Paylaş
Arka kapının siyah elbiseli ziyaretçileri
2013 yılının ağustos ayının ilk cumartesi günü, Vatikan’ın kapısına arka arkaya büyük siyah arabalar yanaşmaya başladı.
Arka kapıdaki bu trafik, görevleri Vatikan’ı izlemek olan gazetecilerin hiçbirinin dikkatini çekmedi.
Çünkü gelen ziyaretçiler, papaların yüzyıllardır yüksek düzeyli ziyaretçilerini içeri aldıkları ön kapıdan değil, Vatikan şehrinin San Pietro Meydanı’na bakan arka kapısından içeri alındılar.
Gelenlerin hepsi koyu renk takım elbiseliydi. Dışarıdan bakan sıradan bir göz bile, özel davetliler olduğunu anlayabilirdi.
Ziyaret son derece gizli tutulmuştu.
Gelenler, kapıdan içeri girip bahçedeki merdivenleri tırmandılar ve bir odaya alındılar.
Onları davet eden kişi, 15 dakika sonra karşılarındaydı. Küçük bir nezaket konuşmasından sonra, sesine hafif bir gizem katarak konuştu:
“Beyler, sizlerden tarihi bir hizmet bekliyorum. Otuz yıllık bir olayı aydınlatacak tarihi bir hizmet...”
Bu konuşma, dünyada 1.2 milyar insanın merakla beklediği sırların da kapılarını açacaktı.
Ama bu toplantının ayrıntılarına gitmeden önce, 31 yıl geriye dönmek gerekecekti.
Bayram boyunca Vatikan’ın sır odasında hâlâ aydınlatılmayı bekleyen 20’nci yüzyılın en büyük ‘Thriller’ının hikâyesini anlatacağım.
‘TANRI’NIN KASASI’NIN SON GÜNÜ
18 Haziran 1982 sabahı saat 07.30’da Londra’nın Blackfriars Köprüsü’nden yürüyerek geçmekte olan bir posta memuru korkutucu bir tabloyla karşılaştı.
Köprünün kenarına tamirat için kurulan iskelenin ucunda bir ceset sallanıyordu.
Posta memuru polise haber verirken, bütün Hıristiyan dünyasını sarsacak ve yıllarca sürecek esrarengiz bir olayın ilk habercisi olduğunu aklından bile geçirmemişti.
On beş dakika sonra köprünün üzeri olay yeri inceleme memurlarıyla doluydu.
Uzman polislerin defterlerine yazdıkları ilk bilgi şuydu:
“Beyaz, 60 yaşlarında, bıyıksız bir erkek”.
İlk ilginç ayrıntı şuydu. Üzerindeki elbisenin ceplerinde 5 adet tuğla parçası bulunuyordu.
Öteki ceplerinde ise üç ayrı para biriminden 15 bin dolar kadar para vardı.
Olay ilk bakışta basit bir intihar gibi görünüyordu.
Ceset, köprünün Londra’nın finans merkezine bakan tarafında asılı bulunmuştu.
Dedektifler bunun sembolik anlamını biraz sonra kim olduğunu keşfedince daha iyi anlayacaklardı.
ÖLEN KİŞİNİN GERÇEK KİMLİĞİ POLİSİ ŞAŞIRTIYOR
Bulunan ceset Roberto Calvi’ye aitti.
Yani, Vatikan’ın paralarını işleten ünlü Banco Ambrosiano’nun Başkanı Roberto Calvi’ydi.
İtalya’da patlayan büyük skandaldan sonra ortadan kaybolan adam, bir köprünün altında asılı bulunmuştu.
Vatikan’ın bütün para trafiği ondan geçiyordu. O yüzden bütün dünyadaki adı ‘Tanrı’nın kasası’ olmuştu.
Yarım saat sonra dünya medyasının ilgi odağı Blackfriars Köprüsü’nün üzerine yoğunlaşmıştı.
Öyle bir olaydı ki, ileriki yıllarda o köprüyü popüler kültürün ilgi odağı haline getirecekti.
Mesela, Pet Shop Boys’un şarkısı “The resurrectionist”te adı geçecekti. Avengers (Yenilmezler) filminde füzeyle vurulan köprü o olacaktı.
Ama köprüye asıl sembolünü veren film Terry Gilliam’ın 2009 yılında yaptığı ünlü “The Imaginarium of Doctor Parnassus” filmi olacaktı.
Heath Ledger’ın oynadığı Tony karakteri o köprünün altında asılı bulunacaktı.
Ama ilk işaret o gün değil, 24 saat önce, oradan çok uzakta bir yerden gelmişti.
17 HAZİRAN 1982 MİLANO: BİR BİNANIN BEŞİNCİ KATI
O gün, Banco Ambrosiano’nun Milano’daki binasının önünden geçenler dehşet verici bir manzara ile karşılaştılar.
Ellili yaşlarında bir kadın yerde yatıyordu. Yere vuran başının etrafı kan gölüne dönmüştü.
Olay yerine gelen polis kadının kimliğini anında saptamıştı. Kadın o binada çalışıyordu ve adı Graziella Corrocher’dı. Binanın beşinci katından atlayarak intihar etmiş gibi görünüyordu.
