'Dava arkadaşları'nı bir bir yiyen kara tren

Netflix’e yeni konulan “Troçki” filmi, karlar içinde ilerleyen bir tren görüntüsüyle başlıyor.

Haberin Devamı

Bembeyaz karlar üzerinde giden kara trenin lokomotifinin önünde büyük bir kızıl yıldız var.

Benim gençliğimin solcuları bu efsane treni çok iyi tanır.

Onun ilk sinematografik görüntüsünü bundan 50 yıl önce bir başka filmde görmüştük.

Boris Pasternak’ın romanından çekilen “Doktor Jivago” filminin unutulmayacak görüntülerinden biriydi o tren.

Dava arkadaşlarını bir bir yiyen kara tren

Kızıl Ordu’nun, takma adı Strelnikov olan Paşa Antipov ve askerlerini karşıdevrimcilerle savaşa götüren kızıl trendi o.

Hepimiz gizli gizli bilirdik ki filmdeki Lara’nın eski sevgilisi Strelnikov aslında, 1917 Sovyet Devrimi’nin üç büyük liderinden biri olan Troçki’dir...

Stalinci Türk komünistlerin nefret ettiği, doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın taptığı Marksist’ti yani...

Haberin Devamı

Netflix’in yeni dramasında Troçki’yi o trende kendisi olarak seyrediyoruz.

Hep bir yerlere gidiyor o tren. Gittiği yere güya devrimin ateşini götürüyor.

Ama götürdüğü asıl şey, devrimi oturtmak isteyen Troçki’nin acımasızlığı, merhametsizliği ve gaddarlığıdır.

Trende kömür bitince bir köy mezarlığındaki tahta haçları yakmaya kalkınca direnen köylülerin hepsini öldürürler. Filme göre devrimi yapan öncü kadronun en acımasızıdır Troçki.

İdam cezasını o geri getirir. Devrimin birçok evladını kurşuna ve ipe o götürür. Yani adı kızıl trendir, ama aslında kapkara bir trendir.

Ama tarihin hiç değişmeyen bir kuralı vardır.

Liderler de ölür...

Ve ölünce, o kanlı sarkaç bu defa tersine sallanmaya başlar.

Lenin 1924 yılında öldü.

Stalin’in ilk harcadığı lider de Troçki oldu.

1927 yılında onu önce Komünist Partiden attırdı ve sürgüne gönderdi.

Sonra da arkasından onun öldürecek olan katili gönderdi. Troçki dizisini ibretle izledim.

Devrim, reform, yeni dönem diye başlayan radikal hareketlerin nasıl yozlaştığını, yozlaştıkça otoriterleştiğini ve diktatörleşen liderlerin, birlikte yola çıktığı “dava arkadaşları”nı nasıl bir bir o kara trenlerde harcadığını çok güzel anlatıyor.

Filmin son sahnesinde kızıl yıldızlı kara trenin önünde kollarını açarak duran Troçki bütün insanlığa ve siyasetçilere, diktatörlerin demir kanununu çok iyi anlatıyor. Diktatörlerin kızıl trenleri, bitmeyecek bir yoldaşlığın vasıtası değildir.

Haberin Devamı

O istasyona gelince, daha gaddar olan, daha az gaddarı trenden indirir.

Dava arkadaşlarını bir bir yiyen kara tren

PAŞA VE TROÇKİ HANGİSİ GERÇEK

50 yıl önce “Doktor Jivago” filmindeki trende seyrettiğim Strelnikov da ruhsuz bir adamdı.

Ama yine de İngiliz aktör Tom Courtenay ona sessiz ve romantik bir çehre çizmeyi başarmıştı.

Bu defa trendeki gerçek Troçki, kendi çocuklarına karşı bile duyarsız, taş gibi bir karakter...

Dizinin son bölümünde aynada gördüğü kendi suretine “Seni seviyorum... Sadece seni” diyecek kadar egosu ve kendine hayranlığı ile var olabilen, yaşayan bir karakter.

Başta en acımasız olanı Troçki’ydi... Daha sonraki Stalin ise tabiatıyla ondan da acımasızdı...

Sonunda kaybeden devrimin daha az acımasız evladı oldu...

Haberin Devamı

Dava arkadaşlarını bir bir yiyen kara tren

TROÇKİ’NİN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ ODADA NE HİSSETMİŞTİM

AVENİDA Vienna Mexico City’nin ağaçlı caddelerinden biri. Troçki sürgün hayatının son günlerini bu caddeye bakan bir evde geçirdi. İki yıl önce bu evi gezdim. Stalin oradan biraz ilerideki bir evde oturan Frida Kahlo ile hem onun evinde hem bu evde sevişmişti.

Troçki, Stalin’in nasıl bir diktatöre dönüştüğünü anlattığı, muhtemelen de öldürülmesine neden olan “İhanete Uğrayan Devrim” kitabını bu evde yazdı.

Stalin, Sylvia Ageloff isimli bir kadını bu evde sekreteri olarak yanına sokturmuştu. O sekreterin sevgilisi Ramon Mercader isimli İspanyol Stalinci komünist onu işte bu odada başına kazmayla vurarak öldürmüştü. O gün gezdiğim ev ve o oda, benim gençlik tarihimin de yazıldığı mekândı sanki.

