Paylaş
Ortalarına doğru öyle bir sahne geliyor ki, gözlerim faltaşı gibi açılıyor.
Yanlış mı gördüm diye geri dönüp tekrar seyrediyorum...
Hayır doğru görmüşüm.
“Deadwind” Finlandiya ve Estonya’da geçen bir polisiye dizi...
Dizinin bu bölümünde kadın dedektif istihbarat merkezini arıyor ve aralarında şu konuşma geçiyor:
Tulsio’nun telefonunu dinliyor muyuz?
“Tabii...”
WhatsApp ve Telegram mesajlarını görebilir miyiz?
“Telegram’ı göremeyiz...”
*
İşte bu son cümleye fena halde takıldım.
Özellikle pandemi yasaklarının başından beri WhatsApp ve WhatsApp grupları, insanların kendilerini en rahat hissettikleri haberleşme kanalları oldu.
İnsanlar orada sansürsüz, korkusuz konuşabiliyor.
Telefon son 20 yıldır Türkiye’nin en büyük kâbusuydu.
Binlerce insan telefondaki geyiklerden bile yargılandılar.
Kontrolsüz bir telefon dinleme furyası ve çok kolay hack’lenme insanları tedirgin etti.
*
O nedenle milyonlarca insan WhatsApp’a sığındı.
Zaman zaman WhatsApp’la ilgili dedikodular ayyuka çıktı ama her her defasında WhatsApp, şifreleme sisteminin gücünü anlatan mesajlarla insanları rahatlattı.
Şimdi bütün dünyanın izlediği bir dizinin son sezonunda işte böyle bir cümle karşımıza çıkıyor.
*
Acaba bu doğru mu?
Yoksa dizi filme yerleştirilmiş gizli bir Telegram reklamı mı...
*
Hem Facebook’un, hem WhatsApp yönetiminin, hem de bu dizinin yapımcılarının bizlere cevabını vermesi gereken çok önemli bir soru bu.
Yeryüzünde otoriter rejimlerin, baskıcı yönetimlerin, devletlerin ceberutundan korkan milyonlarca insanın bilmeyi hak ettiği çok önemli bir soru...
BİR 16 TEMMUZ ANI FOTOĞRAFI
16 Temmuz 1965...
“Karanlıkta Uyananlar” filminin gösterime çıkıp yasaklandığı gün...
Fikret Hakan, Ayla Algan, Beklan Algan ve Tülin Elgin’in oynadığı bir film...
Yönetmeni Ertem Göreç...
Aşırı sağcılar “Kızıl Yüzbaşı geliyor” diyerek sinema salonlarına saldırmış ve filmi yasaklatmış.
Bunun üzerine Beyoğlu’nda bir açık oturum düzenlenmiş...
Konuşmacılar şunlar:
İki yazar Çetin Altan, İlhan Selçuk, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Doğan Özgüden, tiyatro eleştirmeni Ayferi Akalan, yazar ve yönetmen Beklan Algan...
Sahnenin perdesinde Akbank yazıyor.
Bir filmin yasaklanmasını tartışıyorlar...
15-16 Haziran 1970 işçi hareketine 5 yıl var...
*
Bir gazeteci
olarak, bu açık oturum, “Bir Türkiye fotoğrafı” olarak arşivime girdi...
YENİ EYPİO ŞARKISINDAN AKLIMDA KALACAK CÜMLE
Eypio’nun yeni şarkısı “Çek Çek” geçen cuma streaming platformlarına kondu.
2017’de çıkardığı “Günah Benim” şarkısıyla yıkmıştı ortalığı...
Spotify’da 14 milyon kere dinlendi.
O şarkıdan aklımda şu dize kalmıştı:
“Aşk deniz gören evdeki teras mı...”
Sonra “Naim” filminin müziğini yaptı. O da 12 milyon dinlendi.
Ama benim için bir “Günah Benim” değildi...
“Bir derdin varsa söyle Naim gelir kaldırır...”
“Çek Çek” şimdi yine harika bir Eypio şarkısı olarak kaldı...
Bu şarkıdan da aklımda şu kalacak:
“Çilelere dertlere çek çek var...”
Biz İzmir’de “ayakkabı çekeceği” deriz... Veya “kerata”...
Ayakkabı çekeceğinden böyle harika bir İkinci Yeni cümlesi çıkarmak... İşte Türk hiphop’unun harika yanı bu...
HARİKA BİR MASUM YILLAR ŞARKISI
SEZEN Aksu’nun “Karşıyım”ından sonra bu haftanın ikinci şarkısı Asena İrmikçi’nin “Bir Ateşe Attın Beni” adlı şarkısı... Türkiye’nin masum yılları dediğim, Yeşilçam romantizminin yıllarına ait harika bir şarkı...
Uzun yıllar dinleriz bunu...
Hele hele arka plandaki kemanlar... Beni benden aldı bu hafta sonu...
Özlemişim bu masum vintage romantizmini...
HAKUNA MATATA KOYUNDA BİR GÜN
PAZAR gününü Gökova’nın Bodrum’a yakın bir koyunda geçirdim...
Kargacık Koyu’nun çıkışına yakın bir yerde demirleyen bir teknedeydim.
Maldivler’in, Karayipler’in denizlerinde bile göremeyeceğiniz turkuvaz bir deniz...
Ve önümde çam ve zeytin ağaçlarının iç içe yaşadığı kayalık bir sahil.
*
Kim olduğunu bilmediğim biri, sahile şahane bir dekor çizmiş ve inşa etmiş...
Yukarı doğru tırmanan taş basamaklar... Kenarda ahşap bir bank...
Ve yine taştan, ama doğal mı doğal bir taş sahil boyu...
Küçücük, şahane bir dekor...
Ormanın içinde kaybolan taş basamaklar sanki bir hayal ülkesine çıkıyor.
*
Ama en güzeli de kenardaki ağacın üzerinde asılı rengârenk tabela... Üzerinde “Hakuna matata” yazıyor...
Svahili dilinde “Takma kafana” demek...
*
Birden “Aslan Kral” filmi geliyor gözümün önüne...
Pumbaa’yı görüyorum...
O komik sesiyle “Hakuna matata” diyor...
Sonra küçük aslan “Nala” aynı şeyi tekrarlıyor...
Dünyada hiçbir dilde hiçbir kavram, bu kadar güzel, bu kadar neşeli bir “Boşveeer” nidası veremez.
1990’lı yıllarda gittiğim Kenya’da öğrendiğim andan beri, benim hayat mottomdur bu...
Kendimi sıkışmış, köşeye sıkıştırılmış, çaresiz, çok çaresiz hissettiğim anlarda bir kenara çekilir, kimsenin işitmeyeceği kadar yüksek sesle haykırırım:
“Hakuna matata...”
*
Arkasından da Türkçe eklerim:
“Bu da geçer yahuu...”
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş