İlk taşı hiç olmazsa en az cahiliniz atsaydı
O televizyon sunucusuna hançeresini parçalayarak “Cahil” diye haykıranlara soruyorum.
Harbi olun ve şu soruma cevap verin.
“Madonna” kelimesini ilk defa nerede ve kimden öğrendiniz?
***
(A) Bir Hıristiyan arkadaşımdan.
(B) Hıristiyanlığa ait bir kitaptan.
(C) Beatles’ın ‘Lady Madonna’ şarkısından.
(D) Şarkıcı Madonna’dan...
(E) Sabahattin Ali’nin romanından.
(F) Oradan buradan...
***
Tahminimi söyleyeyim.
Eğer en az yüzde 80’iniz şarkıcı Madonna’dan duymadıysanız ben ne olayım...
Bu ülkede bu kadar yıl yaşamak bana şunu öğretti...
Ortada toplumsal bir recm varsa....
En çok bağıranlar, taşı alıp en önde koşanlar, o konuda en büyük kompleksi olanlardır...
***
Bakın 16 Temmuz sabahından itibaren avazı çıktığı kadar FETÖ’ye küfredenlere...Bakın “Hainler mezarlığı” projesinin müelliflerine...
Kazıyın üstünü biraz bakın altından ne çıkacak göreceksiniz...
Şeytan bir kere daha taşlandı....
İlk taşı, her zamanki gibi en günahkârlar en önde attılar...
Bir arka sıradaki daha az cahillere atacak taş kalmadı.
GÜNÜN DİLENCİSİ
* Bana 1 dolar vermezsen oyumu Trump’a veririm.
TÜRK KADINLARI, VALERİE İÇİN BİR DUA BEKLİYORUM SİZDEN
ÇOCUK sahibi kadınlar duydunuz mu...
Valerie Hunter Gordon geçen hafta öldü.
94 yaşındaydı...
***
Bayan Gordon, çocuk bezini icat eden kadındı.
Evet bugün kadınların hayatını kolaylaştıran çocuk pedlerini ilk bulan insandı.
***
İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonraydı... 1947 yılıydı.
Deterjanlar henüz bugünkü gibi değildi. Yumuşatıcı yoktu.
Valerie Hunter Gordon, işte o günlerde evinde bir dikiş makinesi ile ilk çocuk bezini yaptı.
***
“Parachute silk” (paraşüt ipeği) denilen bir dokuyla, pamuklu kumaşı kullanarak yaptı bunu.
İlk müşterileri komşularıydı.
Adını “Paddi” koymuşlardı.
***
Bazı doktorlar, “Çocuğa zarar verir” diye itiraz ettiler, yılmadı devam etti.
***
Yıllar sonra BBC’ye verdiği bir mülakatta şöyle dedi:
“Bu fikir tamamen zorunluluktan doğdu. Aslında çok basit bir fikirdi ama niye o güne kadar kimsenin aklına gelmedi bilmiyorum...”
***
Onun için küçük bir adımdı ama insanlık, kadın ve bebeklik için dev bir adım...
SOKAKTA DONDURMA YEMEK ÇOK AYIP BİR ŞEY OLABİLİR Mİ
MANCHESTER’daki dev “Pladis” fabrikasının küçük bir salonundayız.
Pladis, Ülker’in de içinde olduğu küresel atıştırmalık ve yiyecek şirketinin yeni adı.
Şirketin en büyük fabrikalarından biri Manchester’daki “McVitie’s” ürünlerini üreten bu tesis.
Murat Ülker her zamanki mizahi üslubuyla bize Pladis’i anlatıyor.
Her ülkenin kendine has duyguları, damak tadı var.
Ondan iki ilginç bilgi alıyoruz:
- Suudi Arabistan’da sokakta dondurma yemek ayıp bir şeymiş.
- Çin’de erkeklerin kamusal mekânlarda tatlı bir şey yemeleri ayıpmış.
Fabrikayı gezerken Ülker Grubu’nun küresel vizyonunu bir kere daha anladım.
Ve gurur duydum.
GÜNDE 6 MİLYON KEK ÜRETEN BİR FABRİKA
ÜLKER grubunun satın aldığı United Biscuits’e ait bu fabrikada günde 6 milyon “Jaffa Cakes” üretiliyormuş. Adını “Yafa” portakalından alan bu kek, İngiltere’nin en tanınmış ürünlerinden biri. Sabah, öğle, akşamüstü çayı, akşam yemeğinden sonra İngilizlerin çok sevdiği bir ürünmüş.
SOLCU ARKADAŞLARA BİR MEHMET AĞAR PORTRESİ
- Devletinin bekası için, hayatını hiçe sayarak mücadele etti.
Devleti onu linççiler ve FETÖ’cüler karşısında yapayalnız bıraktı.
Hapse mahkûm oldu, yattı.
Ama ne mahkemeler sırasında, ne sonrasında devletini kötü duruma düşürecek tek kelime etmedi.
***
- PKK terörü ile mücadelede göğsünü siper edecek kadar fedakârdı...
Ama neyin silahla çözüleceğini, neyin çözülemeyeceğini bilecek kadar gerçekçiydi.
O yüzden PKK’ya “Dağda değil, ovada siyaset yapın” çağrısını ilk o yaptı.
***
- Devletin polisi, bakanı olarak yıllarca sol terör örgütleriyle mücadele etti.
Ama bugün, “Sol örgütleri yanlış tanımışız. O insanlar eline silah almadılar” diyecek kadar dürüst ve vicdanlı oldu.
YAHU İNSAFINIZ KURUSUN
BAZILARI Mehmet Ağar’a “Yani DHKP-C de eline silah almadı mı” diye yükleniyor. Yahu insafınız kurusun.
Bu adam hayatı boyunca, hayatı pahasına o örgütlerle mücadele etti. Kastettiği solun, teröre karışmamış sol örgütler olduğu apaçık değil mi...
Bırakın onu, bu ülkenin barışçı solcuları da DHKP-C’yi, TİKKO’yu sol örgüt saymıyor artık.
TANSU’DAN DİNLEDİĞİM HARİKA NESRİN SİPAHİ KONSERİ
TANSU’nun eleştirisi şu: “Charles Aznavour’un Kremlin konseri için Moskova’ya gitmeye şimdiden hazırsın, ama İstanbul’da harika bir konseri kaçırdın.”
Önceki akşam Cemal Reşit Rey sahnesindeki Nesrin Sipahi konseri harikaymış.
Tansu anlata anlata bitiremedi. Salon hıncahınç doluymuş.
Epey genç de varmış salonda.
Sanatçıya Melihat Gülses, Ayşegül Aldinç, Dilek Türkan, Elif Güreşçi, Eflatun, Faruk Korzay eşlik etmiş.
Orkestrayı yöneten Ufuk Yıldırım da, orkestra da harikaymış.
Konsere “Ankara Kızları” şarkısıyla başlayınca, bir Ankara kızı olarak Tansu da bitmiş...
Kaçırdığıma gerçekten üzüldüm.
LEONARD COHEN
- YENİ CD’si “You Want It Darker” çıktı. Kendi payıma 2 şarkıyı sevdim:
- It Seemed The Better Way.
- Travelling Light.
YENİ ŞARKIM: “MUCHACO”
- KINGS of Leon’un beklediğim CD’si çıktı. Giriş şarkısı “Waste A Moment” tipik ve çok güzel bir Kings of Leon şarkısı. Ama ben en çok “Muchaco”yu sevdim.
Çok farklı, çok yumuşak bir şarkı.
Spotify Top 50 listeme 1 numaradan girdi.“Conversation Piece” şarkısı da çok güzel.
