Paylaş
Adada şöyle bir konu gündemdeydi.
Ceza İnfaz Yasası’ndan çıkan bazı mahkûmlar gizlice Büyükada’ya getirilmiş ve orada barındırılıyordu.
Ve bu da bazı ada sakinlerinin tepkisini çekmişti.
Dün Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül aradı ve “Ben demeç verseydim aynı sizin yazdığınızı söylerdim. Size bu işin aslını anlatayım” dedi...
Büyükada’daki San Pasifiko Kilisesi 4 Mayıs günü belediyeye başvurup, korona tehlikesi nedeniyle cezaevlerinden çıkarılan 14 kişiyi adaya getirip karantina sırasında burada barındırmayı istemişler.
Belediye de izin vermiş.
Peki kimdir bu gelenler?
*
Önce milliyetlerine bakalım.
Güney Afrika, Fransa, Kanada, Demokratik Kongo, Filipinler, Şili, Hindistan, Kolombiya, Bolivya, Hollanda...
Hangi cezaevlerinden getirilmiş?
Hendek, Erzurum, Bitlis gibi şehirlerin cezaevlerinden.
Kimdir bunlar?
Çoğu rahip veya rahibe...
Cinsiyetleri?
Dokuzu kadın, beşi erkek...
*
Peki Adalar Belediyesi neden bu isteğe olumlu cevap vermiş?
Belediye Başkanı Erdem Gül bunu da şöyle açıklıyor:
“Adalar bütün tarihi boyunca çokkültürlü ve çokinançlı bir yer olarak kalmış. Bugün de böyle. Her gruptan insan var. Ayrıca öyle halkının çoğundan gelen böyle bir tepki de yok. Sosyal medya şehvetiyle ortalığı birbirine katmak isteyen küçük bir çevrenin yaydığı söylenti bu. Tamamen insani bir durum ve insani duyguları olan hiçbir insanın itiraz edeceği bir şey değil.”
GAZETECİLERİN DE KAPKARA GÜN DOSTU VARDIR, BİRİ ARTIK FOÇA’DA
Biz gazeteciler sevgili arkadaşımız, kara gün dostumuz Sunar Kural Aytuna’yı kaybettik...
Ankara’da benim okulumdan, Basın Yayın Yüksekokulu’ndan mezun oldu...
Ömer Lütfi Akad’ın yanında yönetmen yardımcılığı yapmıştı... Türkiye’nin ilk kadın yönetmen neslindendi...
*
Medyanın 80’li yıllardaki yeni kuşağının, benim, Ufuk Güldemir’in, Sedat Ergin’in, Zafer Mutlu’nun, ne zaman mutsuz olsak, bıkmış, kendimizi yenilmiş hissetsek, harika bir gülümsemeyle yanımızda biten koruyucu meleğimiz...
Tam zamanında gelen, “Canım” diye başlayan küçücük bir telefonla bizi girdapların, anaforların en dibinden alıp çıkaran arkadaşımız...
*
Önce kocasına, koskocaman yürekli matematikçi Aydın’a âşık oldu...
Sonra da Foça’sına...
*
Ege’ye bakan güzel sahiline emanet ettik onu... O Hint etekleri, sandaletleri, boynuna bağladığı rengârenk fularlarıyla hep oranın kızı olarak yaşamaya devam edecek...
*
Bu kahredici karantina yüzünden son anını göremedik...
Ama hepimiz biliyoruz ki...
Gülümseyerek gitti...
*
Çünkü bu dünyada gülümsemek en çok ona yakışıyordu...MOR VE ÖTESİ 19 YIL SONRA YENİDEN NİYE İLK 5’E GİRDİ
Dün sabah “Spotify Türkiye Top 50” listesine bakarken bir şey dikkatimi çekti.
5 numarada Mor ve Ötesi’nin “Daha Mutlu Olamam” şarkısı vardı.
Bu grubun 2001 yılında çıkardığı “Gül Kendine” albümünün ilk şarkısıydı.
*
Önce remaster veya yeni bir mix’i zannettim. Yoo şarkının eski orijinal hali...
