Paylaş
Çünkü 15 Ekim günü, bir Instagram hesabı bu selfie ile açıldı ve o hesap Instagram tarihinde en hızlı 1 milyon takipçiye ulaşma rekoru kırdı.
*
Hesap, “Friends” dizisi ile şöhreti bulan Jennifer Aniston’a ait...
Selfie’de ise onun yanında Courteney Cox, Lisa Kudrow, Matt LeBlanc, Matthew Perry ve David Schiwimmer görünüyor.
Yani dünya televizyon tarihinin belki de en başarılı dizisi “Friends”in tam kadrosu...
Bu kare 15 milyon “like” aldı...
Aynı hesapta üzerine 519 bin yorum yazıldı...
Ve 15 Ekim’de açılan bu hesap 14 Kasım itibariyle 19.4 milyon takipçiye ulaştı...
*
“Friends” geçtiğimiz dönem Netflix’e belli bir süre için 425 milyon dolara satılmış ve o platformun en çok izlenen içeriği olmuşsa eğer...
Bu, günümüz dünyasında, siyasiler ve popülizm eliyle kaybedilen “masumiyeti” bu güzel “dostluk ve bir arada yaşama duygusunu” ne kadar özlediğimizi de göstermiyor mu...
TEKRAR BİR ARAYA GELSELER O DOSTLUK AYNI DOSTLUK OLUR MU
15 Ekim günü çekilen bu selfie aynı zamanda “Friends”in 25’inci yılının kutlamasıydı.
“Friends”in ilk bölümü 22 Eylül 1994 günü NBC televizyonunda yayınlandı. Son bölümü ise 6 Mayıs 2004 günü...
*
Şimdi HBO bu altı arkadaşı yeniden bir araya getirmeye çalışıyor.
Henüz ortada bir senaryo yok ama oyuncuların hepsi tamam demiş durumda. Buna karşılık dizinin iki efsane yapımcısı Marta Kauffman ve David Crane bu projeye katılmayacaklarını açıkladılar.
Kauffman, “Bu dizi, bu dizideki insanların sizin de aileniz haline geldiği bir döneme aitti” diyor.
*
HBO aynı fikirde değil ve bu diziyi gelecek yıl başlayacak HBO Max streaming platformunun lokomotifi haline getirmeye çalışıyor.
YENİDEN SEYREDERKEN FARK ETTİĞİM BİRKAÇ ŞEY
Geçenlerde Amazon Prime’da “Seinfeld” dizisini yeniden seyretmeye başladım.
Birden fark ettim ki “Seinfeld” (1989-1998) dizisinde cep telefonu yok.
iPhone 2007 yılında çıktı ve dolayısıyla “Friends” dizisinde de akıllı cep telefonu yok.
Dolayısıyla WhatsApp mesajları, Instagram paylaşımları, emojiler de yok...
Dolayısıyla, “Kiminle yazışıyorsun”, “Gece yarısı neden çevrimiçisin”, “Son görünme zamanı”, “O seni neden takibe aldı”, “Durup dururken bu ‘like’ da ne anlama geliyor”, “Kırmızı kalp emojisi de nereden çıktı”, “WhatsApp varken Telegram da ne oluyor” gibi sorular ve sorunlar yok...
Dolayısıyla, “bip” sesi gelince yan gözle ekrana bakmalar, “Neden sessize aldı” şüpheleri, “Anında silinemeyen son arayan ve aranan numaraların” yarattığı sorunlar da yok...
BEN AK PARTİ YERİNDE OLSAM BU DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMAM
NECATİ Özkan’ın, Ekrem İmamoğlu hakkındaki “Kahramanın Yolculuğu” kitabını, üzerinde patlayan tartışmadan sonra okudum.
AK Parti yanlısı bazı yazarlar bu kitabın üzerine sazan gibi atladılar.
*
Yerel seçim öncesinde bir iletişimci olarak AK Parti’yi uyarmıştım.
Beka ve “Görev vermeyiz” söyleminin, Cumhurbaşkanı’nın bu kampanyaya girmesinin yanlışlığına dikkati çekmiştim. Şimdi de aynı uyarıyı yapıyorum.
Kaftancıoğlu-İmamoğlu çekişmesinden strateji üretmek yanlış.
