururken Erbil’de bir Kürt müzesi yapılacağını açıklamıştı.
“Canım alt tarafı bir Fransız aydını yapmış, ne çıkar bundan” mı diyorsunuz...
Tarih kitaplarına bakın.
1920’lerde Yunanistan Osmanlı’dan koparken, oralara gidip destek veren bir Lord Byron’ın neler yaptığına...
Bernard Henri Levy geçen yıl Kobani’ye gitti ve 10 gün orada kaldı.
Dönüşte Wall Street Journal’de “Kürtlerin niye kazanacağını” anlatan bir yazı yazdı.
ABD Başkan Yardımıcısı’nın geçenlerdeki lafını da buna eklerseniz, benim yorumum şudur:
“Ey Türkiye’nin Ortadoğu’da her gün hezimete uğramaktan bıkmayan kırmızı çizgi bağımlıları...
En geç 2 yıl içinde bağımsız bir Kürt devletine hazır olun...”
HARİKA BİR SARSINTI EKİBİ, HARİKA BİR KADIN VE ERKEK
“FAST Company” dergisi haziran sayısında “İş hayatında en yaratıcı 100 insan”ı seçti.
Listesinin 44’üncü sırasında şahsen tanıdığım bir isim var.
Zeynep Salbi...
***
Irak asıllı bir kadın. Babası Saddam Hüseyin’in özel uçağının pilotuydu.
Baskıdan kaçtı.
“The Nida’s Show” adlı bir televizyon sohbet programı yapıyor.
Daha çok cinsiyet ayrımcılığı konuları üzerine çalışıyor, savaş sırasında tecavüze uğrayan kadınların dramlarını dünyanın gündemine getirdi.
Bosnalı kadınların uğradığı tecavüzleri, işkenceleri anlattı.
4 milyon kişiye ulaşıyor.
Adını orada görünce çok sevindim.
***
Bir de 1 numaradaki isim.
Zirveyi fazlasıyla hak etmiş harika bir adam.
Lin-Manuel Miranda...
Müzikal yazarı.
***
Şu an Broadway’i altüst eden “Hamilton” müzikalini yazan harika adam.
Off Broadway’den gelip, Broadway’in klasikleşmiş kalıplarını tarumar eden, hiphop müziği müzikale sokan yaratıcı insan.
İyi ki bu insanlar var ve dünyamız renkleniyor.
Şu, buram buram otoriterlik kokan devasa 20’nci yüzyıl modası şovlarla uyuşturulmuş kafamız sarsılıyor.
SAMİ SELÇUK YAZISINDA NİYE ‘YARGITAY BAŞKANI’ TİTRİNİ KULLANMADI
BEKLİYORDUM, bir hukukçu çıksın ve desin ki:
Milli Güvenlik Kurulu kendini yargı yerine koyamaz.
Bir hareketi “tehdit” olarak algıyabilir, ona karşı önlemleri kararlaştırabilir.
Ama Cemaat için, “Fethullah terör örgütüdür” kararını mahkeme verebilir.
Sami Selçuk çıktı ve pazar günü Cumhuriyet gazetesinde bunu yazdı.
Bu arada bir şey dikkatimi çekti.
Yazısında kendisi için sadece “hukukçu” ifadesi kullanmış.
Yani “eski Yargıtay Başkanı” ifadesini kullanmıyor.
Acaba unutkanlık mı, yoksa artık o unvandan onur duymuyor mu...
ENGİNAR ZAMANI ŞARKILARI
SPOTIFY “Enginar Zamanı” listemde ilkbahar için ilk 5 şarkı.
- Yannis Parios: “Esi Allu Kai Ego Stin Paro”
- Ayşegül Aldinç, Eflatun: “Seni Sevmek Var Ya”
- Bergüzar Korel: “Kaybolan Yıllar”
- Padelis Padelidis: “Ah Ke Na’r Hassoun”
- Tarkan: “Zeytin Gözlüm”
Paylaş