Tam 19 yıl sonra müzik listelerinde yeniden ilk 10’a girmiş.
*
Viral Top 50 listesi olsa anlarım. Orada anlık bazı şarkılar viral listeye giriyor.
Ama bu gerçek Top 50...
Öyle sanıyorum ki şarkıyı sözleri yeniden ilk 5’e soktu.
Düşünsenize “Güne kahveyle başladım” sözleriyle başlayıp, “Beyaz camda görüntüler öyle dürüst ki/Hayatımdan çok memnunum” diye devam eden bir şarkı...
*
Demek ki Türkiye’nin masum yıllarını ve mutlu olmayı çok özlemişiz.
Bunu bize karantina yalnızlığı ve meditasyonu öğretti...
DARBE... DARBE DERKEN ONUN HİP HOP’I DA GELDİ
Dün sabah müzik platformlarına konan şarkılardan biri de “Darbe”ydi...
Son iki yılda yükselen iki hip hop’çı, Emir Can İğrek ve Patron birlikte söylüyor.
Şarkı “Bu nasıl darbe” diye başlıyor, derin devletle devam ediyor, sonunda işi Âşık Veysel’e bağlıyor. Ama daha fazla ayrıntısına girmeyeyim...
KARANTİNA YILDIZLARI KÜLTÜR ‘HUB’LARININ ÜÇ YÜKSELEN YILDIZI
Karantinanın başından beri yiyecek içecek sektöründe arı gibi çalışan üç kişi var. Her biri tek kişilik medya merkezi gibi çalışıyor ve insanları bilgilendiriyor.
*
KAYA DEMİRER: TURYİD (Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği) Başkanı...
Karantinanın başından beri Instagram, YouTube sohbetleri ile sektörün moralini ayakta tutmaya çalışıyor.
*
BARIŞ TANSEVER: Sunset Restoran’ın kurucusu ve sahibi. İlk günden itibaren, dünya medyasını tarıyor, podcast’lere kadar izliyor. Bu yazıları, bilgileri Türkiye’de birçok insana göndererek, sektör psikolojisini canlı tutmaya çalışıyor. Mesela önceki gün onun gönderdiği bir WhatsApp mesajı sayesinde, havaalanları için kullanılan “hub” (bağlantı platformu) kavramının restoranlar için de kullanıldığını öğrendim. Restoranlara sosyolojik açıdan “Kültürel hub” deniyormuş.
*
SAHİR EROZAN: Bodrum Maçakızı’nın sahibi. Onun ilgi alanı ise özellikle büyük zincirler dışında kalan butik restoranların varlığını koruyabilmesi. Bir haber ajansı gibi çalışarak, New York’taki Prune gibi tek şubelik restoranların ayakta kalma mücadeleleri ile ilgili bilgileri Türkiye’de de duyurdu.
Bana göre üçü de karantina döneminin yükselen yıldızlarından.BU GECE BİR VİNTAGE SÜKÛNETİ İSTİYORSANIZ
SALONDA oturun, güzel bir bitki çayı veya sevdiğiniz başka bir içki...
Ve Frank Sinatra’nın geçen hafta çıkan yeni bir albümünden şu şarkıyı koyun:
“Try A Little Tenderness...”
*
Aslında 1933 yılında bestelenmiş bir şarkı.
Almanya’da Hitler iktidara geliyor. Dünya, tarihinin en kanlı, en acımasız, en insanlık dışı, en vahşi diktatörlükleri dönemine giriyor.
*
İşte öyle bir dönemde bir insan “Biraz duyarlık, incelik, hassasiyet” diyor.
Rolling Stone dergisine göre gelmiş geçmiş en iyi şarkılardan biri...
İşte o şarkı şimdi, teknolojik olarak mükemmelleştirilerek “2020 mix’i” adıyla yeniden yayınlandı.
Sizi bilmem ama ben bu akşam bu şarkıyla kendi arzımın merkezine seyahate çıkıyorum.
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Foto Editörü: Umut Veis
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş