Dünyayı değiştiren sır işte bu garajda bulundu

BU yıl, dünyayı değiştiren en önemli olaylardan birinin, hatta en önemlisinin 20’nci yıldönümü. Ve bu devrim, fotoğrafını gördüğünüz bu küçücük garajda başladı.

Haberin Devamı

4 Eylül 1998...

Burası Amerika’nın California eyaletindeki Menlo Park...

İşte o gün iki genç bu garajda çalışmaya başladı. Birinin adı Sergey Brin’di...

1973 yılında Moskova’da doğmuştu.

1995 yılında ABD’de Stanford Üniversitesi’nde doktora öğrenimi yaparken Larry Page isimli bir gençle tanışmıştı.

Dünyayı değiştiren sır işte bu garajda bulundu

İlk tanışmalarında anlaştıkları tek şey şuydu: Hiçbir konuda anlaşamıyorlardı.

Ama bu anlaşmazlık onları tarihin en büyük devrimlerinden birini yapacak işbirliğine götürecekti.

İnsanoğlunun bilgiye ulaşımında tarihi değiştirecek ilk arama motorlarını 1996’da üniversitede kurdular. 1997 yılına kadar üniversitenin servis sağlayıcısını kullandılar.

Haberin Devamı

Ve 1998 yılının eylül ayında bir arkadaşlarının onlara açtığı garajda çalışmaya başladılar.

Kurdukları şirketin adı Google’dı...

Gılgamış ölümsüzlüğün sırrını çözememişti ama Google insanoğlunu bilginin sonsuzluğuna götürecek sırrı işte bu garajda bulacaktı.

2 GÜN MASADA KALAN 100 BİN DOLARLIK ÇEK

Daha ilk günlerinde bir yatırımcının dikkatini çektiler.

Sun şirketinin kurucusu Andy
Bechtolsheim
bu iki çocuğun ne yaptığını hemen fark etmiş ve ortak olmak için önlerine 100 bin dolarlık çeki koymuştu. Ancak o çek 2 gün garajdaki masanın üzerinde kalmıştı.

Çünkü henüz ortada Google diye bir şirket yoktu ve parayı nereye yatıracaklarını bilememişlerdi.

O iki gün boyunca patent almak için uğraşmışlar ve şirketi kurunca parayı tahsil etmişlerdi.

Bechtolsheim akıllı bir insandı ve tarihi fırsatı yakalamıştı.

Ama o kadar akıllı olmayan başka iki insan vardı ki tarihe en büyük tarihi fırsatı kaçıran iki kişi olarak geçeceklerdi.

ÖNGÖRÜSÜZ İKİ YÖNETİCİNİN KAÇIRDIĞI TARİHİ FIRSAT

Dünyayı değiştiren sır işte bu garajda bulundu

Sergey ve Larry’nin en büyük idealleri Stanford’da öğretim üyesi olmaktı.

Kurdukları şirket daha ilk günden başarıya ulaşınca, 1999’da onu 1 milyon dolara satıp üniversiteye dönme planı yaptılar.

Haberin Devamı

İlk teklifi o sırada bir arama motoru kurmaya çalışan Excite şirketinin CEO’su George Bell’e götürdüler.

O reddetti...

İkinci teklif o sırada büyük bir şirket haline gelmiş olan Yahoo’nun CEO’suna yapıldı.

O da reddetti...

Onlar da vazgeçtiler.

Google bugün NASDAQ’a kayıtlı bir şirket.

Değeri 800 milyar dolar.

Sergey Brin ve Larry Page şirket hisselerinin yüzde 14’ü ile karar haklarının yüzde 58’ini elinde tutuyor.

YİRMİNCİ YILINDA GOOGLE’DA İKİ GÜN

Dünyayı değiştiren sır işte bu garajda bulundu

- DÜNYAYI bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde değiştiren Google’ın 20’nci yılı dolayısıyla Londra’daki merkezinde iki gün geçirdim.

Bu iki gün boyunca orada geleceği tasarlayan insanlarla sohbet ettim.

Bugün Google’ın, yani hepimizin geleceğinde en önemli konu olacak olan yapay zekâyı anlatacağım.

Haberin Devamı

Yarın da Google’da geçirdiğim 48 saati ve geçmiş 20 yılın eğlenceli bir özetini vereceğim.

Bugünkü sohbeti, Google Cloud Müşteri Çözümleri Başkanı Matt McNeill ile yaptım.

Konumuz “yapay zekâ”...

