Beğenmişlerdi. Sonra bir daha okumuş; Vazgeçmiştim. Yazdığımdan kendim de korkmuş, ürkmüştüm. Önce ihtimalinden korkmuştum. Sonra da, kalleşin kalleşliğinden, zalimin zalimliğinden... Bir de zalimin aklına fikir sokmayayım demiştim... ¡ ¡ ¡ Dışişleri Bakanı, gerekirse, gemileri de göndeririz diye meydan okuyordu. Oturup kendi kendime demiştim ki: Bir de şu ihtimali düşün. Hakkâri kırsalında, askerine saldırmışlar; Aynı gün İstanbul’da, Ankara’da bombalar patlamış; Bir bakmışsın o gün; Güney Kıbrıs, Akdeniz’i delmekte... ¡ ¡ ¡ Sen bir ona bir buna bakarken; Bir başka “Mavi Marmara” da Gazze’ye doğru demir almış. Dışişleri memuru, elinde kripto melül melül gözüne bakıyor; İsrail o gemileri vurabilir... Bunların hepsi bir günde başımıza gelebilir diye düşünmüş; Sonra da “Aklımdan yel alsın” deyip, “delete” tuşuna basmıştım. Yel, benim aklımdan aldı da; kalleşin aklında olduğu gibi bıraktı. Çöpe attığım yazı, bumerang gibi döndü, döndü, kafama çakıldı. ¡ ¡ ¡ Hazır olalım. Eğer, kaderin bizi bıraktığı bu coğrafyada, at iziyle it izi birbirine karışmışsa; Ortam tam da kurdun seveceği sisli, puslu bir havaysa... Hele hele kalleş kurdun, yıllardır arayıp arayıp da bir türlü bulamadığı havaysa... Huyudur; karaktersizliğidir; en gaddar gününü seçer: Sen, New York’ta gariban Filistinlinin hakkının peşine düşerken; o da pis emelinin peşine takılır. Sen, büyük devletim diyorsan; Bu âlemin lideri benim diyorsan; “Hayır değilsin” demeye teşne kalleş bir ittifak da dikilecektir karşına. ¡ ¡ ¡ Hazır olacaksın... Bu politika kafana yatmıyorsa da hazır olacaksın. Bak biri orada denizin dibini kazıyor; Öteki burada senin başkentinin altını oyuyor. Büyük devletsen eğer; hele hele büyük lokma yemişsen; Gemilerini Gazze’ye de göndereceksin; Doğu Akdeniz’i gölü ilan edenin başına da tebelleş olacaksın. Kalleşin karşısına, Hakkâri kırsalında da çıkacaksın; Başkentinde ölülerine de ağlamayacaksın... Burası demokratik bir ülkeyse eğer; Ankara’da seçilmiş bir hükümet varsa; O “Büyük politika” diyorsa, “Güçlü devlet” diyorsa; Kafana yatmasa da; arkasında duracaksın. Durmalıyız... Çünkü karşına dikilen bir beladır ve her bela gibi korkaktır; tek başına gelmez... ¡ ¡ ¡ Son sözüm sana; Eline iki kalıp C 4 alınca kendini karanlıklar prensi, kuytular hâkimi sanan kalleş herif sana; Sen öylesin ama Türkiye de büyük devlet. Bak sen o bombayı atarken; Standart and Poors, notumuzu yükseltiyor. Bak sen o bombayla bizi korkutacağını sanarken; 40 bin kadın ve çocuk, Fenerbahçe Stadı’nı dolduruyor. Ey bombalı kalleş; Hangi idealin peşine takılmış olursan ol; Hangi menfur emelin girdabına kapılmış olursan ol; Sen bizi yenemezsin... Asla yenemezsin.