Paylaş
Şöyle diyeyim; bir evin salonunda Cate Blanchett, Jean Reno, Ewan McGregor, Sebastian Koch gibi sinema sanatçıları; Zinedine Zidane, Luis Figo, Arsene Wenger, Boris Becker gibi spor dünyasının ünlüleri, Adriana Lima, gibi bir manken; Bryan Ferry, John Helliwell (Supertramp gurubunun üyesi) gibi müzisyenlerle bir araya gelmişsiniz. Tahıl ambarına düşmüş o mahluk var ya; insan kendini onun gibi hissediyor. Size o şahane geceyi anlatmaz, meslektaşlarımın, en azından bir bölümünü hasetten çatlatmazsam, uykularım kaçar...
Geçen salı günü Cenevre’deki, Uluslararası Saatçilik Fuarı’ndaydım.
Hemen belirteyim, saat hastası değilim. Saat takmam. Saat konusu beni, sadece ilginç ekonomisiyle ilgilendiriyor.
Dünyanın önde gelen birçok markasının sergilendiği fuarda iki gün geçirdim.
Son yıllarda yükselişe geçen IWC saatlerinin de bulunduğu beşe yakın markanın CEO’su olan Georges Kern'i, önceki ay İspanya’nın Alicante şehrinde Volvo Okyanus Yarışı’nın startı sırasında tanıdım ve iyi arkadaş olduk.
Çok ilginç bir insan ve Cenevre’de iki gün boyunca yaptıklarını hayranlıkla seyredince, kendi kendime, “Bu adam, tam bir sitcom CEO” dedim.
Bu konuyu, bir ekonomi dergisinde yazacağım. Çünkü bana göre yöneticilik anlayışında yepyeni bir ekol oluşturuyor.
EWAN MCGREGOR KIRMIZI HALIDA ROLÜMÜ ÇALIYOR
IWC bu yılı pilot marka ürünlerinin yeniden lansmanı olarak ilan etmiş.
Fuarın bir bölümüne, bir Amerikan uçak gemisinin güvertesinin bire bir kopyasını kurmuşlar.
Salonun ortasında bir F-15 uçağının kokpiti duruyor.
Ana temayı da 'Top Gun' filmi olarak belirlemişler.
Akşam müthiş bir yemeğe katılıyorum.
Size önce Red Carpet’ı (kırmızı halıyı) anlatmalıyım.
Kırmızı halıdan ancak ünlülerin geçme hakkı var.
Ayıptır söylemesi bir de benim hakkım var...
Ben halının başına geldiğimde, son olarak 'Ghost Writer' ve 'Beginners' filmlerinde rol alan ünlü oyuncu Ewan McGregor hemen önümde yürüyor.
Onlarca kamera ve fotoğraf makinası onun üzerine çevriliyor. Tahmin edebileceğiniz gibi, böyle bir durumda kimsenin beni fark etmesi mümkün değil.
O nedenle benden rol çalan McGregor’un işini bitirmesini bekliyorum.
Ama bir türlü bitmiyor.
Daha fazla dayanamayıp, kırmızı halıda yürümeye başlıyorum. Biraz sonra kırmızı halının ucunda Ewan McGregor’la birlikte akredite fotoğrafçılara poz veriyoruz.
O sırada 'Beginners' filmindeki rol arkadaşı Christopher Plummer’ın Altın Küre En İyi Oyuncu Ödülü'nü almasına kadeh kaldırıyoruz.
ÜNLÜ GALERİCİ, AYAKKABISINA BAKINCA İLGİNÇ BİR TEPKİ VERİYOR
Tam o sırada yanımıza Londra’daki ünlü Hamilton Gallery'nin sahibi Tim Jeffries geliyor.
Yakışıklı ve fit bir adam. Dikkatimiz hemen giydiği kırmızıya yakın ayakkabılara çevriliyor.
Biz daha bir şey demeden, “Yemin ediyorum, yapılışında hiçbir hayvana eziyet edilmedi” diyor.
Demek ki hayvan duyarlığı artık bu noktalara kadar çıkmış.
Biraz sonra yemeğe geçiyoruz.
Salon, bir Amerikan uçak gemisinin personel yemek salonunun replikası gibi hazırlanmış.
Masalar, sandalyeler aynı. Mönüdeki ilk yemek, tabldot tepsilerinde veriliyor.
Altı kişilik masanın iki ünlü misafiri var.
Biri Jean Reno, öteki efsane tenisçi Boris Becker ve eşi.
Sahnenin önündeki ilk sıraya altı protokol masası konmuş.
Hemen arkamdaki masada Cate Blanchett oturuyor.
Onun yanındaki masada, Ewan McGregor ve 'Top Gun' filminin aktörlerinden Tom Skerritt var.
Hemen yanımdaki masada Louis Figo ve Zinedine Zidane'ı görüyorum.
