Paylaş
Bu sözleri, geçen cuma günü New York’ta silahlanmaya karşı yapılan yürüyüşe katılan Beatles üyesi Paul McCartney söyledi.
*
Elinde “Hayatlarımız için yürüyelim” yazılı bir pankart vardı.
Fotoğrafını görünce 38 yıl önceye döndüm...
*
8 Aralık 1980 günüydü... 12 Eylül darbesinden 3 ay sonraydı...
Beatles’ı birlikte kurdukları arkadaşı John Lennon o gün New York’ta evinin önünde öldürülmüştü.
*
Uluslararası bir iletişim toplantısına gidiyordum. Roma havaalanında 3 saat geçirmiştim...
O üç saat boyunca hep John Lennon’ın “Imagine” şarkısı çalmıştı...
Paul McCartney’in fotoğrafını görünce işte o günü hatırladım...
*
O gün havaalanında “Imagine” çalarken ben başka birini, bir başka günü düşünüyordum.
11 Temmuz 1978 gününü...
Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyesiydim. 12 Eylül öncesinin en karanlık günleriydi.
Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi’nden 10 kişiye ölüm tehdidi mektubu gönderilmişti.
*
Her tehdit mektubunun üzerine bir tabut resmi çizilmişti...
Altında şu yazıyordu:
“Beytepe’den tabutlar çıkacak...”
*
Bir numarada Paris’ten de arkadaşım Ercan Eyüboğlu’nun adı vardı...
İki numaraya sevgili hocam, şimdi Cumhuriyet yazarı Emre Kongar’ın adını koymuşlardı.
Galiba dört numarada benim adım vardı.
Altı veya yedi numarada ise bir başka isim...
Doç. Bedrettin Cömert...
*
Bu mektupları almamızdan bir hafta sonra....
11 Temmuz 1978 günü sevgili arkadaşım Bedrettin Cömert benim evimin yakınında bir yerde arabasının içinde, İtalyan eşinin yanında öldürüldü...
*
O da John Lennon gibi 1940 doğumluydu...
Dünya güzeli, yakışıklı bir erkekti...
Dünyanın en ünlü sanat tarihi kitabı olan Gombrich’in “Sanatın Öyküsü”nü Türkçeye o çevirmişti...
Yaşasaydı, bugün dünyanın önde gelen sanat estetiği uzmanlarından biriydi...
*
Geçen cuma, elimde Bedrettin Cömert’in adı bulunan pankartla Paul McCartney’in yanında yürümeyi çok isterdim.
Cinayete kurban giden 1940’lı bu iki büyük insanın anısına yürümeyi....
İnanın çok isterdim.
NEJAT’LA YILDIZ’IN KLİBİ ŞU ÜÇ NEDENDEN OLMAMIŞ
KLİBİ izlemeden övmüştüm...
Yıldız Tilbe ile Nejat İşler’in kliplerinin iyi olacağını ummuştum..
Yanılmışım, hiç mi hiç olmamış.
- BİR: Şarkı çok güzel ama klip çok manasız bir görüntüler zinciri.
- İKİ: Görüntü o kadar manasız ki, daha şarkının başında bir an önce bitsin duygusuna kapılıyorsunuz.
- ÜÇ: Şarkı, her bölümünde “Hah şimdi Nejat da girecek” duygusu veriyor ama Nejat İşler en küçük bölümü dahi söylemiyor...
GENÇ ARKADAŞIM, KEMAL DERVİŞ’İ BENDEN DİNLE
HÜRRİYET Pazar’da Mehmet Çetingüleç’in Bülent Ecevit’le ilgili yazdıklarını üzülerek okudum. Kemal Derviş yerden yere vurulmuş...
Genç arkadaşım, bak sana Türkiye’nin, tarihinin en büyük ekonomik krizinden nasıl çıktığını özetleyeyim.
*
- BİR: Amerika’dan davet edilen Kemal Derviş, IMF’yle birlikte mükemmel bir istikrar programı hazırladı.
Yaptığı büyük bir vatanseverlikti.
*
- İKİ: Dönemin koalisyonunun üç lideri Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz, ilk seçimi kaybedeceklerini bile bile bu ağır kemer sıkma ve istikrar programına imza attı, siyasi sorumluluğunu yüklendi.
Yaptıkları büyük bir vatanseverlikti.
*
- ÜÇ: Türk halkı, işsiz kalmasına, ağır bedel ödemesine rağmen sessiz bir tevekkülle destek verdi.
Halkın yaptığı büyük vatanseverlikti...
*
Ey genç insan...
Bil ki Yunanistan, aradan geçen 10 yıla rağmen, 2008 ekonomik krizinden hâlâ çıkamamışsa...
Türkiye ise 2001 yılındaki krizden sonra, iki yıl içinde krizi atlatmışsa...
İşte bu vatan sevgisi sayesindedir... Bazıları vefa bilmeyebilir... Nankörlük kişilikleri haline gelmiş olabilir...
Ama sen bunun doğrusunu öğren diye yazıyorum...
NE YAPTIYSAM BİR KADININ GÖZÜNE GİRMEK İÇİN YAPTIM
CÜMLE bana ait değil... Mehmet Yılmaz, Hürriyet Pazar’daki köşesinde yazmış... Hemen söyleyeyim, baştan sona harika bir yazı... Mükemmel bir deneme...
Bana yıllar önce rahmetli Çetin Altan’ın yazdığı bir yazıyı hatırlattı.
“Ben her sabah kalkar, o gün bir kadın jürisinin önünden geçecekmiş gibi hazırlanırım” gibi bir şeydi yazdığı...
Siyasetin, özellikle de kaba saba siyasetin her yanımızı kapladığı bir günde bu laf insana sinir bozucu bir fantezi gibi gelebilir.
Samimi söyleyeyim, bana hiç öyle gelmedi...
Yani biraz tedbirimi alarak şöyle diyebilirim...
Mehmet Yılmaz gibi olamadıysam bile, bilin ki olmayı çok isterdim...
Kim bilir belki de bir psikanalist, benim şuurumun altından da bu cümleyi rahatlıkla çıkarabilir.
ALİŞAN KARDEŞİM BEN BİLE BÖYLE TEKLİF YAPMADIM
ALİŞAN’ın bir türlü bitmeyen evlilik vodvilinde son sahne, film setinde sevgilisinin önünde diz çöküp evlenme teklifi yapmasıydı... Hayatımda bu kadar ucuz bir rol görmedim...
Alişan kardeşim... Sen muhafazakârsın, ben ve eşim Tansu hiç değiliz...
Yahu ben bile Tansu’nun önünde diz çöküp böyle bir teklif yapmadım. Biz karar verdik, annemle rahmetli babam gidip Tansu’nun şimdi rahmetli olan annesi ve babasından istedi. Benim bildiğim bu diz çöküp yapılan teklif bir Amerikan âdetidir... Yakıştı mı sana kardeşim...
Paylaş