WASHINGTON’daki "Senaryo skandalı" haberini ortaya çıkaran gazeteci Yasemin Çongar, sizce "feci" mi, yoksa "mükemmel mi" bir iş yaptı?
Genelkurmay Başkanlığı’nın önceki gün yayınladığı bildiriye bakarsanız, "Yasemin Çongar çok yanlış bir iş yaptı".
Dünkü gazetelere bakıyorum.
"Senaryo skandalı" ile ilgili Genelkurmay açıklaması neredeyse gazeteleri ikiye bölmüş.
Hükümete yakın gazetelere ve "liberal" denilen yazarlara göre, "Yasemin Çongar neredeyse bir demokrasi kahramanı".
"Ulusalcı" medya ve AKP karşıtı yazarlara göre ise neredeyse bir "hain".
Çongar bunlardan hangisi?
* * *
Bu sorunun cevabını ararken, geçen cumartesi günü Taha Kıvanç takma isimli köşede Fehmi Koru’nun yazdığı yazı aklıma geldi.
Nokta Dergisi, Genelkurmay tarafından hazırlandığı iddia edilen bir "akreditasyon listesi" yayınlamıştı.
Dergi, iki ayrı gazeteci listesi vermişti.
Bunlardan biri "Türk Silahlı Kuvvetleri karşıtı yazarlar listesi".
Bakın bu listede hangi yazarlar var:
Mehmet Ali Birand, Cüneyt Ülsever, Hadi Uluengin, Ece Temelkuran, Çetin Altan, Hasan Cemal, Can Dündar, Nuray Mert, Yıldırım Türker, Murat Belge, Hasan Celal Güzel, Soli Özel, Umur Talu, Mehmet Altan, Engin Ardıç, Ömer Lütfi Mete, Oral Çalışlar, Derya Sazak, Taha Akyol, Nazlı Ilıcak, Ufuk Güldemir, Şakir Süter, Güngör Mengi, Bilal Çetin, Ruhat Mengi, Okay Gönensin, Nihat Genç.
Gelelim "Türk Silahlı Kuvvetler yanlısı gazeteciler listesine".
Bilin bakalım bu listede kim var?
Ertuğrul Özkök, Özdemir İnce, Fatih Çekirge, Bekir Coşkun, Mehmet Y.Yılmaz, Fikret Bila, Melih Aşık, Semih İdiz, Doğan Heper, Güneri Cıvaoğlu, Nail Güreli, Yasemin Çongar, Güngör Uras, Güler Kazmacı, Yazgülü Aldoğan, Kurtul Altuğ, Saygı Öztürk, Rahmi Turan, Fatih Altaylı, Erdal Şafak, Aslı Aydıntaşbaş, Muharrem Sarıkaya, Serdar Turgut, İsmail Küçükkaya, Güler Kömürcü, Ali Saydam, Deniz Ülke Arıboğan, Deniz Som, Ali Sirmen, İlhan Selçuk, Yılmaz Öztuna, Nuri Elibol, Fuat Bol, Altan Öymen.
Herhalde ikinci listedeki bir ismi siz de fark ettiniz.
Milliyet’in Washington Muhabiri Yasemin Çongar.
* * *
Bütün bunların anlamı şu: Türkiye’de gazetecilik yapmak çok zorlaştı.
Türkiye’nin önde gelen kurumları artık gazetecilerden ve yazarlardan "tam biat" istemektedir.
Sadece onlar değil, okurların bir bölümü de bunu bekliyor.
Yani "ya bendensiniz", "ya da düşmanımın tarafından".
"Biat kültürü" eskiden dinci partilere ait bir zihniyeti yansıtıyordu.
Ne yazık ki artık, kendini solcu, milliyetçi, ulusalcı hatta liberal kabul eden çevrelerin bile kültürü haline geldi.
Bu kültürün yaygınlaşması, ülkemizde düşünce ikliminin çölleşmesine yol açacaktır.
Hepimiz bu biat ideolojisinden zarar görmeye başladık.
"Biat kültürünün" temel kanunu şudur:
Eğer, bütün ruhunuzla ve vicdanınızla bir cemaatin mensubu iseniz ve hayatınızın hiçbir gününde cemaatinizin yaptıklarına, söylediklerine itiraz etmez, hayatınızın her gününde iman edercesine cemaatinizi savunur, onun yanlışlıklarını görmezden gelirseniz mesele yok.
Hayatınızı rahatça sürdürür gidersiniz.
Ama vicdanınız, adalet duygunuz var ve kendinizi yakın bulduğunuz çevrelerin yanlışlarına da itiraz eder, karşınızdakilerin yaptığı iyi şeyleri takdir etmeye kalkarsanız, dokuz köyden kovulur, evsiz barksız kalırsınız.
Türkiye’de birçok gazetecinin, yazarın dramı budur.
Onlar her gün "yalaka", "hain", "dönek" suçlamasına rağmen biat kültürünü, mahalle baskısını reddedip cemaatsiz düşünmeye devam ettikçe, dramları da bitmeyecek.
* * *
Son bir nokta.
Yukarıdaki listeye baktım.
Silahlı Kuvvetler’in sevdiği listede de, sevmediği listede de çok sayıda Hürriyet yazarı var.
Diyorum ya, "bütün Türkiye olmaya çalışmak" kolay bir şey değil.
Ama yılmamalıyız.
Yarının modern Türkiye’si, bu cemaat inkárının küllerinden doğacaktır.