Paylaş
Ben de bir süredir gazete yöneticisi olarak hissettiğim bir şeyi anlattım.
Belki çok iddialı bir laf olacak.
Ama bana göre Ergenekon ve Kürt açılımı haberleri okuyucuyu gazetelerden kaçırmaya başladı.
Aynı şeyi televizyon haberleri için de söyleyebilirim.
Bunu neye dayanarak söylediğimi sorarsanız cevabım şu:
“20 yıllık yöneticiliğin bana verdiği bir his...”
O nedenle Kelebek’in okunurluğu giderek artıyor.
* * *
Bir süredir Kelebek’in birinci sayfasındaki Melis Alphan’ın “Ayna” adlı köşesinin müptelası oldum.
Melis Hürriyet’e yeni başladı.
Daha önce Milliyet’teki yazılarını büyük keyifle izliyordum.
Milliyet’te benim giydiğim sarı pantolonlu kıyafetimi de inceden ti’ye almıştı.
Çok da hoşuma gitmişti.
Onun gelişi dolayısıyla Kelebek’in yazı kadrosuna baktım.
Bir kere ezici bir kadın ağırlığı var.
Bakın size o kadroyu tanıtayım.
* Her gün biraz daha artan ilgiyle okuduğum Cengiz Semercioğlu, İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü mezunu.
Üniversite yıllarında tiyatro oyunları yazmış ve yönetmiş.
Onun günlük hayata bakışı, konu çeşitliliği, çoğu köşe yazarının küçümsediği konuları ciddiyetle ele alıp basit bir dille anlatması çok ilgimi çekiyor.
Bana göre Türk basınının yükselen yazarlarından biri.
* Onur Baştürk, New York Times’ta gece hayatı yazacak kalibrede ve kalitede bir yazar.
Ankara Üniversitesi Radyo Televizyon Bölümü mezunu.
Yani benim mezun olduğum okulu bitirdi.
Ayrıca şarkı yazarlığı da var.
Mesela Funda Arar’ın son albümündeki “Zamanın Eli” şarkısı onun.
* Ömür Gedik, Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili Edebiyatı Bölümü’nden mezun.
Sinema yazarlığına biraz da benim teşvikimle başladı.
Hiçbir filmi küçümsemeyen, halkın beğenilerini dikkate alan, işine büyük ciddiyetle bağlı bir gazeteci oldu.
Türk basınında yeni sinema yazarları kuşağının en parlak isimlerinden biridir diyebilirim.
* * *
* Kelebek’in yazar kadrosuna yeni katılan bir arkadaşımız da Melike Karakartal.
Yıldız Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Gazetecilik kariyerine dergilerde başlamış.
O da konu çeşitliliği ve yeni üslubuyla yükselen yazarlardan biri.
* Mevlüt Tezel, son günlerde en çok dikkatimi çeken yazarların başında geliyor.
Onu yazmaya Magazin Bölümü müdürümüz Selim Akçin başlattı.
Başlarda yazılarına biraz uzak duruyordum.
Hatta Selim’e birkaç eleştirimi de iletmiştim.
Ancak daha sonra yazılarına ısınmaya, sonunda da çok sevmeye başladım.
O da Cumhuriyet Üniversitesi İngiliz Dili Edebiyatı Bölümü mezunu.
* Kelebek’teki gözbebeklerimden biri hiç şüphesiz Nil Karaibrahimgil.
Onun şarkılarını, şarkılarındaki taptaze ve naif havasını çok seviyordum.
Kavram yaratma ve bunu genç insanların diline düşürmede olağanüstü bir kabiliyeti var.
Aynı başarıyı ve havayı yazılarında da veriyor.
Kaç yıldan beri onun yazı sayısını arttırmaya uğraşıyorum.
Ama bir türlü kabul ettiremiyorum.
* Yonca Tokbaş, benim ikinci kızım sayılır.
Kızım Gülümsün’ün kardeşi gibidir.
Babası MİT mensubuydu ve genç yaşta hayata veda etti.
Yonca bizim evimizde, Gülümsün onların evinde büyüdü.
Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’nı bitirdi.
Çok içten, çok delice yazan bir kadın oldu.
Kendi köşesinde her gün yeni kavramlar, yeni konseptler yaratıyor.
* Yazıya yeni arkadaşımız Melis Alphan’la başlamıştım, onunla bitireyim.
Melis London College of Fashion’da moda tasarımı okudu.
Yani, birinci sayfada o yazıları yazan kızın geride bıraktığı çok ciddi bir moda eğitimi var.
* Ve tabii ki, Kelebek’in ve magazin servisimizin başında Selim Akçin gibi, magazin gazeteciliğinin yeni neslinin en parlak isimlerinden biri var.
Hem insani kalitesi, hem mesleki başarısı ile en beğendiğim gazetecilerden biri.
* * *
Hürriyet, bu insanlarla çok daha canlı, renkli, hayata bağlı.
Ve inanın, bugünün dünyasının gerçek keyfi ve nabzı, siyasetin hımhım koridorlarında değil, Kelebek gibi oradan oraya uçan bu hercai sayfalarda yaşanıyor,
atıyor.
Bir de şuna içten inanıyorum.
Gazeteciliğin bu yeni dünyası, “Kelebek etkisi” yaratıp, mesleğin öteki alanlarına da sirayet edecek.
Böylece her gün ruhumuzu karartan bir gazetecilik türünden de kurtulacağız.
Paylaş