Paylaş
Haberi veren New York Times sitesiydi ve bunu “breaking news”, yani son dakika haberi olarak veriyordu.
Amerikan piyasasında uzun süredir merakla beklenen 10 milyar dolarlık bir Pentagon ihalesinde karar alınmıştı.
Pentagon’un Yıldız Savaşları filminden esinlenerek “Jedi” adını verdiği ihaleyi, Microsoft firması kazanmıştı...
İlk bakışta normal gibi görünüyordu ama bu piyasa için tam anlamıyla bir sürprizdi...
Çünkü herkes bu ihaleyi Amazon’un alacağına emindi.
İhalenin Microsoft’a verilmesi, “Amerikan ekonomik dünyasında” en köklü “centilmenler anlaşmasının” sona ermesi anlamına geliyordu.
Başkanlar böyle kritik ihalelere siyaset sokmazdı...
Şimdi bunun ne olduğunu anlamak için gelin bu ihalenin ne olduğuna ikinci yazıda bakalım.
10 MİLYAR SAVAŞI
4 DİJİTAL DEVİN BULUTLAR ÜZERİNDEKİ SİBER SAVAŞI
Suriye’den çekildikten sonra süper güç özelliği tartışılmaya başlanan Amerikan ordusu, epey bir süredir savaş teknolojisinde yeni bir aşamaya geçmeyi planlıyordu.
Yapmayı planladıkları en büyük atılım 1980 ve 90’lı yıllar teknolojisiyle yürütülen bilgisayar sistemini “cloud”, yani “bulut” teknolojisine geçirmekti.
Bunun için “Joint Enterprise Defence Infrastructure” (Birleşik Savcunma Altyapı Girişimi) denilen bir proje geliştirdiler. 10 milyar dolarlık ihaleye dijital âlemin 4 devi girdi.
Amazon, Google, Microsoft ve Oracle...
Dün sabaha kadar ihalede en kuvvetli aday olarak Amazon görünüyordu. Çünkü bugün “bulut” teknolojisinde Pentagon’un aradığı özelliklere sahip en iyi teknoloji ondaydı.
Ayrıca buna çok benzer bir konuda CIA’in ihalesini de o almıştı...
Ancak sabaha karşı bu haber ajanslara düştüğünde bütün Amerika’da büyük bir şaşkınlık yaşandı...
Başkan Trump son anda müdahale etmiş ve ihalenin Microsoft’a verilmesini sağlamıştı.
Bunun ilk işareti geçen hafta gelmişti.
Şimdi üçüncü yazıyla geçelim...
İLK İŞARET
GEÇEN HAFTA GELEN İKİ ABONELİK İPTALİ
Bunun nedeni ise Beyaz Saray’ın 4 gün önce attığı küçücük bir adımda yazılıydı.
Beyaz Saray, ABD’nin en güçlü iki gazetesi olan New York Times ve Washington Post gazetelerinin aboneliklerini yenilememişti.
Çünkü Trump kendisine muhalefet eden bu iki gazeteye savaş açmıştı.
Ve bu gazetelerden Washington Post’un sahibi de Amazon’un sahibi olan Jeff Bezos’du...
Mesela bu kadar basitti...
Amerikan tarihinde bir ilk yaşanıyordu ve ilk defa bir başkan medyaya böyle bir savaş açıyor, Amerikan ekonomik sistemini altüst edecek bir karar alıyordu.
Başkan bundan böyle kendine muhalefet eden medyayı ve iş çevrelerini yok etme yoluna girmişti...
Peki gökyüzünde bulutların üzerindeki tanrıların savaşına dönüşen bu mücadeleyi kim kazanır?
Gelin ona da dördüncü yazıda bakalım.
TANRILARIN GAZABI
TAHMİNİM: DARTH VADER GİDER VE JEDİ’LAR KALIR
Pentagon çok önem verdiği bu ihaleye, Yıldız Savaşları filminin en olumlu kavramlarından biri olan “Jedi” adını vermişti.
Jedi, Yıldız Savaşları dizisinde barışın koruyucusu olan gruplara verilen isimdi.
Öyle görülüyor ki Jedi şimdi aynı filmlerin en kötü karakteri olan “Darth Vader”in saldırısına uğramış durumda.
Kısaca Amerikan demokrasisi büyük bir tehditle karşı karşıya...
Bu savaşı Darth Vader mi, yani Trump mı, yoksa Jedi’lar mi yani özgürlük savaşçıları mı kazanır göreceğiz...
Benim tahminim...
Darth Vader bir seçim daha kazansa dahi, 5 yıl sonra artık yok...
Eminim, Amerikan medyası, liberal iş dünyası, adalet mekanizması 5 yıl daha direnip bu popülist tahakkümün altından çıkacak.
Şuraya yazın...
AZ DAHA PUTİN’LE ARAMI BOZAN KADIN DİYECEKTİM
GÖRDÜĞÜNÜZ bu fotoğraf Cumhurbaşkanı’nın geçen hafta gidip tarihi karar aldığı Soçi’de çekildi.
Tam bu fotoğrafın çekildiği an Rusya Devlet Başkanı Putin kelimenin tam anlamıyla bana fırça çekiyordu.
Size o anı anlatacağım ama önce bu fotoğrafı neden hatırladığımı yazayım.
*
Çok büyük merakla beklediğim bir televizyon dizisi 3 Kasım günü gösterime giriyor.
Rusya çariçesi “Büyük Katerina”nın hayatını anlatan 4 bölümlük bir dizi bu.
Üstelik Katerina rolünü büyük Helen Mirren oynuyor...