TOM HANKS’LE BİLL MURRAY’İ AYIRAMAYAN İNSAN, YAPAY ZEKÂDAN APTAL MI

- O zaman asıl soruyu sorayım, insan mı daha zeki, yapay zekâ mı?

“İlginç bir deney var. İki Amerikalı aktör Tom Hanks ve Bill Murray’nin birbirine çok benzeyen iki fotoğrafı var. Çoğu insan bunların ikisini birbirine karıştırıyor. Ama yapay zekâ baktığı anda ayırıyor.”

- Yani yapay zekâ daha zeki?

“Hayır onu diyemeyiz. İnsan zekâsı ile karşılaştırıldığında, ideal bir yapay zekâ hedefinden çok uzaktayız. Ama yapay zekâ öğrendiği konularda işini çok zekice ve kesinlikle yapıyor.”

Haberin Devamı

Dünyayı değiştiren sır işte bu garajda bulundu

TÜRKÇE YAPAY ZEKÂ BİRAZ GERİ ZEKÂLI MI

- Ama Google’ın Türkçe çevirilerinde hâlâ komik durumlar ortaya çıkıyor. Türkçe yapay zekâ biraz geri zekâlı mı?

“Sadece Türkçede değil, mesela Japonca ile Portekizce gibi aralarında daha az etkileşim olan dillerde de çeviriler daha zayıf oluyordu. Bunun nedeni de şu: İngilizce-Fransızca ya da İngilizce-Almanca gibi diller kadar başarılı değiliz. Çünkü bu dillerin aralarında yüksek etkileşim var. Bu da elimizde daha çok veri var demek. Ama bir yıl kadar önce çeviride tamamen makine öğrenimine geçtik. Böylece daha az etkileşim halindeki diller arasındaki çevirilerin kalitesi de daha önce hiç olmadığı kadar arttı.”

Haberin Devamı

GÜNÜN ÖNEMLİ TARTIŞMASI: İNGİLİZCE ÖĞRENMEK ŞART MI

'TAM aksine yapay zekâ kendi kültürlerimiz içinde kendi dilimizi kullanarak çalışma imkânımızı daha da çok arttırıyor. Yani eskisine göre iletişimimiz artacak, yerel kültür ve dillere ait çok daha fazla şeyi paylaşacağız.”

GÖZ FOTOĞRAFINDAN DİYABET

- Matt, siz Google’da yapay zekâ işine daldınız. Bizlerse hepimiz makinelerin emrine gireceğiz diye endişeleniyoruz. Bana şu yapay zekâyı, doğal zekâsı düşük bir insana anlatır gibi anlatabilir misin lütfen?

“(Gülerek) Hiç olmazsa deneyeyim. Aslında çok eskiden beri makinelere bir şeyler öğretmeye çalışıyoruz. Eski zamanlarda ‘punch card’ adı verilen delikli kartlar vardı. Onunla makineye ‘Şöyleyse bunu, yoksa şunu yap’ komutu veriyorduk. Mesela ‘Yeşilse devam et, kırmızıysa dur’ komutu veriyorduk. Bilgisayar da bunu yapıyordu. Ama bu çok basit işler için geçerliydi. Ama diyelim ki bir fotoğraf var ve bu fotoğraftakinin ne olduğunu, bir resmin hangi canlıya ait olduğunu ayrıştırmasını istiyorsunuz. Bu son derece karmaşık bir sorun. Oysa artık organik insan beyninin yapabileceği işleri, çözebileceği sorunları çözmemiz gerekiyor. Makinelere şimdi bu karmaşık sorunları çözmesini öğretiyoruz.”

- Mesela neler?

“Mesela müzik çalmak, araba kullanmak gibi şeylerin tümünü bir insan gibi yapabilen sistem oluşturabilmek. Şu anda bundan çok çok uzaktayız.”

YAPAY ZEKÂNIN TEK İŞİ FOTOĞRAF OKUMAK MI

- Madem çok uzağız, niye bunca gürültü kopuyor makineler yerimizi alacak diye? Yapay zekânın başardığı şeyler yok mu?

“Çok şey var. Mesela fotoğraf okuma. Yapay zekânın şu an için en fazla mesafe kat ettiği alan fotoğraf okuma.”

- Canım ne var bunda, fotoğraf okununca ne oluyor yani?

