ÖNÜMDE 56 sayfalık bir şarap kataloğu duruyor. ‘Metro Grossmarket’ tarafından hazırlanmış ve müşterilerine dağıtılmış.
Türkiye’de ilk defa bu kapsamda bir şarap kataloğu görüyorum.
Hatta biraz daha ileri giderek şunu bile söyleyebilirim.
Bir alışveriş merkezi tarafından hazırlanmış böyle bir kataloğu ben dışarda bile görmedim.
Girişinde, Metro Türkiye’nin Gıda ve Satın Alma Direktörü Mustafa Kalkandelen’in bir sunuş yazısı var.
İçinde ayrıca Sibel Kutman, Hasan Turasan, Galip Yorgancıoğlu, Enis Güner, Memduh Erdoğan gibi büyük şarap markalarının sahip veya yöneticileriyle yapılmış röportajlar yer alıyor.
* * *
Peki yılbaşı satışı için böylesine büyük kataloglar hazırlanan içki, Türklerin hayatında ne kadar yer tutuyor?
Katalogdaki bu şarapları kimler alacak? Damarları burnundan fışkırmış alkolikler mi?
Yasaklardan önceki dönemde alkoliklerin sayısı aldı başını gitti de onun için mi böyle kataloglar dolusu şarap raflara konuyor?
Buyurun istatistikler ortada.
Türkiye, içki tüketiminde Avrupa Birliği’nin en alt sırasında yer alıyor. En alt sıra derken, arada birkaç puan var da demiyorum.
Onlarda yılda 15 litre ise bizde bir litrenin biraz üstünde.
İnanmayan gidip bir gün büyük mağazalardaki şarap reyonlarının önünde birkaç saat geçirir ve bunları kimlerin aldığını görür.
Alkolü arkadaş yemeklerinde, keyifli aile hafta sonlarında tüketen insanlar.
* * *
Bizde öyle. Ya Müslüman, hem de en katısından dini yasakların uygulandığı İran’da durum ne?
Sokaklarda bir şey yok. Çünkü tamamen yasak.
Ama bir evlerin içine girip durumu görün.
Daha da kötüsü var.
Bugün İran, dünyada uyuşturucu bağımlılığının en yüksek olduğu ülke.
Demek ki içki yasakları, Başbakan’ın dediği gibi ‘Anayasa’nın 58’inci maddesini’ uygulamanın en etkili yolu değil.
Yasak çoğu kez, azaltacağına azdırır.
* * *
Geçenlerde Başbakan’ın bir danışmanı ile sohbet ediyorduk.
Bana yine o malum 58’inci maddeyi, yani gençlerin kötü alışkanlıklardan korunması için böyle davranıldığını anlatınca dayanamayıp kendisine şunu söyledim:
‘Başbakan’a bir teklifim var. Gelsin Hürriyet Gazetesi’nde alkolün zararlarını anlatan bir kampanya başlatalım. Bu kampanyaya ben de gönüllü olarak katılacağım.’
Ama yasaklama başka bir şey.
Belediyelere gelince...
Ben Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İstanbul belediye başkanlığı günlerinden beri bu konuyu yazıyorum.
Yazmaya da devam edeceğim.
Eğer bu ülkede demokrasi varsa, belediyelerin böyle bir hakkı olmamalı.
Geçenlerde Florya’da bir tanıdığımın düğününe gittim.
Belediyeye ait salonda yapılıyordu.
Baktım içki servisi yok. ‘Siz mi istemediniz’ diye sordum.
Hayır, belediye yasaklamış.
Bu mantığa ne diyeceksiniz?
Düğün belediyenin düğünü değil.
Hadi kendi düzenlediği bir faaliyette IV. Murad gibi davranıyor.
Ama başkasının düğününden ona ne?
* * *
Belediyeler bu saçmalıkları yapıyor. Biz yazıyoruz. Sonra dünya basınının gözleri buraya dönüyor.
AKP yönetimi de dönüp bizi suçluyor.
Kendilerine şunu tavsiye ediyorum.
Bize olan öfkenizin yüzde 10’unu, belediyelerinizdeki bu işgüzarlıklara çevirseniz, inanın mesele kalmayacak.
Eğer gerçekten samimiyseniz, çok kolay anlayacaksınız.