Paylaş
Tarihe dikkat...
Bugün yerden yere vurulan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin “En karanlık dönemlerinden” biri olarak sunulan 28 Şubat’ın artçı dönemi...
Gazetenin sürmanşetinde 5 büyük bankaya el konulduğu haberi var.
* * *
Aynı gazetenin sol alt tarafında tek sütun üzerinden bir başlık ve spotları:
“Basın olmasaydı aydınlanmayacaktı..”
Spotlar şöyle:
“Türkiye’yi sarsan skandallar, gazetecilerin tehditlere boyun eğmeden ısrarla olayların üzerine gitmesi sayesinde aydınlandı.”
İçeri geçiyorum. Bir tam sayfa yapılmış ve Hürriyet’in ortaya çıkardığı skandalların özeti verilmiş.
-ASLITÜRK SKANDALI (1997) Eski Şişli Belediye başkanı Gülay Aslıtürk’ün karıştığı yolsuzluk olayını ortaya çıkarmış.
Aslıtürk yurtdışına kaçmış.
-İSKİ SKANDALI (1993) İstanbul Belediyesi’ndeki İSKİ’nin genel müdürü Ergun Göknel’in aldığı rüşvetler aydınlatılmış.
Göknel yargılanmış ve 5 yıl hapis yatmış.
-MERCÜMEK SKANDALI (1994) Almanya Yargısının Deniz Feneri’ni ortaya çıkarmasından yıllarca önce Türkiye’de ve yurtdışında Bosna için toplanan paraların yerine ulaşmadığı belirlenmiş.
-TELEKULAK SKANDALI (1988) Emniyet Müdürlüğü’nde yasadışı yollardan 963 telefonun dinlediği bütün belgeleriyle ortaya çıkarılmış. 34 emniyet görevlisi açığa alınmış.
Dönemin Maliye Bakanı Kaya Erdem ve Emlak Kredi Bankası Genel Müdürü Bülent Şemiler istifa etti.
-HORZUM SKANDALI (1985) Kemal Horzum’un Emlak Kredi Banka-sı’ndan aldığı 72 milyon dolarlık usulsüz kredi belgeleriyle ortaya konulmuş.
Horzum İsviçre’den getirtilerek cezaevine girdi.
-MECLİS KOLTUKLARI (1998) Meclis’in koltuklarının yenilenmesi ihalesinde yapılan işlemler ortaya çıkarıldı.
Dönemin Meclis başkanının siyasi hayatı sona erdi.
-TÜRKBANK İHALESİ (1998) Türkbank ihalesini alan işadamının bir mafya lideriyle ilişkisi ortaya çıkarıldı.
Dönemin başbakanının bunu bildiği halde ihaleyi verdiği anlaşıldı.
Bu skandal, hükümetin gensoru ile düşürülme sürecini başlattı.
* * *
Peki kimdi yolsuzlukları ortaya çıkarılan bu kişiler ve kurumlar? Sadece “mütedeyyin” kişi ve kurumlar mı? Yani 28 Şubat’ın “mağdurları mı”, Refah Partililer, DYP’liler...
O zamanki deyimi ile “yeşil sermaye mi”.
Ve kimdi bu skandalları ortaya çıkaran gazeteciler?
Skandala karışanlar ve ortaya çıkaran gazeteciler
-Gülay Aslıtürk, Şişli’nin ANAP’lı belediye başkanıydı.
Olayı ortaya çıkaran gazeteci Hürriyet yazarı Yalçın Bayer’di.
Bayer hâlâ Hürriyet’te yazıyor.
-İSKİ skandalına adı karışan Ergun Göknel, SHP’li Nurettin Sözen’in başında bulunduğu İstanbul Belediyesi’nde çalışıyordu.
Ortaya çıkaran gazeteci Hürriyet yazarı Yıldırım Çavlı’ydı.
Çavlı geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı.
-Mercümek skandalında, Bosna için toplanan paraları başka kanallara sevk ettiği için yargılanan Süleyman Mercümek Refah Partisi yandaşıydı.
Ortaya çıkaran gazeteci Hürriyet yazarı Vahap Munyar’dı.
Munyar halen Hürriyet köşe yazarıdır ve hafta başında Pakistan’a yaptığı ziyaret sırasında Başbakan’ın uçağındaydı.
-Telekulak skandalı: Emniyet’teki yasadışı telefon dinleme olayı 1999 yılında ortaya çıkarıldı. 28 Şubat devam ediyordu ve iktidarda ANAP-DSP-MHP koalisyonu vardı.
Skandalı ortaya çıkaran Hürriyet muhabiri Kadir Ercan bu haberleriyle Türk basının Pulitzer’i sayılan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Ödülü’nü kazandı.
Gazetecilikten ayrıldı. Şu an bir milletvekilinin danışmanlığını yapıyor.
