Paylaş
Sokağının kapısı, büyük olmayan bir avluya açılıyor.
Avluyu geçip, birkaç basamak çıkıyoruz ve dar bir kapıdan atölyeye giriyoruz.
Burası Dice Kayek’in arka odası...
İki harika Türk kadını, Ayşe ve Ece Ege burada çalışıyor...
Desenler burada hazırlanıyor, kesimler, dikimler burada yapılıyor.
Defileye 24 saat kalmış ve büyük bir telaş var.
Bazı elbiseler henüz kesilmemiş...
Ece 48 saattir uykusuz... Atölyeye getirtilmiş suşiyi yerken bir yandan da prova yapan mankenlere bakıyor.
Altı aydır büyük bir faaliyet var. Ve her şey, ertesi gün yapılacak 8 dakikalık bir defile için...
O 8 dakika içinde ya kendinizi dünyaya beğendireceksiniz ya da bütün bu çaba boşa gidecek...
* * *
Bursa’da bir apartman dairesinden çıkmış iki Türk kadını, dünyada rekabetin en acımasız olduğu moda sektöründe, Paris gibi bir şehirde, Dior’larla, Versace’lerle, Chanel’lerle rekabet podyumuna çıkıyor.
* * *
Size ‘haute couture’ün bu acımasız dünyasını, yeni ihtiras podyumunun hikâyesini anlatmak istiyorum.
O sekiz dakika için 500 bin Euro
MODA dünyasında her şey 8 dakikada bitiyor. En uzun defile 10 dakika olabiliyor.
Bu 8 dakikanın arkasında ise muazzam
bir çaba ve ekonomi var.
Bir kere Paris Haute Couture resmi programına katılabilmek için büyük bir sınavdan geçmeniz gerekiyor. Dice Kayek yıllardır bunu başarıyor.Sonra defilesini veya şovunuzu yapacağınız iyi bir yer ayarlamanız gerekiyor.
Dice Kayek son 2 yıldır defilelerini Louvre Müzesi içindeki Musee des Arts Decoratifs’te yapıyor.
Burada son olarak 4 yıl önce Louis Vuitton-Marc Jacobs sergisine gitmiştim.
Uzun salonu ve yüksek tavanı, podyum kurmak için çok elverişli.
Dice Kayek defilesi için salonun iki ucuna, bir masal ormanı havası verilmiş.
Buradaki 8 dakikalık defilenin maliyeti 500 bin Euro’yu buluyor.Dior, Chanel gibi büyük modaevlerinin görkemli şovları ise 4-5 milyon Euro’yu buluyor.
EN BÜYÜK YARIŞ
Birinci sıra için
ROBERT Altman’ın “haute couture” filmi moda dünyasının bugünlerini çok güzel anlatıyordu.
Meğer o filmde Ayşe ve Ece’nin de küçük rolleri varmış.
Moda günleri boyunca bu sektörün bütün karar vericileri bir araya geliyor.
Defilelerin yapıldığı podyumun etrafında iki veya üç sıra oturacak yer bulunuyor.
Ancak fashion dünyasının kudret simsarları için “ikinci sıra” diye bir kavram yok.
Eğer bu dünyanın önemli bir kişisi iseniz, mutlaka ilk sırada oturmanız gerekiyor.
Sırf o nedenle, parası olan büyük şirketler, bütün önemli gazetecileri, müşterileri, kudret simsarlarını birinci sırada oturtabilmek için iki ayrı seans yapıyorlar.
Peki sen diye soracaksınız...
Milano’daki Fendi defilesinde ikinci sırada, ama tam orta yerde şirketin CEO’sunun hemen arkasında oturuyordum.
Paris’teki Dice Kayek defilesini ise en orta yerde birinci sırada izledim.
40 yaş kadınlarının 30 bin ‘like’ alan fotoğrafları
DEFİLEDEN bir gün önce, Dice Kayek atölyesinde bir kenara oturup 2 saate yakın çalışmaları izliyorum.
Mankenleri casting ajansları buluyor.
Orada aldığım havaya bakılırsa, 1990’ların pahalı top modeller dönemi kapanmış.
“No name”, yani isimsiz kızlar dönemi artık.
Mankenler bir defile için 2 bin Euro civarında alıyormuş.
Buna karşılık Balmain, 2016 tasarımları için Claudia Schiffer (45), Naomi Campbell (45) ve Cindy Crawford’u (49) bir araya getirerek fotoğrafladı.
Balmain’in Instagram hesabına koyduğu bu fotoğrafların her biri 30 bine yakın ‘like’ (beğeni) aldı.
Diyorum ya...
Kırk yaş kadını hâlâ çok çekicidir.
Bütün bu şov dünyada sadece 2000 kadın için
-HAZIR giyim, geniş bir müşteri hedefine yönelik hazırlanıyor. Yılda 2 ana, 2 ara defilesi oluyor.
-Haute couture ise yılda 2 defa ve çok az sayıda özel müşteri için, her şeyi elde dikilerek tasarlanıyor.
-Hazır giyimde bir tasarım için harcanan süre 50 ile 100 saat arasında değişiyor.
-Bir haute couture tasarımı için ise 300-400 saat gerekiyor.
