Paylaş
SEZEN Aksu’yu çok seven, hayatının her haftasında en iki-üç şarkısını dinlemeye devam eden biri için, geçen çarşamba akşamı Harbiye’de olmak çok acı verici bir şeydi...
Sezen sahnede acı çekiyordu...
Ben, benim gibiler ise oturduğumuz yerde o acıyı ta şuramızda hissettik.
Ayağında iki kırıkla sahneye çıkmak, iki saatten fazla sahnede kalmak, saklayamadığın bir acıyı, seni seven insanların da hissettiğini hissetmek...
Ayağı çok önce iki yerden kırılmıştı. İyileşiyordu.
Açıkhava konserlerinin ilk gecesi biraz da bunun verdiği keyifle fazla dans edince, ikinci geceye, nüksetmiş bir ayak kırığı ile çıktı. Ayakta zor duruyordu. Zor oturuyordu. Keyfi yoktu...
Yine Sezen’di...
Burası Türkiye’miz ise o da hepimizin Sezen’iydi...
Bir an geldi...
Eminim benim gibi birçok insan, “Sezen, bitir şu konseri... İnan bizi daha mutlu edeceksin... Biz nasılsa yine geliriz seni dinlemeye, nasılsa dinliyoruz...” demek geldi. Konser bitiğinde mutluydum...
İçimden “Git” demek istedim... Sonra şarkının sonu geldi...
“Gitme...” Sakın gitme.
Projeyi duyduğumuzda hepimiz harika demiştik
‘SEZEN’Lİ Yıllar’ konser projesini geçen yıldan beri biliyor ve adım adım izliyorum.
Geçen haziran ayında Mustafa Oğuz açmıştı bize projeyi...
Daha işittiğimiz an, Mustafa Taviloğlu, ben, Mehmet Yılmaz, Atilla Türkmen, “Harika bir fikir” demiştik.
‘Sezen’li Yıllar’, hem bizlerin, hem de Türkiye’nin tarihiydi ve hepimizin hayatında çok önemli bir gün, bir gece yarısı, sabahı fena halde kanımıza girmişti o şarkılardan biri.
Mutluluk ve acı tarihimizin en güzel vakanüvisiydi o kadın. Şarkıları ise ortak tarihimiz...
Türkiye’de yaşayan insanların çoğunun aklında mutlaka bir Sezen Aksu şarkısı vardır.
Âşık olduysanız vardır... Aşk acısı çektiyseniz vardır. Terk edildiyseniz yine vardır. Yine âşık olduysanız yine vardır...
O yüzden hep diyorum.
Sezen Türkiye’dir...
Mustafa Oğuz hediye etmiş Cüneyt harika iş çıkarmış
SEZEN konserin açılışında ilginç bir şey söyledi. “Bugüne kadar hep ben sizin için söyledim. Bu akşam siz benim için dinleyeceksiniz.”
Bu konserin fikri Mustafa Oğuz’dan gelmiş. “Bu onun bana hediyesi” dedi. Bu cümleden de anlaşılacağı gibi, eski menajeri Mustafa Oğuz hazırlamış onun için. Sahnedeki görsel kurguyu çok beğendim.
-Mustafa Oğuz gerçekten vizyon sahibi bir prodüktör. Aynı zamanda büyük bir dost. Bunu bir kere daha gördüm.
-Görsel prodüksiyonu Cüneyt Özdemir yapmış. Konserde gördüm ve içtenlikle tebrik ettim.
-Koreografiyi Zeynep Tanbay yapmış, ben çok beğendim. Dansçıların performansı da çok iyiydi.
Fatma var, Sezen var, Selanik var Rize var, İzmir de var, millet de
SEZEN 1954 doğumlu...
Denizli’nin Sarayköy ilçesinde dünyaya geldi, yani Egeli olarak doğdu, İzmirli olarak büyüdü.
Tam adı Fatma Sezen Yıldırım’dı...
Annesi, Selanik’ten gelen bir mübadele evladıdır. Baba ise Rizeli...
İsmine bakarsanız, soyağacına bakarsanız, sanatına bakarsanız, Müslüman Türkiye’den de, laik Türkiye’den de, Evlad-ı Fatihan’dan da, Anadolu’dan da, gelenekten de, moderniteden de vardır...
1998’de kendisine “Devlet Sanatçısı” unvanı verilmiş ama reddetmiştir.
Anlayacağınız “devlet” değil, “millet sanatçısı” olarak kalmayı seçmiştir.
O yüzden ‘Sezen’li Yıllar’ dendiği zaman sakın ola aklınıza “resmi devlet tarihi” gelmesin.
Onunki, gayriresmi millet tarihidir.
Hepimizin küçük, sancılı, mutlu, mutsuz, keyifli, keyifsiz anlarımızın gayriresmi tarihi...
‘Sezen’li Yıllar’da neden Gezi yoktu
MÜZİK kariyeri esas itibariyle 1974’te başladı.
-Demek ki startı, Ecevit ve Kıbrıs Barış Harekâtı ile almış.
(*) Konserin girişinde o yıllardan itibaren Türkiye’nin ve hepimizin hayatında yer etmiş bütün siyasetçilere, sanatçılara hiç ayrım yapılmadan yer verilmişti.
Bu potpuri çok iyidi.
-Böyle bir prodüksiyonda insan ister istemez Gezi olayına da yer verilmesini bekliyor.
Ancak yoktu...
