İyi yazarı olmayan kominizmi punk kapitalist kurtarabilir mi

Amazon’dan sonra dünyanın en büyük online alışveriş platformu olan Alibaba’nın kuruluşunun 10’uncu yıl kutlaması sırasında çekilen bir fotoğraf bu...

Ortada gördüğünüz ellerini iki yana açmış kişi ise Alibaba’nın kurucusu Jack Ma...

*

Fotoğrafın bence en önemli yanı, Jack Ma’nın kişiliği hakkında bir izlenim vermesi...

Yeniliklere açık, modern ve pragmatist bir insan...

Tam bir “postpunk” ruhu taşıyor...

Ama bir dakika....

Jack Ma’nın halen Çin Komünist Partisi üyesi olduğunu biliyor muydunuz?

Evet, hâlâ Çin Komünist Partisi’nin kayıtlı bir üyesi... Ve bugünlerde başı partisi ile dertte...

Pardon partinin başı ile dertte...

Yani Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile...

*

Olay geçen ekim ayında Şanghay’da yapılan bir ekonomi zirvesinde başlıyor.

Zirvenin iki star konuşmacısı var.

Biri Alibaba’nın kurucusu Jack Ma...

Öteki ise Çin Devlet Başkanı’nın sağ kolu sayılan Vang Çişan...

Önce partinin resmi temsilcisi Çişan konuşuyor.

Klasik resmi, kuru ve sıkıcı parti görüşleri..

Ve arkasından asıl süperstar Jack Ma sahne alıyor ve öyle iki cümle kuruyor ki...

*

Birincisi şu oluyor:

“Bir havalimanını tren istasyonu kanunları ile yönetemezsiniz...”

İkincisi ise şu:

“Dünün araçları ile yarının işlerini idare edemezsiniz...”

Biraz rahmetli Demirel’in cümlesi gibi yani: “Dünün güneşi ile bugünün çamaşırını kurutamazsınız...”

*

İşte ne oluyorsa bu iki cümleden sonra oluyor....

Buyurun ikinci sahneye...

POSTPUNK SÜPERSTAR DEVLET SANATÇISINA DÖNDÜ

JACK Ma’nın sözlerinin hedefi apaçık belliydi...

Çin Komünist Partisi yöneticileri...

Bu sözlerden bir hafta sonra partinin emrindeki maliyeciler Alibaba’nın üzerine çökmüştü...

Aynı anda Çin’in en büyük finans kuruluşları Alibaba’nın arkasından çekildi.

Bu arada, her şeyin partinin ve devletin tekelinde olduğu Çin’de partinin aklına antitekel yasalar geldi ve Alibaba’yı parçalama tehditleri havada uçuşmaya başladı...

Kısaca, devleti Alibaba’nın çiftliğine çevirenler, aniden Alibaba’yı devletin çiftliğine çevirmek için düğmeye basmıştı...

*

Jack Ma birden ortadan kayboldu...

Geçen ekim ayından beri ortada yoktu. Çin’den kaçtığı söylentileri bile yayılmaya başlamıştı. Sonunda geçen hafta ortaya çıktı ve bir konuşma yaptı.

Bu defaki tek konusu sosyal yardımlar, hayırseverlik işleri ve eğitimdi...

*

Çin’in postpunk süperstarı 4 ay içinde Çin Devlet Opera ve Balesi’nin cebinde parti kartı taşıyan bir devlet sanatçısına dönüştürülmüştü...

Yaptığı YouTube videosunda ülkenin en ünlü dövüş sanatları ustalarına kafa tutan adam, artık iyi bir dayak yemiş bülbüle dönmüştü....

KOMÜNİZMİ KÖTÜ YAZARLAR BATIRDI KÖTÜ KOMÜNİSTLER YAŞATIYOR

GEÇEN hafta Amerikalı sinema eleştirmeni Fran Lebowitz’in şu sözünü yazmıştım:

“Belli ki komünizm iyi yazarları olmadığı için batmış...”

Türkiye’nin sol cenahı Fran Lebowitz’e değil bana sinirlendi.

Jack Ma ise bir anlamda “Komünizmi iyi kapitalistler kurtaracak” demek istemişti...

