Paylaş
1- New York Manhattan...
Broadway üzerindeki 150 numaralı binanın 18’inci katı...
Girişinde “Studio Libeskind” yazıyor...
Önceki hafta 11 Nisan günü, bu binadan yapılan bir açıklama, Türkiye’de sadece iki internet sitesinin dikkatini çekti.
Biri, Arkitera isimli mimarlık sitesi...
Öteki ise, Hasan Cemal’in de yazdığı “T24” sitesi...
O iki sitede yayınlanan haberin MİT’in “ilgili dairesince” incelemeye alınıp alınmadığını bilmiyorum.Ama eminim, yazdığım şu hikâyeyi okuyunca dikkatle inceleyeceklerdir.
AYNI GÜN LONDRA
O açıklamanın yapıldığı 11 Nisan günü, Londra’da bir başka binada bir başka olayın hazırlığı yapılıyordu.
Londra’daki binanın kapısında da şu yazıyordu:“RWF World”...Atlantik’in iki yakasında iki şirket, Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren bir proje için düğmeye basmıştı.11 Nisan günü Broadway’deki binada yapılan açıklama çok insanın dikkatini çekmedi.Ancak o konuşma, 15 Nisan günü Bloomberg’in “Businessweek” dergisinin internet sitesinde 1 numaralı konu olarak işlendiğinde, meraklı gözler bir anda bu şirketin üzerine döndü.
YENİ MİMAR AÇIKLIYOR
Açıklamayı şirketin kurucusu Daniel Libeskind yapmıştı.Libeskind, Polonya asıllı ünlü bir Yahudi mimardı.11 Eylül saldırısında yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nin yerine yapılan özgürlük binasının mimarıydı.
Ayrıca Berlin’deki ünlü “Soykırım Anıtı”nın mimarı da oydu.Yani bütün dünyanın hafızasına kazınan insanlık dramlarının mimarıydı...
Libeskind o gün bir “Kürt Milli Müzesi” projesinden söz ediyordu.
Bu müze Kuzey Irak Özerk Bölgesi’nin başkenti Erbil’de kurulacaktı.
Libeskind bu müze için hazırladıkları projeyi de göstermişti.
Ama asıl mesajı şuydu:“Bu müzenin hayata geçirilmesinin tam zamanıdır...”Normal olarak Erbil’de açıklanması gereken bu proje ne olmuştu da, durup dururken New York’ta yeni özgürlük binasına komşu bir binada açıklanmıştı.Olayın aslı 7 yıl önceye gidiyordu...
2- IŞİD’İN TÜRK KONSOLOSLUĞU’NA GİRDİĞİ GÜN NEW YORK’A GİDEN MESAJ
2009 yılında Kuzey Iraklı bir yetkili bu binadan içeri girerken, Ortadoğu’da 4 ülkeyi yakından ilgilendiren bir projenin de ilk adımı atılıyordu.
Gelen kişi Kuzey Irak Başbakanı Neçirvan Barzani’nin özel temsilciydi ve bizzat Daniel Libeskind’le görüşmüştü.
Barzani’nin mesajı şuydu:
“Erbil’e bir Kürt milli müzesi” projesi istiyordu.
Bunun için Erbil’de 13 dönümlük bir arazi ayrılmıştı.
Müze için ayrılan bütçe ise 250 milyon dolardı.
Barzani 2 bölümlü bir müze istiyordu.Biri geçmişi, öteki geleceği anlatacak bölümler olacaktı.
Libeskind projeyi kabul etti ve Erbil’e bizzat giderek ayrılan araziyi gördü.
2011 yılına gelindiğinde proje ve maket hazırdı.
Ancak Erbil bu projenin çok gizli tutulmasını istiyordu.
O nedenle başka müşteriler geldiğinde, Broadway’deki binanın 18’inci katındaki maketin üstü örtülüyordu.
2014 yılına gelindiğinde proje hazırdı ve inşaat başlamak üzereydi.
Ancak 11 Haziran 2014 günü hiç beklenmeyen bir olay meydana geldi.
IŞİD o gün Musul’u alıp, Türkiye’nin oradaki konsolosluğuna girdi.Aynı gün Erbil’den Manhattan’daki mimarlık bürosuna talimat gitti.
Müzenin inşaat çalışmaları durdurulmuştu.
Çünkü projede çalışacak insanlar cepheye gidiyordu. Ayrıca o para savaşa harcanacaktı.
3- LONDRA’DAKİ ŞİRKETE 10 YIL ÖNCE VERİLEN ÇOK ÖZEL GÖREV
Kürt Milli Müzesi maketi, 11 Nisan 2016 günü yapılan açıklamaya kadar, örtünün altında kaldı ve gizli tutuldu.O gün hâlâ bilinmeyen bir nedenle, Libeskind gazetecilerin önüne çıkıp, “Bu müzenin yapılmasının tam zamanıdır” dedi.