-En ucuz haute couture parça 10 bin dolar civarında. Bir gece elbisesi ise 60 ile 100 bin dolar arasında alıcı buluyor.
-Resmi rakamlara göre bütün dünyadaki haute couture ürün alıcısı sadece 2000 kişi. Bunların 200’ü sürekli alıyor.
Müşterilerin çok büyük bölümü ABD, Çin, Rusya ve Ortadoğu ülkelerinden.
m Haute couture ekonomisinin hacmi 705 milyon dolar. Bu da lüks ürün sektörünün yüzde 1’ini oluşturuyor.
Türk devletine Paris’ten bir alkış
-ANKARA hükümeti bir süredir Türk markalarının dünyaya açılması için büyük çaba harcıyor. Ayşe ve Ece’den öğreniyorum ki, devlet defile masraflarının yarısını karşılıyormuş. Turquality programı çerçevesinde Türk markalarının globalleşmesi için yapılan bu katkılar gerçekten takdire değer.
Bu kızlar Dior’un başına geçebilir mi
DICE Kayek defilesi için fikrim şu:
Çok, ama çok beğendim.
“Wolven Tales” isimli koleksiyonun ana teması masallardı.
Koleksiyon, baştan sona bu temayı çok başarılı şekilde veren tasarımlarla doluydu.
Flanel kumaşların kullanımı fevkaladeydi.
Hayatımda çok defile gördüm, ama bir temayı baştan sona bu kadar sadık ve başarılı biçimde yansıtanını az gördüm.
İki Türk kadının başarısı gözlerimi yaşarttı.
Zaten daha defileden üç saat sonra 6 tasarım için teklif gelmesi de bunu gösteriyordu.
Defileyi izleyen uzmanlardan biri daha o gece Instagram’a bir tasarımlarını koyup, “Bu kızları bir gün Dior’un başında görmek, neden olmasın” diyordu.
Bütün kalbimle katılıyorum...
Bir usta terzi parça başına 2000 Euro kazanıyor
-BİR koleksiyonun hazırlanmasında en çok aranan insanlardan biri usta terziler. Paris’te efsane bir Türk terzi var. Bekir Yenilmez... Dior’undan Chanel’ine kadar herkes onun peşinde. Ama
artık emekliye ayrılmış,
okullarda ders veriyor.
MİLANO
Erkekte slim fit dönemi bitiyor mu
ÖNCEKİ pazartesi akşamı Milano Via Solari 35 numara...
Fendi’nin 2016-2017 kış erkek koleksiyonunu izliyoruz...
Yerde uzun, kadifemsi bir halı...
Ve defile başlıyor.
Çok beğendim. Sen giyer misin diye sorarsanız, belki hepsini değil...
Ama önümüzdeki iki yıl içinde erkek modasında bazı şeylerin değişeceğinin çok kuvvetli işaretleri vardı...
-MÜZİKTE DEĞİŞİM: House müzik tarzı gitmiş, yerine 1970’lerin Barry White tarzı bir müzik gelmiş.
-PAÇALAR UZAMIŞ: Erkek pantolonları genişlemiş. Paçalar, yerde sürünecek kadar uzamış ve genişlemiş.
-CEKETLER YİNE KISA: Ceketler hafifçe slim fit’ten çıkmış. Ancak yine kısa.
-GENİŞ PALTO: Slim fit palto da bitmiş. Desenli paltolar revaçta.
-EL ÇANTASI YAYILIYOR: Erkekte en belirgin değişim, el çantalarının giderek kadınlarınkine benzemeye başlaması. Büyük ve desenli çantalar gelmiş.
-HER ŞEY HER ŞEYLE GİYİLİR: Yeni trend, giyimde bütün klasik kuralların yerle bir olması. Her şeyin altına her şey, üstüne de her şey giyilebilir.
Tişörtün kanunlarını yeniden yazan Türk çocuğu:
BÜNYAMİN AYDIN
BUGÜN size, sadece Türkiye’de değil, dünyada bile tişört trendlerini etkileyen bir Türk çocuğundan bahsedeceğim.
Adı Bünyamin Aydın...
Bayburtlu bir ailenin çocuğu...
Yarattığı markanın adı “Les Benjamins...”
Geçen hafta fashion turum, Milano’da onun şovu ile başladı.
Son 3 yıldır bütün dünya “punk stilinin geri dönüşünü” izliyor.
Bünyamin, müthiş bir genç ekip kurmuş.
Yaratıcı fikirleri geliştiriyorlar
ve büyük bir cesaretle
uygulamaya koyuyorlar.
Steve Jobs’a kar maskesi takıyorlar ve bir anda Batı’da birçok tişört üreticisi taklit ediyor.
Milano şovlarını çok beğendim.
Punk sanatında ‘creative kitsch’ (yaratıcı kitsch) diye niteleyebileceğim, ‘Osmanlı punk’ı’ bir tarz yaratmış.
Ultra modern ve çok yeni...
Tişörtte modernitenin yeni kanunlarını onlar yazıyor.
Yola devam Bünyamin...
“Bu Türkler artık fazla oluyor” dedirtmenin tam zamanı.
Paylaş