Ben şanslıydım. Elinde devleti, silahı, adalet mekanizması olmayan solcular girişti bana...

Jack Ma benim kadar şanslı ve akıllı değilmiş...

Elinde devleti, silahı, maliyesi, yargısı, polisi, ajanı olan parti/devletin karşısında yapayalnız kaldı ve şu gerçeği öğrendi:

Komünizmde iyi kapitalistlere yer yoktur...

Tarihin hep gösterdiği gibi, sadece kötü komünistlere yer vardır...

Ve hâlâ yaşayabildiği yerlerde de bu kötü komünistler sayesinde ayakta kalabilmiştir.

BU FOTOĞRAFA BAKTIM BAKTIM VE KARARIMI VERDİM: HANGİ AŞI

COVID-19 virüsünün nihayet gerçek fotoğrafı çekildi.

Geçen haftadan beri bu fotoğrafa bakıyor ve düşünüyorum.

Sıram geldiğinde bu merete karşı hangi aşıyı yaptırmamız gerekir?  

Hadi gelin birlikte karar verelim.

*

Hatırlayın bu yaz başında size COVID-19’un vücuda girdikten sonra nasıl bir yol izlediğini anlatmıştım.

Yan tarafta o sistemi size bir kere daha hatırlattım.

Şimdi bu yazıya ara verip bir sonrakine geçelim ve virüsün nasıl çalıştığını tekrar görelim. Sonra herkes kendi kararını versin.

*

Okudunuz mu?

Evet düşmanın saldırısı böyle...

Benim kararım şu: Kendi mantığımla diyorum ki...

Düşman RNA’larımıza saldırıyorsa, ona cevabın da orada verilmesi gerekir.

Basit bir mantık ama ben bu basit mantıkla kendi kararımı verdim.

Mücadelesini RNA savaş alanında yapan BioNTech aşısını tercih ediyorum.

Ama bir sorun var... Hatta iki...

BİR: İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış, sırasını bekleyen bir ‘65 plus vatandaş’ olarak sıra bana ne zaman gelecek hâlâ bilmiyorum.

İKİ: Sıra geldiğinde aşı seçme tercihim olacak mı?

Onu da bilmiyorum...

VİRÜS BU MERDİVENDEN AŞAĞI İNİYORSA BENİM DE ORADAN YUKARI ÇIKMAM LAZIM

VİRÜSÜN savaş stratejisi şu:

Saldırı silahı: Mavi protein mızrakları: COVID virüsünün yapısı çok ilginç. Virüsün üzerinde, suda dalgalanan yosunlar gibi sivri parçalar var. Bunlar bir nevi protein mızrağı. Virüs insanın sağlıklı hücresine bunlarla saldırıyor.

Koruma araçları: Mor protein kalkanları: Onun hemen yanındaki mor renkli şeyler ise yine protein. Ancak onların görevi sağlıklı hücrelerden gelen antikor proteinlere karşı virüsü korumaktır.

Hücre kapısını kıran sarı tokmakçılar: Yine bu sistemin üzerindeki sarı bölgeler, hücre kapısını kırıp içeri giren ilk temas birlikleri. İçeri girince ilk işleri insan RNA’larına eklemlenip, onların üzerindeki spiralleri bir hız treni rayları gibi kullanarak aşağı sızmak oluyor.

İlk hedef molekül makinelerimiz: Aşağı sızan katil protein gerillalar önce Nsp1 denilen molekül makinemize saldırıyor. Özellikle de antiviral protein üreten merkezi ele geçiriyorlar.

Düşen üretim merkezine düşman birlikler yerleşiyor: Ele geçirilen bu molekül üretim merkezlerine bu defa düşmanın uzman işçileri yerleştiriliyor ve onlar aynı makinelerle bu defa düşman virüs üretmeye başlıyorlar. Altı farklı düşman protein bir araya gelip yeni bir düşman RNA’sı üretiyor.

Son darbe: İnsan RNA yazılımı ele geçiyor: Böylece savunma gücü çökertilen bedende virüs orduları zaferini ilan ediyor.

Artık, insanın kaderini belirleyen RNA’ların yazılımı, yani alın yazımız ortak düşmanın elindedir.