Paylaş
Yassıada Davaları başlamış.
Akşamları İzmir’deki evimizde, her yemeğe oturuşta devlet radyosundan gelen o meşum sesi dinliyoruz:
“Sanıklar getirildiler, bağlı olmayarak yerlerini aldılar...”
* * *
Ertesi gün evimize gelen gazetenin birinci sayfasında o hüzünlü fotoğrafı görüyoruz.
Adnan Menderes...
Kaşları aşağı doğru düşmüş; Yüzünde hüzünlü bir ifade...
Arkasında arkadaşları...
Yukarda ise, Tanrılar katında gibi oturan hakimler ve savcılar...
Tarihi bir duruşma yapılıyor.
Karar?
Üç idam...
Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Maliye Bakanı...
Onlarca ağır hapis cezası...
Hakimler onları mahkum etti...
Tarih ise o hakimleri ve savcıları...
Verdikleri karar haklarında hayırlı olmadı.
Onların mezarlarının bile nerede olduğunu bilmiyoruz.
Menderes ve arkadaşları ise bir anıt mezarda yatıyor.
Her yıl, başlarında tören düzenleniyor.
* * *
Yıl 1971...
12 Mart Ara rejimi...
Mahkemeler kurulmuş.
Yüzlerce insan yargılanıyor.
Bitip tükenmeyen duruşmalar.
Karar;
Üç idam...
Onlarca ağır hapis cezaları.
Hakimleri onları mahkum etti...
Tarih ise hakimleri...
O hakimlerin mezarlarının nerede olduğunu bilmiyoruz.
O üç genç ve arkadaşları için şimdi bir müze açıldı.
Verdikleri kararlar, o hakimler hakkında hayırlı olmadı.
* * *
Yıl 1980...
12 Eylül “Darbe Mahkemeleri” kurulmuş.
Gazeteciler, sendikacılar, siyasetçiler, öğrenciler, gençler yargılanıyor.
Karar: Onlarca idam...
Yüzlerce ağır hapis cezası...
Bitmiş hayatlar; Yarım kalmış hayatlar; kaybedilmiş ruhlar; Kollar bacaklar...
Aradan 32 yıl geçmiş.
O hakimler ve savcılar şimdi nerede?
Ne isimlerini, ne de nerede olduklarını biliyoruz.
Ya ötekiler...
O günlerde, terörist muamelesi görmüşler, yargılanmışlardı.
Şimdi şerefli birer vatandaş olarak dimdik ayaktalar.
Şimdi bir kısmı, artık unutmuş. İçindeki öfke gitmiş.
Bazılarının ise elleri askerin yakasında.
Silivri’nin tarih önünde masuniyeti var mı
YIL 2012...
Ergenekon, Balyoz, OdaTV davaları...
Olağanüstü değilse bile olağan dışı bir dönemin olağanüstü yetkili mahkemeleri kurulmuş.
Yukarda hakimler ve savcılar...
Her oturumu olağanüstü bir halde geçiyor...
Tartışmalı, sancılı bir süreç.
Ülke iki parçaya bölünmüş.
Biri koşulsuz öyle diyor;
Biri koşulsuz böyle diyor.
Neresinden bakarsanız bakın, tarihin çöplüğündeki öteki üç davaya benzer bir fotoğraf.
KARAR HAKKINIZDA HAYIRLI OLSUN
Karar; Çok ağır...
Sanki hiçbir lehte delil dikkate alınmamış. Çelişkiler, uydurulmuş olduğu ileri sürülen düzenlemeler...
Bir Word dosyası kafi gelmiş.
Öteki olağandışı dönem davalarından tek farkı var... İdam cezası kalktığı için idam cezası verilmemiş.
Ama ağır hapisler aynı ağırlıkta...
Dava bitmiş; Cezalar verilmiş...
Geriye ne kalmış?Bir mahkumun şu son sözleri: “Vereceğiniz karar hakkınızda hayırlı olsun...”
OLAY HENÜZ SOĞUMAMIŞ
Bu kararlar haklarında hayırlı olur mu? Bir de şu soru var:
Bu kararlar ülke hakkında hayırlı olur mu? Karar daha ortada.
Henüz soğumamış.
Kimse bilemez...
Olsa olsa karine ile çıkarırız. Tarihe bakarız, o ne diyor dinleriz.
Çünkü böyle olağandışı davalar hakkındaki kararı, sadece o mahkemenin hakimleri vermiyor.
Tarihin de bir kararı var.
Üstelik onun temyizi de yok...
Bir de adalet duygusu.
Yani öteki dünyada vereceğimiz hesaplar.
SİLİVRİ ZİNDANI BASTİLLE’DEN FARKLIYSA
Geçmişe bakarsak; Olağandışı dönemlerde mahkemelerin verdiği kararlar, verenler hakkında hayırlı olmamış. Tarih önünde hiçbir zindanın, hiçbir Bastil’in masuniyeti olmamış...
Silivri’nin ki olur mu...
Hadi onlar için olur veya olmaz...
Ama memleket için olur mu?
Askeri vesayetin kalkması yolunda bir adım...
Evet...
Ama askeri vesayeti kaldırmak için bile olsa; adalet adalettir.
Vicdana sığmayan kararlarla, askeri vesayeti kaldırabilirsiniz.
Ama herkes emin olsun ki; zedelenen bir adalet duygusunun demokrasiye vereceği zarar; Askeri vesayetinkinden kat kat fazladır.
Paylaş