Paylaş
Bu kareyi sayfamın manşetine almamın çok özel bir nedeni var.
Önce size bu kişileri tanıtayım.
*
Fotoğrafta gördüğünüz üç kişi soldan Metin Yılmaz.
Kim mi...
Sözcü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni...
*
Ortadaki ben...
*
Sağımdaki Doğan Şentürk...
Fox TV Haberden ve Spordan Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni...
Fatih Portakal ve İsmail Küçükkaya’nın haber programlarının genel yayın yönetmeni...
Rahmetli Turgut Özal’dan beri kariyerimi, “İktidarla ilişkileri iyi olan bir gazeteci” olarak yaptım...
Ama bugün, karede gördüğünüz öteki iki kişiyle birlikte, iktidar tarafından “muhalif gazeteci” olarak biliniyoruz.
*
Bu karedeki üç kişinin ortak bir özelliği var.
Üçümüz de ilk defa Cumhurbaşkanlığı tarafından Külliye’ye davet ediliyoruz.
Üçümüz de Külliye’nin bu bölümüne ilk defa adım atıyoruz.
*
Üstelik yalnız da değiliz...
Mesela Hürriyet yazarı Sedat Ergin de var... O da ilk defa geliyor.
Sanatçı Ahmet Güneştekin var...
O da ilk defa davet ediliyor.
Salonda bizim dışımızda ilk defa davet edilen çok sayıda başka insan da varmış.
*
Kim ne derse desin, ben bu kareyi önemsiyorum...
Türkiye’nin böyle güzel siyasi “melezleşmelere” ihtiyacı var.
*
O nedenle hiç evirmeden kıvırmadan söyleyeceğim. Davet edildiğim için kendi adıma da, ülkem adına da mesleğim adına da sevindim.
*
İnşallah bir dahaki yıl Cumhuriyet, Karar gibi gazeteler de davet edilir diye temennide bulundum.
*
Çünkü Türkiye’nin buna şiddetle ve acil olarak ihtiyacı var.
SALONDAKİ İKİ SAHNE VE ANLAMADIĞIM ŞEY
Girişte sol tarafta büyük bir sahne hazırlanmıştı.
Devasa bir dijital duvar vardı.
Üzerinde harika biçimde dalgalanan devasa bir Türk bayrağı ve iki tarafında Atatürk’ün çok güzel kalpaklı iki portresi...
Dijital duvar gerçekten etkileyiciydi.
Orkestra onun önüne yerleşmişti. Ancak anlamadığım bir şey oldu.
O kadar harika ve etkileyici bir sahne varken Cumhurbaşkanı Erdoğan neden salonun yan orta tarafında bir yerde kurulan sıradan bir sahnede konuşmayı tercih etti.
Ben en ön sıralara kadar gidemedim.
Kürsü alçaktı ve bulunduğum yerden baktığımda Cumhurbaşkanı’nın sadece başını görebiliyordum.
Oysa o konuşmayı ana sahnede o devasa dijital duvarın önünde yapsaydı çok daha etkileyici olurdu.
GECENİN EN ÇOK ALKIŞ PATLAYAN ANI HANGİSİ
Bence gecenin en güzel anı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o an görev başında bulunan dört askere canlı yayında bağlanmasıydı.
*
Biri Kıbrıs açıklarında görev yapan TGC Gökçeada Gemi Komutanı Deniz Yarbay Engin Ağmış’tı.
Öteki Diyarbakır’daki Hava Kuvvetleri 8’inci Ana Jet Üssü Komutanlığında görevli Pilot Binbaşı Mehmet Onur Dikmen’di.
Üçüncüsü Barış Pınarı harekâtında Resulayn’da görevli Piyade Komando Binbaşı İlkay Dirin’di.
Dördüncüsü Tel Abyad’da cephede nöbette bulunan Piyade Yüzbaşı Celil Özekin’di.
*
Hepsi de çakı gibiydi...
Dedim ya gecenin en duygusal anıydı ve Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında en büyük alkış da o anlarda patladı.
O AN KEŞKE BİR BEŞİNCİ KARE DAHA OLSAYDI
EKRANDAKİ kahraman askerlerimizi görünce ne düşündüm biliyor musunuz...
O alçak FETÖ savcılarının, polislerinin, hâkimlerinin bu şanlı orduya yaptığı haksızlıkları, zulmü, vicdansızlığı...
