Paylaş
GÖZÜN AYDIN MI DİYELİM
YOKSA BAŞIN SAĞOLSUN MU
YOKSA GÖZÜN AYDIN MI
Derya Yalçın bir blogger. Kendi imkanları ile Soma’ya gitmiş. Sadece maden kazasının olduğu yeri değil, cenazelerin kalktığı köyleri, kasabaları dolaşmış.
Gözlemlerini “ 24 saat online Derya” adlı bloğunda yazmış. Orada okudum. Müthiş bir mezar başı hikayesi yazmış. Genç bir kadının, kocasının mezarının başında öğrendiği gerçeği çok güzel anlatmış.
Bu Soma dramını onun bloğundan aktarıyorum.
Söz Derya Yalçın’ın.
PLASENTASI OLUŞMAMIŞ
BİR YETİMİN HİKAYESİ
Henüz 23 yaşındaydı Tolga Özcan... Soma'da meydana gelen faciada yaşamını yitiren maden işçilerinden sadece biri...
Asıl mesleği doğal gaz tesisatçılığı olmasına rağmen askerden gelince, babasının emekli olduğu maden de işe başlamış.
Bu sıralarda tanımışlar Berna'yla, aşık olmuşlar. üç ay sonrasında evlenmeye karar vermişler. Sadece yedi ay önce de evlenme hayallerini gerçekleştirmişler.
Berna ve Tolga'nın "bir ömür boyu mutlu olmayı" dileyerek kurduklarını yuvaya 13 Mayıs'ta düştü, Soma kömürünün yaktığı ateş.
Izdırap dolu günler bundan sonra başladı Özcan ailesi için... Önce umut hakimdi, yavaş yavaş umudun yerini hüzün aldı.
Facianın yaşandığı madende mahsur kalan Tolga'dan en ufak bir haber alabilmek için Berna ve Tolga'nın ailesi birlikte madenin önünde günlerdir bekliyorlardı.
BEKLERKEN FENALAŞINCA
O GERÇEK ORTAYA ÇIKTI
Bekleyişin dördüncü günü, Berna daha fazla dayanamayarak fenalaştı.
Müdahale eden sağlık ekipleri, ona "müjdeli" bir haber verdi. Berna hamileydi. Şaşırdı Berna, utandı da ailede kendisine çok yakın olan kadınlarla bile fısıldayarak paylaşabildi.
Çocuk sevgisini Facebook profilin de yeğeniyle onlarca fotoğrafıyla gösteren Tolga, baba olacaktı... Ailesiyle beklemeye devam etti Berna, doğacak çocuğunun babasını...
Aynı gün de mahsur kaldığı madenden çıkarıldı Tolga... 16 Mayıs akşamında madenden çıkartılan 8 cansız maden işçisinden biri olarak...
Sabahın erken saatlerinde Akhisar'a gitti, acılı aile. Tolga'nın cansız bedenini DNA testi sayesinde teşhis edip ardından da teslim aldılar.
Ve Soma'ya, Madenciler Şehitliği'ne defnettiler. Orada tanıştık,kendilerine başsağlığı dilerken... Tolga'nın annesi, babası ve akrabaları ağlamaktan konuşamadılar bile...
Anne: Fatma Özcan'ın gözyaşları.... |
Evlatlarını, kardeşlerini, çok sevdiği yeğenlerini, doğmamış çocuğun babasını yitirmiş bir aile... Geri verilebilirmiydi ki Tolga ?
Yine de "Şimdi ne olacak, ne diliyorsunuz" diye ürkerek sordum.
Ve tüm MADEN ŞEHİT’i yakınları gibi onlar da aynı şeyi diledi , "İsyan ediyoruz!!!" diyerek başladılar.
"Neredeyse ailemizin bütün erkekleri madenci.
GECE VARDİYASINDA
OLANLAR ŞANSLIYDI
Aynı madende çalışıyorlardı. Onların hala daha hayatta olmalarının tek sebebi ise gece vardiyasında çalışıyor olmaları.
Ülkemiz hatta tüm dünya insanlarının madencilere olan hassasiyetleri sonuna kadar devam etsin.
Alınan tedbirler yetersiz!!! Olayın üstü kapatılmaya çalışılmasın! Suçlular en ağır şekilde cezalandırılsın! Bu ve benzeri olayların asla tekrar yaşanmaması için, üstünün kapatılmasına engel olunmasını özellikle basın ve medyadan istiyoruz!!!" dediler.
CÜNEYD ÖZDEMİR’İN KONUŞTUĞU
KADINLARDAN BİRİ OYDU
Her şey o kadar hızlı ve acıydı ki; ancak dün gece internette Cüneyt Özdemir’in gözyaşlarını tutamadığı programın kaydını izledim. Hastane bahçesin de iki madencinin gencecik eşleriye ropörtaj yapıyordu.
Biri üç buçuk aylık hamile olduğunu söyleyince Cüneyt Özdemir onu oturttu, özen gösterdi.
Diğeri ise BERNA idi. O an henüz hamile olduğunu bile bilmiyordu. Olayı birebir yaşayıp, şimdi o videoyu tekrar izlerken,boğazım düğüm düğüm.
HENÜZ PLASENTASI BİLE OLUŞMAMIŞ YETİMİN HİKAYESİ BU.
İNSANIN İÇİNE FENA OTURUYOR.
Derya Yalçın
Tepkiler: Bunu E-postayla GönderBlogThis!Twitter'da PaylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş |
Paylaş