Paylaş
Günlerdir bekliyorum. Hele hele önceki gün Latif Demirci'nin Hürriyet'in Cumartesi ilavesindeki o müthiş cumhuriyet çizgilerini gördükten sonra daha da dikkatle bakar oldum.
Büyük bir caminin iki minaresi arasında o kırmızı mahyayı görmek için sabırsızlıkla bekliyorum.
Ne bileyim, bir mahalle camiinin kenarına çekilmiş bir bayrak üzerindeki o işareti görmeye çalışıyorum.
Cumhuriyetin 75'inci yılını simgeleyen o ortak sembolü iki minare arasına çekilmiş bir pankartta, bir mahya üzerinde görmek istiyorum.
* * *
Ben göremedim.
Belki bir yerde bir imamın, bir Diyanet yetkilisinin aklına gelmiştir. Bir köy camiinin, bir mescidin duvarına asılmıştır.
Varsa ne mutlu bize...
Ama yoksa, demek ki o büyük barışı hâlâ gerçekleştirememişiz.
Hâlâ cami imamlarımızın ruhunda o cumhuriyet ateşini yakamamışız.
Hâlâ o vicdanlarda cumhuriyete karşı tepkiyi söndürememişiz.
Bu tepki, bu ilgisizlik neye karşı?
İstanbul'u işgalden kurtaran bir halk hareketine mi?
Türkiye'yi parçalanmışlığın pençesinden çekip alan o direnişe mi?
Neye karşı?
* * *
Biz bu coşkuyu cami minareleri arasına mahya gibi çekemiyorsak yazıklar olsun bize,
Kimseyi suçlamıyorum. Kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum.
Sadece kahroluyorum.
İstanbul'un siluetini çizmekle övünen bu minarelere, cumhuriyetin 75'inci yıl coşkusunu neden geremiyoruz diye hüzünleniyorum.
Bunu önleyen bir kanun mu var? Bir dini vecibe, yasak veya içtihat mı var?
Sordum soruşturdum.
Hayır, yok.
Dün Türkiye'nin dört bir yanındaki cumhuriyet kutlamalarını izliyorum.
Hürriyet'in manşetindeki gibi.
Edirne'den Kars'a kadar...
Türkiye yürüyerek bir 75'inci yıl Misak-ı Milli'si çiziyor.
Yürüyenlere bakıyorum.
Kadın-erkek, yaşlı-genç, çoluk-çocuk.
Başı açık, başı örtülü, türbanlı...
Bütün Türkiye yürüyor.
Nereye?
Ortak bir Kızılelma'ya...
75 yıl önce ilan edilmiş bir halk egemenliğine, çağdaşlığa...
Milli İrade'ye. Bağımsızlığa, bütünlüğe, kardeşliğe, hakka, adalete.
Türkiye 21'nci yüzyıla yürüyor.
* * *
Yürüyenlere bakıyorum.
Üniformalı askerler, aileleri, çocukları.
Hemen yanıbaşlarında memurlar, öğrenciler, işçiler.
Türbanlı, türbansız, başörtülü, örtüsüz kadınlar.
Fotoğraf çok açık.
Türkiye'nin ordusuyla, askeriyle hiçbir sorunu yok.
Askerinin halkıyla bir derdi, problemi yok.
O 28 Şubat tahrikçileri, o sözde entelektüeller elbete bu fotoğraf içine giremiyorlar.
Aman girmesinler...
İşte bu coşku fotoğrafına bakıyorum ve ister istemez yine kendime soruyorum.
Nerede o cumhuriyet mahyaları...
Nerede o mescit duvarlarına asılmış 75'inci yıl coşkuları.
Nerede, o kutsal cumhuriyetin arkasındaki yüz binlerce şehide okunan duaların izleri?
* * *
Yoksa 75 yılda bunları unuttuk mu?
Yoksa hafızamız bu kadar kısa, belleğimiz bu kadar zayıf mı?
Hiç sanmıyorum.
Galiba hâlâ başka bir mesele var.
Dün evimin penceresinden bakarken, karşıdan geçen bir şehir hatları vapuru gözüme çarpıyor. Bacasıyla ön direği arasına kıpkırmızı bir 75'inci yıl bayrağı çekilmiş.
Aynı tabloyu gören eşim bana şunu söylüyor:
‘‘Biliyor musun bu vapurlar galiba camilerden daha fazla İstanbul...’’
Evet ne yazık ki, dünyanın bu en rafine ve en çağdaş İslam silüetinde bu hafta bir eksik var...
Paylaş