O alçakların yaptığını gururuna yediremeyip, devletin verdiği tabancasını çekip, ailesinin gözü önünde şakağına dayayıp tetiği çeken Ali Tatar Yarbayımı...
İçimden “Keşke” dedim...
Bu gece o ekrana Ali Yarbayımın, iki başında Türk bayrağı dalgalanan mezarının fotoğrafı da gelseydi...
DAHA ÇOK HANGİ ASKERİN ÖNÜNDE SELFİE YAPILDI
TÖRENİN yapıldığı salonun önündeki avluda iki sıra sembolik asker vardı.
Sağ tarafta tarihteki Türk devletlerini sembolize eden askerler duruyordu.
Sol tarafta ise Çanakkale Savaşı’nın ve Cumhuriyet döneminin askerleri...
Baktım insanlar daha çok sona ermiş Türk devletlerinin temsili askerleri önünde selfie yapıyor.
Bu arada bir gözlem...
Tarihi askerlerin kıyafetleri harikaydı ama bıyık ve sakal konusunda biraz daha çalışmak lazım gibi geldi bana.
BENİ MAHVEDEN BİR ÇİFT POSTAL
KABUL töreninin yapıldığı salonun girişinde Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı temalı bir sergi vardı.
Orada gördüğüm bu bir çift postal beni mahvetti.
Gözümün önüne bir de karşıdaki işgal güçlerinin askerinin giysisi, malzemesi, ayaklarındaki postallar geldi.
Bu basit karşılaştırma bana Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarının hangi şartlarda, nasıl büyük fedakârlıklarla kazanıldığını bütün hüznü ve gururuyla anlattı...
O an kafamda Fikret Kızılok’un şarkısı çınlamaya başladı.
“Bu kalp seni unutur mu...”
GALATASARAY BAŞKANI İLE 90 MİLYONLUK ORTA SAHA SOHBETİ
Bir Fenerbahçeli olarak Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’i çok seviyorum.
Çünkü her gördüğünde bana şunu söylüyor:
“Dışarıdan bakan bir Galatasaraylı olarak senin Fenerbahçe için yaptıklarını görünce, şunu düşünüyorum, Fenerbahçe sana altın madalya takmalı...”
Vallahi hiç yalan yok. Bu sözler hoşuma gidiyor.
Onunla Türk futbolunda son zamanlarda seyirlik keyfinin düşüşünü konuştuk.
O da benimle aynı fikirde.
Türk futbolunun eğlendirme ve seyrettirme kapasitesi düşüyor.
“90 milyonluk orta sahalar yapılıyor ama ne yazık ki onun üstünde 900 bin liralık futbol oynanıyor” diyor...
Geçen pazar oynanan derbinin futbol kalitesini o da beğenmemiş, ama Trabzonspor-Başakşehirspor maçı için “İyiydi” diyor...
Bence de... Ama sadece iyiydi...
SÜRPRİZ - KALABALIK BİR YOUTUBE EKİBİ DE DAVETLİYMİŞ
BENİM için gecenin en büyük sürprizlerinden biri Hürriyet’in genç ve çok başarılı teknoloji yazarı Ahmet Can’ı orada görmekti.
“Geçen cumartesi akşamı Cumhurbaşkanlığı’ndan aradılar ve daveti ilettiler” dedi.
Kim düşündüyse çok iyi bir iş yapmış.
Siyaset dışındaki yazarları da çağırmak bence gerçekten çok iyi.
Ben karşılaşmadım ama Ahmet Can söyledi.
Geceye YouTube’un Türkiye ekibinden de yöneticiler davet edilmiş.
Facebook ve Twitter’dan de var mıydı öğrenemedim.
Ama bu tabloya bakınca aklımdan şu geçmedi değil... Artık Wikipedia’yı yasaklamaktan vazgeçmenin zamanı geldi.
GECENİN KEŞKE'Sİ - CEM YILMAZ GELSEYDİ NASIL BİR SAHNE OLURDU
BENİM için gecenin en büyük “Keşke”si Cem Yılmaz’dı.
29 Ekim törenine onu da davet etmişler.
Ancak aynı gece Mehmetçik Vakfı için bir gösteri yapıyordu ve gelemedi.
“Ahh keşke gelseydi...”