Aklımdan şu soru geçti: “Acaba ‘Yetmez ama evet’ tavrı nedeniyle eleştirildiği için, bu defa da ‘Bak şimdi kendini affetirmek istiyor’ diye konuşmasınlar diye mi koymadı...”
Sezen bu... Kimseyi takmaz, kim, ne diyecek diye düşünmez...
Mustafa Oğuz’a sordum.
“Hiç alakası yok. Gezi üzerine şarkısı yok. O nedenle koymadık. Ama girişteki görseller içinde vardı” dedi...
Sezen’in gönlünün Gezi’deki çocukların yanında olduğunu çok çok iyi biliyorum.
Hafızamıza takılmış üç büyük toplumsal olaya üç büyük şarkı
KONSERDEKİ görsellerde en büyük yer üç toplumsal olaya verilmişti.
Bu olaylar üç şarkı eşliğinde anlatıldı.
-12 EYLÜL: İdam edilen Erdal Eren’in görüntüleri ile “Son Bakış” şarkısı.
-MADIMAK: Yakılan otelde hayatını kaybedenler için Metin Altıok’un şiirinden yapılan “Kavaklar” şarkısı.
-HRANT DİNK için yazılan “Güvercin” şarkısı.
En zor iş Victoria’s Secret kanatlarını bulmak mıydı
PRODÜKSİYONDA birçok yenilik vardı.
-Devrim Erbil’in ünlü İstanbul tablosu, 3D yöntemiyle verilmişti.
-Dans ve video çok güzel bütünleşmişti. Önde gerçek dansçılar performans sergilerken, ekranda görüntüleri vardı.
-Dansçıların, bazıları Victoria’s Secret dergilelerinde kadın mankenlerin kullandığına benzer kanatlar takmıştı. Cüneyt Özdemir’in fikriymiş. Bu kanatları temin etmek çok zor olmuş. Tek tek yaptırılmış.
-Yüzde 80: Açıkhava Tiyatrosu’nun sahnesi müsait olmadığı için, görsel tasarımın ancak yüzde 80’i aktarılabilmiş. Bu konser sonbaharda Volkswagen Arena’da tekrarlanacak. Orada yüzde 100 sergileme imkânı olacakmış.
Ben arabeskim, bende bu dizeler ‘tutuklu’ kaldı
HERKESİN hayatının bir anına, üç, beş, on, yüz anına karşılık gelen mutlaka bir-iki Sezen dizesi vardır. Benim ruhum arabesk... Ona dokunan cümleler de şunlar...
-“Ben hâlâ dolaşıyorum avare.”
-“Ne gemiler yaktım, ne göreyim, kendime yıldızlardan daha uzaktım.”
-“Ben sende tutuklu kaldım.”
-“Başka sevgilerde teselli bulunca, işte biz o gün tükeneceğiz.”
-“Nerde bende o yürek yardan cayacak.”
-“Aşk için ölmeli, aşk işte o zaman aşk.”
-“Yanacağız ikimiz de ateşte, bir kıvılcım yeter hazırım bak.”
Sezen ‘Yetmez ama evet’ cümlesine sığacak sığdırılabilecek biri değil
ÇEVREMDE bazı insanların bir kısmı, Sezen’e küskün.
Bir kısmı kızgın, bir kısmı ise sadece kırgın...
Referandum sırasındaki “Yetmez ama evet” tavrı, onlarda iz bırakmış.
Sezen, o gün öyle demişse, bilin ki, inanarak, içinden gelerek demiştir.
2007 yılına kadar ben de Tayyip Erdoğan’ı destekliyordum. Sonra hayatımın en büyük düş kırıklıklarından birine uğradım.
‘Sezen’li Yıllar’ı izledikten sonra bir kere daha anladım ve size de anlatmak istiyorum. Arkadaş, Sezen Aksu bir cümleye sığdırılacak, hapsedilecek, hapsedilebilecek bir kadın değil...
-O Sezen ki, 12 Eylül’ün karşısına dikilmiştir.
-O Sezen ki, Madımak üzerine çok gözyaşı dökmüş, çok ağıt yakmıştır.
-O Sezen ki, hoyratlıklara, cinayetlere, dayaklara, çocuk yaşta evlendirmelere mahkûm kız çocuklarımız için, herkesten önce davranmış “Ünzile”yi söylemiştir.
-O Sezen ki, bu ülkede Kürt lafını telaffuz etmek suçken, Kürt çocuğunu, Ermeni çocuğunu, Yahudi çocuğunu, Alevi çocuğunu bir araya getirmiş, Türkiye’nin korosunu kurmuş insandır.
-O Sezen ki, Tayyip Erdoğan’ın alikıran başkesen olduğu günlerde, “Rakıma karışma, bedenimle uğraşma” diye diklenen kadındır.
Yani diyeceğim, onu Şafak Sezer’le, Yavuz Bingöl’le karıştırma...
Bazen değil, epey zaman, sana senden de yakındır...
Benim en sevdiğim Sezen şarkıları
Eğer bir Sezen Aksu Top
10’u yaparsam şunları koyarım:
-Unuttun mu beni
-Kaybolan yıllar
-Geri dön
-Sen ağlama
-Farkındayım
-Keskin bıçak
-Gülümse
-Masum değiliz
-Tükeneceğiz
-Tutuklu
Spotify’da en popüler Sezen Aksu şarkıları
-Tutuklu, 415 bin
-Haydi gel benimle ol, 407 bin
-Unuttun mu beni, 387 bin
-Tükeneceğiz, 323 bin
-Kaçın kurası, 80 bin
Paylaş