Üstelik bunu 19’uncu yüzyıl Alman edebiyatının büyük şairi Heinrich Heine’in şu sözleri ile açıklıyordu:
“Birileri kitapları yakmaya başladığı zaman, bilin ki daha sonra insanları da yakmaya başlayacaktır.”
Ünlü mimar bu cümleyi şöyle genişletmişti:
“Birileri binaları yıkmaya başladığı zaman, bilin ki, arkasından kitapları yakmaya, sonra da insanları yakmaya başlayacaktır.”
Libeskind, IŞİD terörü ve savaş Ortadoğu’yı yıkarken, bir “Kürt Milli Müzesi”ni inşa etmenin tam zamanıdır demek istiyordu.Şirket bu projeye ne kadar önem verdiğini göstermek için, resmi internet sitesinideki “Haberler” bölümünün birinci sırasına Businessweek’teki geniş haberin linkini koymuştu.
Proje durdurulmuşken, New York’ta yapılan bu açıklamanın nedeni ne olabilirdi?
“Ben Müslüman değilim, Yezidi değilim, Kürt değilim. Ben Yahudiyim” diyen bir mimar neden bu işi hızlandırmak istiyordu?
CEVABI LONDRA’DA
Bu sorunun cevabı Londra’daki “RFW World” şirketinde bulunacaktı.
“RFW World”, Gwynne Roberts isimli bir İngiliz gazeteci tarafından kurulmuştu.
Şirketin internet sitesinde, ana faaliyet alanı olarak “Araştırmacı gazetecilik” ifadesi kullanılıyordu.
Kurulacak müzenin “Multimedya içeriğini” bu şirket sağlayacaktı.Ancak bu cümlenin arkasına geçilince çok ilginç bir başka durum ortaya çıkıyordu.
Kuzey Irak hükümeti 10 yıl önce bu şirketle bir anlaşma yapmıştı.
Barzani yönetimi, şirketten, kod adı “Kurdistan Memory Programme” olan bir proje hazırlamasını istemişti.
Şirket 10 yıldan bu yana Kürtlerin başına gelenleri, bulundukları ülkelerde gördükleri “Zulüm” ve baskıları görsel olarak kaydediyordu.
Yaşlı Kürtlerle konuşuyor, tanıklıklarını kaydediyor, savaşa gidip dönen Kürtlerle sıcağı sıcağına mülakatlar yapıyordu.
Ayrıca müzede, milli mazinin en acılı sembolü olarak yer verilecek ‘Halepçe Katliamı’na ait çok fazla görsel malzeme de toplanmış durumdaydı.
Böylece “Kürt halkının çektiği acılar ve savaşlar” milli karakterin hafızası haline getiriliyordu.
4- PROJEDEKİ DÖRT ÇIKINTININ SIRRI
Türkiye’deki Arkitera mimarlık sitesinde verilen ayrıntılar da ilginç.
Müzenin 4 ayrı yöne bakan çıkıntıları var.
Bunlar Türkiye, İran, Irak ve Suriye’ye bakıyor.
Yani Kürtlerin yaşadığı 4 ülkeye...
Bu da Müzenin etnik ve milli aidiyet coğrafyasını çiziyor.
Tabii ki “Gördükleri zulmün” de istikametlerini anlatıyor.
Müzenin yüzü ise Mekke’ye dönük olacak.
Böylece “Milli hafızanın” İslami yönü de vurgulanıyor.
Gwynne Roberts daha şimdiden Kürtler arasında bir milli kahraman muamelesi görüyor.
Mesela Alan Mustafa isimli bir Kürt, 25 Nisan 2015 günü attığı bir tweet’te, “Ailemiz onu Dohuk’ta ağırlamaktan gurur duydu” diye yazıyor.
Projenin hikâyesi böyle.
Geriye şu sorunun cevabı kalıyor.
Örtünün altında yıllarca saklanan proje niye birden bütün dünyaya açıklanıyor?
Amerika Birleşik Devletleri’nin sınırımızdaki Kürt bölgesine yerleşmeye çalıştığı şu günlerde ilginç bir soru.
Belli ki müzenin hızlandırılması için uluslararası bir fonun bulunması için altyapı hazırlanıyor.
Economist grubunun çıkardığı yeni dergi “1843” ilk sayısında, “Ölmeden önce görülecek 5 müze” arasına Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi”ni de koymuş.
Türkiye bir “Masumiyet Müzesi” ile klasmana girerken, yanı başımızdaki Erbil’de ise bir “Zulüm Müzesi” için uluslararası planda düğmeye basıldı.
İleride bir gün, bu müzede Türkiye’den de epey hatıra bulunursa şaşırmayalım.
Not: Yazıdaki bilgiler, yazıda adı geçen şirketlerin resmi internet siteleri, Businessweek dergisi, T24 ve Arkitera internet siteleri, 1843 dergisi ve Google’da yaptığım Twitter araştırmasından derlenmiştir. Senaryo her zamanki gibi bana aittir.
Paylaş