“Şu oluyor. Siz elinizdeki makinelerle daha iyi fotoğraf çekiyorsunuz, biz ise çekilen fotoğraflardan nasıl yararlanabiliriz ona bakıyoruz. Mesela göz retinası hiç tahmin edemeyeceğiniz bilgilere sahip.”

- Bu yeni bir şey değil mi, doktorlar epey zamandır insanın gözüne bakıp mesela beyninde tümör var mı anlıyor.”

“Evet ama şimdi çok daha ilerisi var. Artık göz retinasındaki hasara bakıp oradan diyabetiniz olup olmadığını anlayabiliyoruz.”

FOTOĞRAFA BAKIP YÜZDE 95 İSABETLE TEŞHİS KOYUYOR

- Yani diyabet uzmanımız artık bir yapay zekâ mı? “Her” filmindeki gibi olmayan biriyle mi konuşacağız?

“Şöyle anlatırsam daha iyi anlayabilirsiniz. Yapay zekâya milyonlarca insan gözünün fotoğrafını veriyoruz. Bunlar arasında hangisinin diyabeti varsa onunla ilgili bilgileri de veriyoruz. Böylece yapay zekâ o örnekleri tarayarak kendine bir değerlendirme seti çıkarıyor. Hangi gözde diyabet var hangisinde yok ayırıyor. Yani öğreniyor. Daha sonra ona herhangi bir gözün fotoğrafını verdiğinizde o size neyi varsa söylüyor. İşte bu sürece biz makinenin öğrenmesi diyoruz. Yapay zekâ öğreniyor.”

- İyi de bu teşhis ne kadar doğru oluyor, bir ‘second opinion’a (ikinci görüş) ihtiyaç var mı?

“Fotoğrafı inceledikten sonra yüzde 95 doğruluk payıyla doğru teşhis yapabilmesini sağlayabiliyoruz.”

SIKICI SORUNLARI YAPAY ZEKÂ ÇÖZÜNCE AŞKA ZAMAN KALACAK MI

'ŞÖYLE diyeyim. Evet yapay zekâ gerçek hayata uygulandığında sıkıcı şeyleri bertaraf edecek. Beyin daha sıkıcı şeylerden kurtuldukça kendisini daha da geliştirmek için zaman bulacak.”

ORGANİK İNSAN GİBİ YAPAY ZEKÂNIN DA 7 GÜNAHI VAR MI

- Yapay zekâda da ahlaki davranış arayacak mıyız? Yoksa insandan da ahlaksız, insandan da kindar ve kibirli bir zekâ mı geliyor?

“Hiç kuşkusuz yapay zekânın kullanılmasının da ahlaki kodları olmalı. Biz Google’da yapay zekâ konusunda kendi ilkelerimizi yayınladık. Yedi temel ilkemiz var. Bir: Yapay zekâ toplumsal bir fayda sağlamalıdır. İki: Önyargıların doğmasına veya artmasına neden olacak bir amaçla kullanılmamalıdır. Üç: Güvenli bir şekilde geliştirilmelidir. Dört: İnsanlara hesap verebilir olmalıdır. Beş: Gizlilik ilkelerine uygun olmalıdır. Altı: Bilimsel mükemmellikte yüksek standartları korumalıdır. Yedi: Bu ilkelerle uyumlu kullanılacak, 4 kesin yasağa uyulacaktır.

YAPAY ZEKÂNIN 4 KESİN YASAĞI

BİR: Zarara neden olan ve olabilecek teknolojiler için kullanılmayacak. m İKİ: Silahlar için kullanılmayacak. m ÜÇ: Uluslararası yasaları ve normları ihlal edecek şekilde gözetleme amaçlı bilgi toplayan teknolojilerde kullanılmayacak. m DÖRT: Uluslararası yasalar ve insan hakları ilkeleriyle ters düşecek teknolojilere uygulanmayacak.

YARIN

- Google önümüzdeki günlerde Türkiye’de çalışan eski adıyla sekreter, yeni adıyla asistanların hayatını kökten değiştirecek bir şeyi açıklayacak.

- Google’ın ilk 20 yılının en eğlenceli rakamları neler.

- İlk 20 yılda Kuran mı daha çok arandı yoksa İncil mi.

- Uzayla ilgili en çok aranan kelime neydi? En çok aranan gezegen hangisiydi.

- Cübbeli Ahmet hangi gün Google’ın süperstarı oldu.

- Google binasının tuvaletinde dikkatimi çeken şey neydi.

- YouTube’a göre Türkiye’nin milyonerler kulübünde kimler var.

Yazarın Tüm Yazıları