İşte bu dizi bana Putin’le yaptığım o mülakatı hatırlattı.
O mülakatta, Putin’e “Şu Katerina, Baltacı Mehmet meselesi nedir” sorusunu sorma gafletinde bulunmuştum.
Sinirlenerek bana “Baltacı ile yattığı dedikodusu siz Türklerin uydurması... Sadece Katerina sizin paşayı rüşvetle satın aldı” anlamına gelen bir söz söyledi.
*
Dizinin gösterime çıkacağını okuyunca heyecanlandım “İnşallah Putin’le aramdaki mesele de bu filmle halledilir” dedim.
Ancak yanılmışım...
Bizimki Birinci Katerina’ydı... Bu İkinci Katerina...
*
Yine de diziyi büyük merakla bekliyorum.
İŞTE BANA UMUT VEREN BİR 29 EKİM SÜRPRİZİ
Haberi dün akşam üzeri Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Yıldız’ın ofisinden gelen bir telefonla öğrendim.
Beyoğlu Belediyesi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için bir buluşma düzenliyormuş.
Beni de davet ediyorlardı.
Ancak hemen arkasından büyük bir sürpriz geldi.
Bu buluşmanın bir de konuşmacısı var. Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ.
İşte bu benim için tam sürprizdi.
Düşünebiliyor musunuz daha dün FETÖ polisleri, savcıları, hâkimleri tarafından hayasızca bir iftirayla “terörist” diye hapse atılan şerefli bir komutan.
İşte budur.
Tebrikler başkan.
Bu ülke barışacaksa, bir araya gelecekse yapılacak iş budur. Bu arada ben de 14 yıldan beri ilk defa Cumhurbaşkanı’nın 29 Ekim davetine çağrıldım.
Tabii ki gazeteci olarak memnuniyetle gideceğim.
BIYIKLI SOPRANO MU BIYIKSIZ KASTRATO MU
Son günlerde en çok dinlediğim klasik parçalarından biri İtalyan mezzosoprano Cecilia Bartoli’nin söylediği Nicola Porpora’nın “Polifemo: Alto Giove” adlı parçası...
Sanatçının 18 Ekim günü çıkardığı tek parçalık şarkısının kapağında ilginç bir fotoğafı var...
Bıyıklı ve sakallı bir photoshop fotoğrafını koymuş...
Üstüne de tarihin en ünlü kastrato müzisyeni Farinelli’nin adını koymuş...
Yani Carlo Broschi’nin...
Farinelli’nin döneminde yapılmış tablolardaki yüzüne ve onu anlatan filmdeki görüntülere baktım.
Tabii ki ne bıyığı ne sakalı var. Sakallı soprano konusunda pek karar veremedim...
O nedenle albümün kapağına fazla bakmadan dinliyorum.
YENİ
COLDPLAY HASTALARINA GÜZEL BİR HABERİM VAR
Coldplay son olarak Los Unidades adı altında Pharell Williams’la birlikte yaptığı harika “E-Lo” şarkısından beri yeni bir şey çıkarmamıştı.
Cuma sabahı bir single çıkardılar.
Adı “Orphans”.
Çok çok sevdim... Özellikle yüksek volümlü dinlenince, insanı tam bir konser havasına sokuyor.
Şarkıda Rolling Stones’un “Sympathy For The Devil” şarkısından çok kısa ve belirli belirsiz küçücük bir de çizgi var...
Coldplay’i son olarak Paris konserinde izlemiştim ve olağanüstüydü...
Sevenlere duyururum...
Harika bir Coldplay konser şarkısı...
YENİ
SİZE SIKI BİR SORU: BU AŞK GERÇEKTEN BİTMİŞ Mİ YANİ
GEÇEN cuma sabahının benim için en güzel sürprizlerinden biri Deniz Tekin’in “Yıldızlar” şarkısı oldu...
Girişinde şöyle bir cümle var:
“Ortaköy’den Beşiktaş’a giden ağaçlı yolda
Artık hiç aklıma gelmiyorsun...”
Bu kadar basit bir cümle yani...
Ama öyle çarptı ki bana...
Biten bir aşkta sevgiliyi unutmayı anlatan bu sözler var ya...
Sırf bu cümle için defalarca dinlerim bu şarkıyı...
*
Tabii bir de şu var.
“Unuttum” diyor ama harika bir şarkı ile de hâlâ anlatıyor...
Bence hâlâ unutamamış...
*
Şarkının altyapısındaki gitara da bittim...
Çok klasik ve eski bir Shadows soundu gibi...
Şarkıya o kadar iyi gitmiş ki...
Tebrikler...
ARYA SEVENLERE
HANDEL VE ARYA SEVENE YENİ BİR KAYIT
Handel: Giuilo Cesare in Egitto:HWV 17 Act,1: “Son Nata a Lagrimar”; Emmanuelle Haim, Anne Sofie von Otter, Le C oncert d’Astree.
LEONARD COHEN’DEN UTLU YENİ BİR ŞARKI
CUMA günü streaming platformlara konan bir başka yeni şarkı da Leonard Cohen’in “Happens to the Heart”ı.
Ölümünden önce yaptığı son şarkılarda çoğunlukla şiirsel okumaya ağırlık verdi.
Burada da o hüzünlü şiirsel duyarlılık devam ediyor.
Daha önceleri de ut kullanmıştı.
Ama nedense bu defa bana çok daha hüzün verici geldi, daha çok dokundu.
Şiiri çok iyi okuyor...
Arkadaki müzik harika...
Bir kere daha anladım.
Leonard Cohen, Leonard Cohen’dir...
Ölse de bir şey değişmiyor...
Paylaş