Dava arkadaşlarını bir bir yiyen kara tren

Haberin Devamı

O EFSANE SİYAH GİTAR MÜZAYEDEDE

DÜNYANIN en ünlü müzayede şirketi Christie’s’in dijital dergisinin abonesiyim.

Geçen hafta orada bir haber okudum.

Pink Floyd’un gitaristi David Gilmour’un kullandığı siyah renkli 1969 yapımı Fender Stratocaster gitar müzayedeye çıkarılmış.

Şöyle anlatayım, 1973 yılında “Dark Side Of The Moon”u kaydederken kullandığı ünlü siyah Strato bu.

“Money”, “Wish You Were Here”, “Shine On Crazy Diamond”, “The Wall” ve “Comfortably Numb” hep bu efsane gitarla çalındı.

Fender Stratocaster rock müzik tarihinin en efsane gitarıdır.

Çalmayı bilmediğim halde, yatak odamda başucumda bir tane durur.

Jimi Hendrix ve Eric Clapton’ın da çaldığı gitardır.

Haberin Devamı

Haberi okurken çok heyecanlandım.

İKİNCİ WOODSTOCK’TA ACABA KAÇ TÜRK OLACAK (YENİ HABER)

YILLARDIR çok merak ettiğim, çok araştırdığım halde cevabını bulamadığım bir soru var.

Acaba 1969 yılında yapılan Woodstock Müzik Festivali’ni izleyen bir Türk var mıydı?

Tarihte hiçbir konser veya festival, müzikte ve pop kültüründe Woodstock kadar etki yapmamıştır. Bu yıl Woodstock’un 50’nci yılı ve aynı yerde yeniden bir festival düzenleniyor.

Yazılanlara bakılırsa, ilk festivale katılanlardan hâlâ hayatta olanlar bu konsere gelecekmiş.

Ama civardaki bütün oteller ve kiralık evler şimdiden sold out olmuş.

İlk festival yapıldığında 22 yaşında parasız bir gençtim.

Şimdi 50 yıl geçti ve bu konsere gitme imkânım var.

Allah ömür verirse de gitmeye çalışacağım.

Ve şundan eminim ki bu defa orada birçok Türk’le karşılaşacağım.

Dava arkadaşlarını bir bir yiyen kara tren

İLK WOODSTOCK’TAN BU YANA KİMLER ÖLDÜ (ÖLÜM İLANI)

1969’da yapılan ilk festivalde çalan sanatçılardan ölenlerin bir listesini çıkardım:

Jimi Hendrix, Joe Cocker, Janis Joplin, Johnny Winter, Richie Havens, Alvin Lee.

The Band grubundan Levon Helm, Richard Manuel ve Rick Danko.

Sweetwater topluluğunun üç üyesi August Burns, Alan Malarowitz ve Albert Moore.

Folk şarkıcıları Hard Summer ve Tim Hardin.

Santana’nın basçısı David Brown, Keef Hartley Band’in basçısı Gary Thain.

Canned Heat’in iki solisti Alan Wilson ve Bob Hite.

Grateful Dead’in lideri Jerry Garcia ve kurucularından Ron McKernan.

Creedence Clearwater Revival’dan Tom Fogerty.

The Who’nun iki üyesi Keith Moon ve John Entwistle.

Jefferson Airplay’den Spencer Dryden ve Nick Hopkins.

Butterfly Blues Band’dan Paul Butterfly, Gene Dinwiddie ve Philip Wilson.

 

KANAT VİNİL PLAK DİNLİYOR AMA

BAZI müzikseverlerin yeni trendi, müziği 33 devirlik vinil plaklardan dinlemek.

Hürriyet yazarı Kanat Atkaya da onlardan biri.

Bense streaming müzik dinleyicisiyim.

Geçen gün çok çarpıcı bir rakamla karşılaştım.

Bugün dünyada dinlenen bütün müziğin yüzde 46’sı YouTube üzerinden indiriliyormuş.

Spotify’dan müzik dinleme ise YouTube’un yüzde 12.5’i kadarmış.

Kendi hayatımda müzik dinlemede şu evreleri yaşadım:

78 devirlik taş plak, 33 ve 45 devirlik vinil plak, Makaralı teyp, Kaset teyp, CD, MP3, iPad, Streaming.

Ama bunların hiçbiri streaming müzik kadar köklü ve büyük bir devrim değildi. Şu an cep telefonumda 35 milyon kayıtlı müzikle geziyorum. 

O MALUM GECEYE BOOKİNG.COM’UN CEO’SU DA KATILMIŞ (DÜZELTME)

GEÇEN ay Davos’ta yapılan ilginç bir yemekten söz etmiştim.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın verdiği yemeğe Türkiye’de yasaklı piyade sayılan Wikipedia, UBER ve Booking.com’un temsilcilerinin de davet edildiğini yazmıştım.

O gece aldığım istihbarata göre Wikipedia ve UBER temsilcisi gelmiş, ama Booking.com’dan kimse gelmemişti.

Yanlış istihbaratmış.

Yemeğe Booking.com’dan davet edilenler de katılmış.

Hem bir değil iki kişi gelmiş.

Hem de bizzat CEO’su Gilian Tans ve kurumsal ilişkiler direktörü Peter Lochbihler yemekteymiş. Bu da Booking.com’un Türkiye’de yeniden faaliyete geçmeye ne kadar önem verdiğini gösteriyor.

Yazarın Tüm Yazıları