*
Çünkü bu kitap “Kahramanın İstanbul yolculuğunun sonu” değil, “Kahramanın Ankara yolculuğunun startı”...
4 OCAK 2019 BEYLİKDÜZÜ TOPLANTISINA DİKKAT
Bence bu kitabın en önemli bölümü 96’ncı sayfada anlatılanlar...
Yani 4 Ocak 2019 günü Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan toplantı...
*
O toplantıda çok ciddi bir SWOT analizi yapılıyor.
Yani “rakibin” avantaj ve dezavantajları ile İmamoğlu’nun avantaj ve dezavantajları belirleniyor.
Yapılan en önemli teşhis de şu...
İmamoğlu yola çıkarken kamuoyunda tanınmışlık oranı sadece yüzde 14...
Rakibi ise neredeyse herkes tanıyor...
Ve en önemlisi İmamoğlu’nun, rakibinin dezavantajlarından şikâyetçi daha geniş bir tabana tanıtılması gerekiyor.
*
Onu asıl muhafazakâr tabana tanıtacak “Ben İmamoğlu” diye başlayan o çok başarılı tanıtım atağı ve çarşıda, pazarda, yüz yüze temas stratejisinin temeli böyle atılıyor.
“CHP’den daha geniş” hedefine dikkat...
*
Şimdi size kitaptan ve bu toplantıdan iki çok önemli ayrıntı vereyim.
O TOPLANTIDA BAKIN BİR DE KİM VARMIŞ
O toplantıda ortaya konan en önemli hedef şu oluyor:
“Bu maçı teknik puanla değil, nakavtla kazanmamız gerekir...”
Oysa ilk seçimi 30 bin oy farkla, yani “teknik puanla” kazandı...
Sonra AK Parti tarihi hatayı yapıp seçimi yeniletiyor ve İmamoğlu bu defa “nakavtla” kazanıyor...
*
Peki nakavtı yapan oylar nereden geliyor?
İlk seçimde ‘cumhur ittifakı’na giden oylardan...
Bu başarıda Ekrem İmamoğlu’nun “Sadece CHP’nin değil, daha muğlak ve geçişken bir tabanın” üzerine oturma başarısı da yatıyor...
*
O nedenle “Kaftancıoğlu-İmamoğlu” çatışmasından, “İBB-CHP çekişmesinden” medet umanlara şunu söylemek isterim...
Bu çekişme size değil, Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’den daha geniş bir tabana oturmak isteyen, tekrar teknik puanla değil, nakavtla kazanmak isteyen İmamoğlu’na yarar...
Ve bu tezimi desteklemek için size iki tüyo vereyim.
Kitabın 246’ncı sayfasında Kaftancıoğlu’nun kampanyadaki rolü şöyle tarif edilmiş:
“Genel Merkez ve İstanbul örgütleriyle ilişkiler...”
Bu ifade açık açık
gösteriyor ki...
Baştan itibaren İmamoğlu adaylığını CHP’den geniş bir zemine oturtmak istemiş...
*
Daha da önemli ikinci tüyo ise şu:
O 4 Ocak toplantısı var ya...
Kitapta yazıldığına göre işte o toplantıya il başkanı Canan Kaftancıoğlu da katılmış...
Yani strateji birlikte belirlenmiş.
*
Anlayacağınız kitap etrafındaki bu tartışma da bana 4 Ocak stratejisinin devamı gibi göründü.
AK PARTİ’NİN MAKULLERİNE DÖRT NAÇİZANE TAVSİYEM
BİR: Kampanyanın iletişim direktörü Necati Özkan’ı ve kitabın altbaşlığındaki “Yeni nesil siyasetin zaferi” ifadesini hafife almayın.
*
İKİ: Bu kitap üzerine başlayan Kaftancıoğlu-İmamoğlu tartışmasından medet ummayın.
*
ÜÇ: Ama bu kitabı iyi okuyun.
*
DÖRT: Siz de iyi bir SWOT analizi yapın.
“Beka hatasını”, “Pontus rezaletini”, “Ordu Valisi yanlışını”, “Seçim tekrarı felaketini”, “Öcalan faciasını” tekrarlamamanın yolunu şimdiden arayın.
Paylaş