Biraz sonra sahneye IWC’nin CEO’su Georges Kern çıkıyor.
Tam bir animatör. Önce 'Top Gun' filminden bir sahne seyrediyoruz. Sonra sahneye filmin aktörü Tom Skerritt’i davet edip, onunla sohbete başlıyor. Biraz sonra sahneye, Amerika’nın en ünlü Harp Okulu olan West Point’ten 1945’te mezun olmuş emekli bir 'Top Gun' pilotu çağırıyor. Arkasından, halen 'Top Gun' filosunda uçan genç bir pilot geliyor.
YAZMAMIZ YASAK OLMASA ACAYİP DEDİKODULAR VAR
Masada iki saate yakın Jean Reno ile konuşuyoruz. Biraz sonra yanımıza Evan McGregor ve Cate Blanchett geliyor. Bir süre sohbet ediyoruz.
Ancak salonun kesin kuralları var. Konuşulanları yazamıyoruz. Aslında yazabilsek çok güzel dedikodular var.
Gecenin sonundaysa, önce müthiş bir Bryan Ferry konseri izliyoruz. 66 yaşındaki adam, acayip formda. Genç bir kadınla evlenmiş. Orkestrasındaki elemanlar çok genç. Bu da onu etkilemiş olmalı.
Gecenin sonunda müthiş bir after party başlıyor.
JEAN RENO’DAN ALDIĞIM HABERİ AÇIKLIYORUM
Geceye katılan ünlüler hakkındaki görüşlerim şöyle:
* CATE BLANCHETT Gecenin hiç tartışmasız diva celebrity’si. Kırmızı halıya en son o geliyor. İlk önce o ayrılıyor. Öteki ünlüler toplu resim çektirirken, aynı kareye girmiyor. Pırıl pırıl, vatandaşı Nicole Kidman’ınkini andıran bembeyaz berrak bir cildi var. Gözlerinin içi gülüyor. A Class bir celebrity.
* JEAN RENO Filmlerde gördüğüm insandan daha uzun görünüyor. Biraz kilo almış. İçinde kahverengi çizgili bir gömlek, üzerinde gri bir ceket var. Rahat, tipik bir Fransız. Luc Besson ve 'Leon' filminden söz açtığım zaman, pek memnun olmamış görünüyor. Sanki sadece o filmle anılıyor olmaktan mutlu değilmiş gibi bir hali var.
Fransa’daki ayrılıkçı hareketlerden, Sarkozy’e kadar birçok meseleyi konuşuyoruz. Ama yazmam yasak.
Sadece şu haberi vereyim: Gelecek yıl Londra’da bir tiyatro eserinde oynayacak. İkinci Dünya Savaşı sırasında De Gaulle ile Churchill’ın ilişkilerini anlatan bir piyes olacakmış. Tahmin ettiğiniz gibi De Gaulle rolünü oynayacakmış.
* EWAN MCGREGOR Çok sempatik ve sıcak bir insan. Sanki filmlerinde daha yakışıklı görünüyor gibi geldi. Çok dar ve kenarları fitilli bir pantolon giymiş. Dediğim gibi, filmlerdeki hafif dağınık hali çok daha iyi.
* ZINEDINE ZIDANE Tanıdığım kadınların çoğu bu adamı çok yakışıklı buluyor. Gerçekten öyle. Çok etkileyici bir havası var. Az konuşuyor ve bu onun şarmını artırıyor.
* SEBASTIAN KOCH Allah'ım ne talihsizlik, kadınların çok yakışıklı bulduğu bir erkek daha. 'The Lives of Others' filminin şahane aktörü, Almanya’dan da yakışıklı erkek çıkar dedirten karakter. Tek kelimeyle sempatik ve etkileyici.
* ARSENE WENGER Her hafta Arsenal’in maçlarında, saha kenarında dikkatle izlediğim insan. Ekrandakinden daha ince ve daha genç duruyor. Şaşırtmayan tarafıysa, en az oradaki kadar mesafeli durması.
* ADRIANE LIMA Uzun, çok uzun boylu bir kadın. Bir çift Christian Louboutin’le, yanındaki erkeğe kompleks verecek kadar uzuyor. Uzadıkça da cinsel çekiciliği azalıyor. (Benim fikrim...) La Perla veya Victoria’s Secret’lı fotoğraflarını tercih ederim. Ayrıca, yaşça bana göre epey küçük.
* BORIS BECKER Tenis gibi rafine bir sporu yapıyor ama biraz, hatta birazdan öte köylü gibi duruyor. Gündüz eşini gördüğümde, çok güzel bulmamıştım. Ama gece after party’de beyaz mini elbisesiyle karşımda dans ederken seyredince, Becker'ı çok iyi anladım. Bu adam köylü olamaz...
Paylaş