Onun Cumhurbaşkanı Erdoğan’la karşılıklı birkaç cümlesini seyretmek için neler vermezdim...
Cumhurbaşkanı’nı tanıyanlar onun esprili anlarını da anlatırlar.
Israrlıyım...
Cem gelseydi, bence harika bir karşılaşma izleyebilirdik...
Hayalim de şu...
Cumhurbaşkanı bir akşam Cem Yılmaz’ın bir gösterisine gidiyor, o da ona tatlı tatlı takılıyor... İnanın bu ülkede çok önemli bir bariyeri atlardık...
İLK KARŞILAŞMA - SELFIE YAPARKEN NE KONUŞTULAR
GECENİN güzel karelerinden biri de Star gazetesi yazarı Ersoy Dede’nin Aydın Doğan’la yaptığı selfie’ydi.
Ersoy Dede geçmişte Aydın Doğan aleyhine çok yazı yazmıştı.
Ona neler konuştuklarını sordum:
“O bana kızgınlıklarını anlattı. Ben de ondan helallik istedim...”
Barışmak, geçmişi unutmak bazen çok güzel ve rahatlatıcı bir duygudur.
BÜLENT ARINÇ İKİ ALEVİ DEDESİYLE NE KONUŞTU
SALONU gezerken Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu Başkanı Bülent Arınç’a rastladım.
İki kişiyle sohbet ediyordu.
Bana onları tanıttı.
İki Alevi dedesiymiş.
“Malatya’da konuşma yapmaya gitmiştim. Orada söyledim. Bizimle Aleviler arasına soğukluk girmiş. Bunu halletmeliyiz” dedi.
Sonra da şu ilginç sözleri söyledi:
“Bu yüzde 50 barajını biz getirdik. Şimdi bunu bulmak için Alevilerin de, liberallerin de, toplumun her kesiminden insanların da oylarına ihtiyacımız var.”
Bülent Arınç’ın bu gerçekçiliğini ve uzlaşma arayışını çok seviyorum.
Bu arada bir bilgi de aldım.
İstişare Kurulu’nun gündemine göre 12 Kasım günü Cumhurbaşkanı ile bir araya geleceklermiş.
Ama Cumhurbaşkanı’nın Washington’a gidip gitmeyeceği belli olmadığı için toplantının da o gün yapılıp yapılmayacağı henüz belli değilmiş.
KOKTEYL MÖNÜSÜNDEN EJDER MEYVELİ SMOOTHIE ÇIKTI YERİNE NE GİRDİ
SEMPATİK servis görevlisi önüme kokteyl tepsisini uzatınca ilk işim şunu sormak oldu:
“Ejder meyveli smoothie hangisi...”
Külliye’deki ilk düş kırıklığımı o an yaşadım.
Görevli “Bu yıl ejder meyveli kokteyli mönüden çıkardık” dedi.
Bu yıl ‘ejder’in yerini içinde gül yaprakları ve tarçın çubuk bulunan yeni bir kokteyl almış. Adı “kış rüyası”.
İkinci düş kırıklığını ise birazdan bir kadın görevlinin getirdiği ikinci tepsi uzatıldığında yaşadım.
“Zencefilli somonlu suşi” de mönüden çıkarılmıştı. Tepside onun yerinde çiğköfte vardı.
Ejder yerine hangi kokteyli istedim
O an muhalif medyaya çok kızdım.
Geçen yıl bu iki harika şeyi çok eleştirince mönüden çıkarmışlar.
Yine de tepside çok değişik ve güzel alkolsüz kokteyller vardı. Ben taze incirli, yani Ege deyişi ile “bardacıklı” bir kokteyli aldım ve çok sevdim.
Şefim... Bence korkmayın... Yaratıcı kokteyllere devam...
Peki bu yılki mönüde neler var?
Bu sorunun cevabını büyük bir ihtimalle yine Hürriyet’in genel yayın yönetmeni Vahap Munyar’ın köşesinden öğreneceğiz... Çünkü bundan önceki son iki 29 Ekim davetinin mönü uzmanı oydu...
Kuran okunurken dikkatimi çeken şey
29 Ekim programı Kuran okunmasıyla başladı. Kuranı Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bir görevli okudu. Gerçekten güzel okuyordu...
Ama dikkat ettim, Kuran okunurken salonda birçok kişi sohbetine devam ediyordu.
Ben dikkatle dinledim.
Paylaş