PaylaÅŸ
Berlusconi’nin depremden sonra evini barkını kaybetmiş, dışarıda kalmış insanlarla konuşurken söylediği o sözler?
"Eşek şakası bile olamaz" demedik mi içimizden.
Ne diyordu adam:
"Canım, siz de bunu, hafta sonu tatilinizi kampta geçiriyormuş gibi hissedin."
Hürriyet dahil hepimiz aldık bu sözleri, başına da "Yine Berlusconi, yine gaf" deyip geçtik.
Yani Marie Antoinette’in, "Ekmek bulamıyorsanız, pasta yiyin" lafından aşağı kalır bir yanı yok.
Samimi olun, siz de böyle düşündünüz değil mi?
*Â Â *Â Â *
Başbakan, seçim sonrası ilk tatili için, Akdeniz sahilinde tek AKP’li belediye olan Antakya’ya gitmişti.
Ben de bir tek seçim sandığı olmayan Paris’e.
Uzun süredir ilk defa, kendi başıma kalıyordum.
Keyfim yerindeydi.
Bir kafede otururken, Berlusconi’nin bu sözleri aklıma geldi.
Dedim ya, kafam farklı çalışmaya başladı.
Berlusconi’nin o sözlerini alıp tersine çevirdim.
Yani, "gaf" olarak değil, tam aksine "O an hayatı kurtarabilecek, insanı deprem psikolojisinin dışına çıkartabilecek" küçük bir espri olarak okumaya çalıştım.
Hayret, karşıma bambaşka bir Berlusconi portresi çıktı.
*Â Â *Â Â *
Böyle düşünmekte tek başıma değilmişim.
Sabah dış haberlerdeki arkadaşlara "İtalyan basını bu gafı nasıl karşıladı" diye sormuştum.
Bizimki gibi bakmamışlar.
Tam aksine sempati varmış.
Daily Telegraph Gazetesi’nde de bu konuda çok iyi bir farklı yorum çıkmış.
Olayın biraz gerisine baktım.
Berlusconi, üç gün içinde üç kere deprem bölgesine gitmiş.
44 saat hiç uyumamış.
Kurtarma ekiplerinin üniformalarını giyip, insanlarla konuşmuş.
Onlara en geç iki yıl içinde yeni bir şehir kuracağı sözü vermiş.
72 yaşında bir insan için fevkalade iyi bir performans.
Bir İtalyan kamuoyu araştırma şirketine göre popülaritesi yüzde 50’yi geçmiş.
O lafı ettikten sonra şunu söylemiş:
"İnsanlar böylesine büyük bir dramda bile gülümseyebilmeyi öğrenmeli."
İtalyan basını bu sözleri çok sevmiş.
*Â Â *Â Â *
Berlusconi bir medya devi.
Avrupa entelektüellerinin hiç hazzetmediği bir tip.
Brüksel bürokratları onu neredeyse "tehlikeli bir palyaço" gibi görüyor.
Had safhada snobe ediyor.
Ama bakın bir ülke halkının gerçeği, bazen entelektüellerin nefret ettiği insandan, hayran olunabilecek bir portre çıkarabiliyor.
Ben yine deprem bölgesindeki o sözlere dönüyorum.
"Hafta sonunu kampta geçiriyormuşsunuz gibi hissedin."
Istırabın şakası olur mu?
OluyormuÅŸ.
Bu sözler, dramı yaşayan ülkenin insanlarını bile gülümsetebiliyorsa ne zararı var?
Hayatı hep bize öğretilen klasik davranış kalıpları ile mi yaşamalıyız?
Acı karşısında ağlanır, keyifli anlarda gülünür.
Bu paradigmayı değiştirebilsek kime zararı olur.
En acılı anımızda bile küçük bir gülümseme...
Hiç fena fikir değil.
*Â Â *Â Â *
Berlusconi’yi, müzisyen bir arkadaşıyla CD yaptığı zaman çok sevmiştim.
Şimdi daha çok seviyorum.
Daily Telegraph Gazetesi’ndeki yazının başlığı şöyleydi:
"İtalya’da kriz anında bile hálá palyaçoyu oynayabilmek."
Öyle günler yaşıyoruz ki, hálá palyaçoluğu oynayabilecek insanlara ihtiyacımız var.
Hem de çok var...
Küçük bir gülümseme...
Kime ne zararı olabilir...Â
PaylaÅŸ