-Horzum skandalı: Olay, Turgut Özal ve ANAP döneminde ortaya çıkarıldı. Skandalı, o günlerde Cumhuriyet gazetesinde çalışan Enis Berberoğlu ortaya çıkardı. O dönemde Hürriyet’te çalışan Uğur Dündar daha da genişleterek ısrarla takip etti.
Bugün Enis Berberoğlu Hürriyet’in genel yayın yönetmeni.
Uğur Dündar Sözcü gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor.
-Meclis koltukları: Skandal patladığında Başbakan ANAP’lı Mesut Yılmaz’dı. İhaleyi yapan Meclis Başkanı ANAP’lıydı.
Skandalı o dönemde Hürriyet yazarı olan Emin Çölaşan ortaya çıkardı.
Çölaşan halen Sözcü gazetesinde yazıyor.
-Türkbank skandalı patladığında ANAP-DSP-MHP koalisyonu vardı. Başbakan Mesut Yılmaz’dı.
Olayı ortaya çıkarıp ısrarla takip eden üç gazeteci ise Hürriyet’ten Sedat Ergin, Radikal’den İsmet Berkan ve Sabah’tan Hasan Cemal’di.
Ergin ve Berkan bugün Hürriyet’te köşe yazarı.
Hasan Cemal ise çalıştığı gazeteden çıkarıldı ve halen T24 adlı internet sitesinde yazıyor.
Bilanço ortada... 28 Şubat dönemiydi... Güya Cumhuriyet tarihinin “en karanlık” dönemiydi...
İktidarda üç partili koalisyon vardı.
Ve iktidarda kim varmış kim yokmuş demeden her türlü yolsuzluğun üzerine giden bir medya ve Hürriyet vardı.
Skandallar yazıldı. Ne bir siyasetçi çıkıp “Komplo” dedi, ne de “Devletin içinde çete var” bahanesiyle yargı ve polis altüst edildi.
Bugünkülere göre, “Türk demokrasi tarihinin en karanlık dönemiydi...”
Bütün bu gazeteciler vardı bir de medya patronu var
TABİİ bir de bu gazetecilerin arkasında duran bir medya patronu var...
Aydın Doğan...
Refahyol istedi diye adamını vermeyen...
Askeri bastırdı diye adamını satmayan...
28 Şubat’ın şafağında rahmetli Yavuz Gökmen’in arkasında dimdik duran...
Ve bugün hâlâ gazetecisinin arkasında durmaya çalışan bir patron.
Hakkında ne yalanlar uydurulmuş, ne iftiralar atılmıştı...
Buyurun, demokrasinin en karanlık dönemi denilen yıllarda, yayınladığı yolsuzluk haberleri ve sonuçlarının bilançosu bu.
ANAP’lısı var, SHP’lisi var, CHP’lisi var, DYP’lisi var...
Sadece bir RP’lisi var...
Bu meslekte patron olmak kolaydır. 35 yıl patron olarak kalabilmek zordur.
Ama en zoru, böyle mükemmel fırtına dönemlerinde patron olarak ayakta kalmaya devam etmektir.
Yapılan bütün haksızlıklara rağmen içinde en küçük intikam duygusu taşımadan, kendisine yapılan haksızlıkları başkalarına yaptırmamaya çalışarak, kan tükürüp kızılcık şerbeti diyerek, “Bana onu yaptılar, bunu yaptılar” demeden, çoğulcu bir demokrasinin yerleşmesine çaba harcayarak, Türkiye’nin hep ileriye gitmesi idealine katkıda bulunarak tarihe kalmaktır.
Kim mi kalır?
Tarihin şifresi yukarıdaki bilançoda yazılı...
Demokrasinin ‘en karanlık’ ‘en aydınlık’ dönemi hangisi
PEKİ AK Parti dönemde hiç mi yolsuzluk yoktu...
Her dönemde olabilir. En demokratik ülkelerde de olabilir. Ama yazılabilir.
Bizimki ise kapalı bir toplumdu... Baskı vardı... Duyulan araştırılamıyordu... Bilinen yazılamıyordu.
O karadelik patladı...
Artık yeni bir kainat oluşuyor...
Bu ülkede askerler kendilerini “dokunulmaz” sanıyordu... O yüzden utanç verici andıç belgelerini bile imzalarıyla sakladılar.
AK Parti de kendini dokunulmaz sanmaya başlamıştı.
O yüzden ayakkabı kutuları, dolaplar, kuryeler pervasızca evlere saçıldı...
İşte bilanço ortada...
-DÜN “Demokrasinin en karanlık dönemi” denilen 28 Şubat..
-BUGÜN “İleri demokrasi” denilen rejim...
Sizce hangisi daha açık toplum...
Paylaş