Paylaş
O akşamı aynen şöyle anlattı:
“Kulüpten içeri girdiğim an, bütün geçler Erman Hoca’ya koştular.”
Ben buna benzer bir olayı yıllar önce, Dalaman Havaalanı’nda yaşamıştım.
Uğur Dündar’la birlikte Okluk Koyu’nda rahmetli Turgut Özal’la mülakat yapmaya gidiyorduk.
Dalaman Havaalanı’nın çıkışında polislerin ve oradaki halkın Uğur Dündar’a gösterdiği ilgi ve sevgiyi hayretle izlemiştim.
Hatta Uğur’a, “Seninle bir daha hiçbir yere birlikte gitmem, komplekse kapılıyorum” diye şaka yapmıştım.
* * *
Şimdi Erman Toroğlu’nu Lig TV’den attırmak için bir kampanya başladı.
Aslında sadece ona değil, Türkiye’nin bütün renkli insanlarına karşı muazzam bir cadı avı kampanyası sürdürülüyor.
Yıllardır komplekslerinin altında iki büklüm çete savaşı vermiş vasatlar ittifakı, düzenli ordu haline gelip taarruza kalktı.
Farklı olan, renkli olan, başarılı olan ne varsa, kim varsa ezilip geçilecek.
İç tüzüklerinin birinci maddesi şu: “Bu mahalleden farklı bir rol modelinin çıkmasına izin verilmeyecek.”
Bütün renkli insanlara “Ya uy, ya terk et” denilecek.
Uymayan da yok edilecek.
* * *
Pazar günlerimin en büyük keyfi İngiliz Premier ligi maçlarını izlemek.
Akşam da Erman Hoca’yla Şansal Büyüka’nın programını izlemek.
Erman Toroğlu futbolu gerçekten iyi bilen bir spor yazarı.
Portekiz’de oynanan Avrupa Futbol şampiyonası sırasında Hürriyet’te yazdığı yazıları büyük bir ilgi ve hayranlıkla okumuştum.
Ama çok iyi bildiği başka bir şey daha var.
“Eğlendirmek...”
Bazılarının, özellikle vasat kişilerin küçümsediği bu özelliği, sadece spor ekonomisine değil, aynı zamanda televizyon sektörüne de yaptığı en büyük katkı.
Erman Toroğlu her pazar akşamı bizleri eğlendiriyor.
Bunu yaptığı işi küçümsemek değil, tam aksine önemsemek için yazıyorum.
* * *
Ne yazık ki, Türkiye feci bir cadı avı dönemine girdi.
İktidarı eline geçirdiğini iman etmiş birtakım insanlar, kıskandıkları, çekemedikleri, daha başarılı gördükleri, altında ezildikleri kişilere karşı muazzam bir linç
kampanyasını başlattılar.
Erman Hoca da farklı ve renkli kişiliği ile şimdi hedefte.
Onlardan cesaret alan her cemaat, her çevre kızdığına karşı bir yok etme savaşı açıyor.
Sokaklar terminatörlerle doldu.
Fenerbahçe’ye kızanlar Aziz Yıldırım’a, Hürriyet’e kızanlar Ercan Saatçi’ye, renge, eğlenceye kızanlar Erman Toroğlu’na, şuna kızanlar buna, buna kızanlar ona...
Zaman, başarılı insanları alaşağı etme, o da yetmez yok etme zamanı.
Vasatların, grilerin “Uzun Bıçaklar Gecesi” başladı.
* * *
Ben pazar akşamları Lig TV seyircisiyim.
Erman Toroğlu, Şansal Büyüka ikilisinin programını ilgiyle ve keyifle izliyorum.
Erman Hoca’nın hiç takılmadığım, kızdığım, bozulduğum, asla paylaşmadığım fikirleri yok mu?
Var elbette.
Karımın da paylaşmadığım fikirleri var.
En sevdiğim arkadaşlarımın bir bölümü ile bazen çığlık çığlığa münakaşa ediyoruz.
Ama onların renklerine, yaratıcılıklarına hayranım; ihtiyacım var.
Renk, yaratıcılık, hayal gücü, hayatı eğlenceli kılmak benim için fikir ayrılığından çok daha önemli şeyler.
O nedenle bir Lig TV izleyicisi olarak Erman Hoca’yı istiyorum.
Onun kravatlı, kravatsız, ceketli ceketsiz hali pazar akşamları bana iyi geliyor.
Her şeyin grileştirildiği, kara simyacıların renkleri, en canlısından başlayarak kömüre çevirdiği bir dönemde birkaç renkli insan da kalsın yahu...
Yıkılan hoşgörü mabedimizin enkazı altında, hiç olmazsa siyasete, Ergenekon’a karışmayan birkaçı kurtulsun.
Söyleyin kime zararı var...
Paylaş