Ancak bu isim duyulduğu andan itibaren Roma’da birtakım gözler ve kulaklar buraya dönmüştü.
Ölen kadın, Vatikan’ın kasası olarak bilinen Roberto Calvi’nin yanında yıllardır özel asistanı olarak çalışan kişiydi.
Ve o cesedi bulanlar, 24 saat sonra Londra’dan da bir intihar haberinin geleceğini akıllarından bile geçirmiyordu.
Elli beş yaşındaki asistan, beşinci kattan atlamadan önce bir mektup bırakmış ve eski patronu ile bankanın bazı kişilerini ağır biçimde suçlamıştı.
O güne kadar mali bir skandal olarak konuşulan Vatikan, şimdi Dan Brown romanlarını bile aratmayacak esrarengiz bir ilişkiler yumağına dönüşüyordu.
Bundan sonraki üçüncü işaret 3 ay sonra yine Londra’dan gelecekti.
ÜÇÜNCÜ İŞARET: LONDRA CHELSEA SEMTİNDE BİR EV
Londra polisine gore Blackfriars Köprüsü’nde bulunan cesetle ilgili esrarengiz bir durum yoktu.
Onlar için olay sıradan bir intihardı ve Calvi’yi intihara götürecek birçok inandırıcı neden sayabilirlerdi.
Adam, Vatikan’ın paralarını batırmıştı. Ama daha önemlisi mafyanın uyuşturucu parasını da aklarken batırdığı için dünyanın en korkunç infaz örgütünden de korkması doğaldı.
İngiliz adli tıbbı ilk raporunu o yılın temmuz ayında verdi.
Ölüm nedeni intihardı.
Olay bu raporla kapanacakken, iki ay sonra çok ilginç bir gelişme oldu.
Bir ihbar üzerine, Londra’nın Kensington bölgesinin Holland Parkı civarında eve giden polis bir cesetle karşılaştı.
Ceset, bölgede küçük çapta uyuşturucu kaçakçılığına karışan ve playboy olarak tanınan İtalyan asıllı Sergio Vaccari’ye aitti.
Bu olay da sıradan bir uyuşturucu hesaplaşması olarak görünüyordu. Ancak olayı araştıran dedektiflerden birinin ulaştığı bilgi, işin yönünü tamamen değiştirdi.
Vaccari, 3 ay önce köprüde asılı bulunan ‘Tanrı’nın kasası’nın ölümünden önce oturduğu Chelsea bölgesindeki evi ona bulan kişiydi.
Polis, playboyun son sevgilisi olan İngiliz asıllı kadının Floransa’daki evini bastığında ilginç bir hatıra defteri bulacaktı.
Oradan da şunu öğrenecekti.
Vaccari ve sevgilisi bu olaylardan bir yıl önce Sicilya’ya gitmiş ve orada mafya ile ilişki kurmuştu.
İki ülkede polislerin önünde 3 ceset vardı. Hayatları “Tanrı’nın kasası” Calvi’ye değen iki kişi de ölmüştü.
Ama asıl karanlık ölüm, 4 yıl sonra bir İtalyan hapishanesinden gelecekti.
DÖRDÜNCÜ İŞARET BİR CEZAEVİNDEN GELİYOR
Michele Sindona, İtalya’da mali çevrelerin yakından tanıdığı bir isimdi. Richard Nixon’ın yakın arkadaşıydı. Uzun yıllar boyunca Calvi’nin mali müşavirliğini üstlenmiş, Vatikan’dan, Sicilya’daki mafya, oradan siyasetçilere kadar büyük ve karanlık bir para trafiğinin sihirbazlığını yapmıştı. Calvi öldükten sonra o da yargılanmış ve hapse atılmıştı.
Sindona, 1986 yılında hapishanede öldü.
Ölüm nedeni şöyle açıklandı: Kahvesine konan siyanürle zehirlenme.
Böylece Calvi’nin üçüncü ilişki adamı da susturulmuştu.
İşte bu üçüncü ilişki kurulduğunda olayı inceleyen dedektiflerden biri ancak Dan Brown romanlarında görülebilecek çok ilginç bir detayı fark edecekti.
Calvi’nin asılı bulunduğu köprünün adı...
Dedektif öyle bir şey söyleyecekti ki, şefinin gözleri fal taşı gibi açılacaktı.
YARIN
KARA RAHİPLER KÖPRÜSÜ’NÜN SIRRI
‘Tanrı’nın kasası’nın asılı bulunduğu köprüyü, İtalya’da gizli bir mason locasına götüren ilişki neydi?..
Calvi’nin oğlu, New York’ta buluştuğu kişiye ne dedi. Bu kişinin Türkiye’de Uzanlarla ilişkisi neydi?..
Cesedin bulunmasından 9 yıl sonra o köprüye giden özel dedektifi hayretler içinde bırakan şey neydi?..
İtalya’da bir villayı basan polisin bulduğu listede kimlerin isimleri vardı. Bu listeyi Londra’daki ölümlere bağlayan şey neydi?..
Paylaş