Paylaş
İlk işiniz dudaklarınızı öne doğru uzatıp, ucuna huni gibi bir boşluk bırakmak ve oradan “uuu” diye tuhaf bir ses çıkarmak olurdu.
Aynı anda kollarınızı aşağı doğru sarkıtır, ellerinizi, bileklerinizden içe doğru kıvırır, hafif kambur şekilde sıçrayarak yürümeye başlarsınız.
Klasik maymun klişesi budur.
Aynı şekilde, köpek veya kedi taklidi yapmak da insana kolay gelir.
* * *
Şimdi lütfen yandaki fotoğrafa iyice bakın.
Anneyi hafif yandan görüyoruz.
Gözleri yavrusunun üzerinde. Bakışlarını göremiyoruz ama biliyoruz ki, o bakışlarda ya şefkat var, ya sevgi.
Muhtemelen her ikisi.
Sol kolunu yavrusunu göğsüne bastıracak şekilde dolamış. Parmakları, ET’nin ışıklı işaretparmağı gibi, ihtimamın somut işareti haline dönüşmüş. Yavrusuna o ihtimamla dokunuyor.
Ve geliyoruz, en güzel, en net gördüğümüz şeye.
Ana kucağındaki bir yavrunun bakışlarına.
Ne bakışıdır bu? “Maymun bakışı mı.”
Böylesine alelade bir sıfatla geçiştirilecek kadar basit değil.
Benim gibi yapın, biraz daha dikkatle bakın.
Eminim siz de o bakışlarda en az 4-5 ayrı mana keşfedeceksiniz.
Huzur, güven, sükûnet, sevgi...
Hazırsak, dönelim baştaki soruya.
Maymun taklidi yapmak kolay mıdır?
Geçin aynanın karşısına, kendinizi seyredin.
Bir maymun musunuz, yoksa maymun mukallidi mi.
Bu fotoğrafı geçen cuma günü İngiliz Daily Mail gazetesinde gördüm.
Melbourn Hayvanat Bahçesi’nde çekilmiş.
O fotoğraf her gün bana şunu anlatıyor:
Bazı şeylerin taklidi yapılamaz.
Hayatta, dünyanın en büyük aktörlerinin bile çaresiz, noksan kaldığı estantaneler vardır.
* * *
Taklidi yapılamayacak olan o dalgın bakışlar neden ve nereye bakıyor?
Önce; insan düşünen hayvandır tezini çürütmek için bakıyor.
O bakış, biliyor ki, anne şefkatinin karşılığı olarak verilebilecek tek şey sevgidir.
Anneye, “Senin kollarında kendimi güvende hissediyorum” duygusunu vermektir.
O olağanüstü an’da, artık ne annenin istediği başka bir şey vardır; ne de o yavrunun annesine verebileceği başka bir şey.
Anne kucağındaki sosyal anın başka sosyal ticareti yoktur...
O duygunun muhasipleşmesi de yoktur.
“Al bunu ver şunu” hesabına gelmez o harikulade an.
Hesaba gelmediği, aritmetiği, hendesesi olmadığı, muhasipleşmeyi kabul etmediği için, taklidi de yoktur.
İşte o yüzden “köpek bakışı” diye harikulade bir bakış vardır.
Kedi bakışı, eşek bakışı vardır.
Ceylan gözü ve bakışı vardır.
Çünkü o gözlerin arkasında riya diye bir duygu yoktur.
Adam satmak, vefasızlık bilmez o bakışlar.
* * *
Şimdi söyleyin, hangi hakaret dolu, müptezel bir köşe yazısı bu fotoğraftaki bakışların manasını hissedebilir?
Kendisiyle hayatının hiçbir anında muhasipleşememiş; hesap vereceği üç-beş santimetrekare vicdancığı bile kalmamış, olamamış, hangi güya insan ruhu bu bakışa bakabilir?
Bakamaz.
Çünkü onun insiyakı da çok iyi bildiği bir şeye ayarlıdır.
Bilir ki, bir bakarsa, o bakışın altında ezilip, telef olacak.
O nedenle, bugüne kadar kimse, onların böyle harikulade bir fotoğrafını çekememiştir.
Çünkü o estantaneleri yoktur...
Paylaş