Paylaş
Vardır arkadaş.
Haklıysan, cesursan...
Yani mangal kadar bir yüreğin, bir de onun yanına koyacağın, entelektüel karakterin varsa;
Cezaevinden çıkışın da bir raconu, bir asaleti vardır.
İşte Ahmet Şık...
Günlerdir beklediğim sözleri ondan işittim.
SONER VE YALÇIN NİYE HÂLÂ İÇERİDE
Onu destekleyen insanlar bu süreçte gerçekten büyük mücadele verdiler.
Ama bir kısmı, sadece onların adını ön plana çıkararak, ötekiler hakkındaki iddialara sessiz kaldılar.
Oysa o önceki akşam Ahmet Hakan’ın programında, içerdeki öteki gazetecilere de sahip çıktı.
Hem de tek tek isimlerini vererek.
Soner Yalçın dedi... “Hiç sempati duymam ama Yalçın Küçük niye içerde” dedi.
KIZDIĞIMIZ İNSANLARA SAHİP ÇIKMA ZAMANI
Bu dönem böyle bir dönem... Yani kızdığımız insanlara da, hatta ifrit olduklarımıza da sahip çıkma dönemi.
O yüzden ekliyorum.
- Bir zamanlar her gece televizyonundan bana etmedik hakaret bırakmayan Tuncay Özkan niye içerde?
- Her gece televizyon ekranlarında beni sembolik idamlara mahkûm eden Yalçın Küçük neden içerde?
- Çok farklı görüşlere sahip olduğum Mustafa Balbay neden 3 yıldır hapiste?
* * *
Cezaevinden çıkmanın bir asaleti var mıdır?
Vardır... İşte Ahmet Şık... İşte Nedim Şener...
SİLİVRİ, DİYARBAKIR CEZAEVİ’NE DÖNÜYOR
ŞU cümleyi bir kenara yazın.
Çünkü yakın veya en geç orta gelecekte, bu cümlenin bir iddianame haline geldiğini görebilirsiniz.
Cümle aynen şöyle:
“Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hâkimler bu cezaevine girecek, burada ant içiyorum.”
Sözleri söyleyen bir gazeteci.
Ahmet Şık...
Silivri Cezaevi’nden çıkarken işte bunları söylüyor.
Eminim içerde, aynı andı içen daha epey insan var.
Demokrasi adına yapıldığı iddia edilen bir dava, ardında böylesine kararlı “ant”lar, “mücadele yeminleri” bırakıyorsa, bilin ki o insanların yattığı yer, bir
zamanların Diyarbakır Cezaevi’ne dönüşüyor demektir.
Tekrar diyorum.
Bu cümleleri bir yana yazın.
Çünkü yakın veya orta bir gelecekte epey işitecek, adalet tarihimizde karanlık bir dönemi simgeleyen nakarat haline geleceğini göreceksiniz.
Paylaş