Paylaş
AHMET Ertegün iki hafta önce New York'ta, basına pek yansımayan bir yemek verdi. Bu yemek, önümüzdeki günlerde Türk-Ermeni ilişkilerinde meydana gelebilecek önemli gelişmelerin işaretlerinden biriydi.
Ertegün'ün verdiği yemek, Ermenistan'dan gelen Arsen Gazaryan adlı bir işadamı onurunaydı.
Yemeğe, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Ermeni diasporasının (topluluğunun) önde gelen bazı işadamları da katıldı.
GAZARYAN KİM
Arsen Gazaryan kimdir?
Gazaryan, Ermenistan İşadamları ve Sanayicileri Derneği Başkanı.
Yani ‘‘TÜSİAD'ın Ermenistan'daki muadili’’ sayılan kuruluşun başında bulunuyor.
Ama çok önemli bir ikinci şapkası daha var.
Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi'nin eş başkanı.
Bu konseyin Türk tarafı başkanlığını ise Kaan Soyak adlı bir Türk işadamı yapıyor.
Yemeğin zamanlaması şu açıdan önemli.
TÜSİAD ve İstanbul Ticaret Odası geçen hafta içinde Arsen Gazaryan'a iki mektup gönderdi.
İki Türk kuruluşu bu mektuplarda, Ermenistanlı sanayici ve işadamlarına işbirliği öneriyorlar.
Bu arada, işbirliğini Türkiye ile Ermenistan coğrafyaları dışına taşıyacak bir adım atılması planlanıyor.
TÜSİAD ve İTO, ABD'deki Ermeni diasporasını da içine alan bir iş konseyinin kurulmasını teklif ediyor.
Bunun çalışmaları da tamamlanmak üzere.
İşte Ertegün'ün verdiği yemek, bu yolda atılmış tarihi adımlardan birini oluşturuyor.
Çünkü Türkiye, ilk defa diaspora ile temasını kurumsallaştıracak bir adım atıyor.
İş Konseyi bunun dışında kültürel bazı adımlara da hazırlanıyor.
AVŞAR ERİVAN'A
Mesela Hülya Avşar'a Ermenistan'da konser vermesi için bir teklif götürüldü.
Onun karşılığında da Ermenistan'ın ünlü sanatçısı Nune'yi Türkiye'ye getirmek istiyorlar.
Avşar henüz kararını vermedi.
Ama keşke gidip güzel bir konser verse.
Geçen yaz Ermenistan Halk Dansları Topluluğu ile ünlü Duduk sanatçısı Civan Gasparyan İstanbul'a geldi.
Her ikisinin de gösterileri müthiş ilgi gördü.
Ben bu adımı çok önemsiyorum.
ABD ve Fransa'daki Ermeni diasporası, çok radikal ve Türkiye'yi mahkûm ettirici tutumu yüzünden ilişkileri gerginleştiriyordu.
Dolayısıyla Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin düzelmesi isteniyorsa, diasporanın da ikna edilmesi etkili olacaktır.
Çünkü bu iki diasporanın Fransız ve Amerikan parlamentolarında yürüttüğü hareket, ilişkileri fevkalade olumsuz etkiliyor.
Elbette bu girişim ‘‘resmi’’ bir kimlik taşımıyor.
Çünkü resmi planda Türkiye'nin Ermenistan'a karşı tutumu, önceki gün Başbakan Ecevit'in açıkladığı tutumdur.
Ecevit, Ermenistan'la ilişki kurulması için iki şart öne sürüyor:
Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'dan çekilmesi ve Ermenistan'la Nahçıvan arasında güvenli bir geçiş koridorunun kurulması.
Yani resmi planda daha gidilecek çok uzun bir yol var.
Ama Yunanistan'la ilişkilerdeki gelişme şunu açıkça gösterdi.
Halklar arasındaki ilişkiler sıcaklaşınca, devletlerin resmi buz duvarları da buna dayanamıyor.
İYİ Kİ BİR DAHA YAYINLADIK
Hürriyet'te iki gün süreyle Hagop Vahram Çerçyan adlı hocanın Atatürk'ün imzasıyla ilgili haberi yayınlanıyor.
Bazı yazar arkadaşlarımız, ‘‘Atatürk'ün imzası bir Ermeniye mi ait’’ başlığımıza takılmışlar.
Çerçyan'ın bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu, onun ‘‘Ermeni kimliğinin’’ vurgulanmasını anlamadıklarını yazdılar.
Ben hassasiyetlerini anlıyorum, ama gerekçelerine katılmıyorum.
Bu olay, geçen pazar günü Ermeni mezarlığındaki ‘‘Aydınlar ve Sanatkarlar Anıtı'nın’’ açılışında dile getirildi.
Meğer bu eskiden beri biliniyormuş. İsterseniz bizim bilgisizliğimize verin, ama biz bilmiyorduk.
Yıllarca önce Hürriyet'te bununla ilgili bir mülakat bile yayınlanmış. Hiçbirimiz hatırlamadık.
Ama iyi oldu. Yeni kuşaklar da bu gerçeği bir kere daha öğrendi.
Bu imzayı bulan kişinin TC'nin Ermeni asıllı bir vatandaşı olması ise hepimiz için bir iftihar vesilesidir.
Bu, Atatürk ve Cumhuriyet'in vatandaşlarına, her etnik gruptan vatandaşının da ona bakışını gösteren çok güzel bir örnek.
Bin kere yayınlasak, yine de yeni ve yine de güzel.
Paylaş