Paylaş
Üç gözlemimi söyleyeyim...
BİR: Maskeyi çok estetik buldum. Rengi, formu çok iyi seçilmiş.
İKİ: N95 benzeri en koruyucu maskelerden birini seçmiş.
ÜÇ: Üzerindeki tuğra gibi yazıyı merak ettim.
Ne anlama geldiğini öğrendim. “Ya Şafi” yazıyormuş.
Allah’ın 99 isminden biriymiş...
Ama bu ismin özelliği var.
“Ey şifa veren” anlamına geliyormuş.
*
Sağlık mesajı vermek için çok iyi bir fikir değil mi.
O TOPLANTIDA İKİ KİŞİYİ DAHA GÖRMEK İSTERDİM
“CAPİTAL” ve “Ekonomist” dergileri geçen çarşamba çok önemli bir online panel düzenlediler.
Konusu “sıfır atık”tı...
*
Katılımcılara baktım, Türkiye’nin önde gelen birçok şirketinin CEO veya başkanları vardı.
Mesela Turkcell, P&G, Nestle gibi dünya devlerinin Türkiye CEO’ları bu toplantıya katıldı.
*
“Sıfır atık” çağımızın gerçekten en büyük girişimlerinden biri...
Artık bütün büyük şirketler “geri dönüşüm” ve “sıfır atık” konusunda çok çarpıcı projeler geliştiriyor...
Mesela geçenlerde bir JBL Portatif hoparlör aldım...
Kutusu geri dönüşümle elde edilmiş malzemeden yapılmıştı.
Adidas, 4 yıldır, okyanusa giden plastik şişeleri toplayıp harika estetik ayakkabılar yapıyor ve ben bunları göstere göstere giyiyorum.
O nedenle mesela Adidas’ın Türkiye temsilcisinin de o toplantıda bulunup bunu anlatmasını isterdim.
*
Ama o toplantıda görmek istediğim asıl konuşmacı Emine Erdoğan olurdu.
Çünkü son yıllarda “sıfır atık” konusunda Türkiye’de en çok çalışan insan o.
Doğan Egmont’un başındaki Cem Başar’a sordum. “Davet ettik, çok istedik ama maalesef programı uymadığı için katılamadı” dedi...
BU KATİL RESSAMIN FİLMİNİ YARIN DEĞİL BUGÜN SEYRETMEK İSTİYORUM
ÇOĞU insan Rönesans denince Michelangelo’nun adını verir...
Bense banko “Caravaggio” derim...
Yıllar önce Mehmet Ergüven’in “Pusudaki Ten” kitabında okuduğum Caravaggio anlatımları ve yorumlarından sonra bu düşünceye geldim.
O günden beri her yıl İtalya’ya sırf Caravaggio tablolarını seyretmek için özel seferler yapıyorum.
Dün Deadline haber sitesinde, Napolili yönetmen Michele Placido’nun bir Caravaggio filmi yaptığını okudum.
Filmin orijinal adı “L’Ombra Di Caravaggio”...
*
Caravaggio’yu “John Wick Chapter 2” filminden tanıdığımız Riccardo Scamarcio, Papa tarafından özel görevlendirilip onu gölge gibi takip eden kişiyi Louis Garrel, ona hep finansal destek veren Marquise de Costanza’yı ise Isabelle Huppert oynuyormuş.
İSİMSİZ BİR MEZARDAN KİLİSE KEMİK DOLABINA
Caravaggio, döneminde hep kanun dışı ilan edilmiş, oradan oraya kaçmak zorunda kalmıştı.
Kavga ettiği bir adamı öldürmüş, idama mahkûm edilmişti.
Tablolarında Hıristiyanlığın en önemli isimleri için getirdiği yorumlar kilisenin tepkisini çekmişti.
Ama bugün Roma’nın ortasındaki Fransız Kilisesi’nin duvarlarında 4 Caravaggio tablosu var ve insanlar, onun için kuyrukta bekliyor.
Caravaggio’nun ölümü de kılıçla oldu.
Muhtemelen mikroplu veya paslı bir kılıçla yaralandı veya güneş çarpması sonucu öldü.
400 yıl isimsiz bir mezarda kaldı. 1956’da bulunan bazı kemiklerin ona ait olduğu iddia edildi ve Toscana’da bir kilisenin kemik dolabına kondu. DNA teknolojisinin gelişmesinden sonra kemiklerin gerçekten ona ait olduğu ise 16 Haziran 2010 günü belli oldu.
Kemikler 2 ay boyunca öldüğü Porto Ercole’de sergilendi.
Yani hayatı rengârenk büyük bir sanatçıyı nasıl anlattı onu göreceğiz.
İSTANBUL KÜLTÜR’ÜN BAŞINA ÇOK SIKI BİR ROCK’ÇI GELİYOR
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ’nin başına Murat Abbas getirildi.
Zorlu Center’ın müzik, sahne ve görsel sanatlarını dünyaca bilinen bir marka haline getiren insandı.
Broadway’in en sıkı müzikallerinden cazın en önemli isimlerine kadar dünya devi isimleri Zorlu’ya getirme başarısını göstermişti.
Dünyadaki sanatçılarla ilişkileri çok sıkı bir yöneticidir.
Terör nedeniyle İstanbul’a kimse ayak basmazken Patti Smith gibi bir sanatçıyı Zorlu sahnesine çıkarmıştı.
Alis gibi harika projelerin arkasındaki insandı.
*
Yazımın başlığında onun için “Sıkı bir rock’çı” dememin nedeni ise tamamen kişisel.
Benim gibi o da rock müzik hastasıdır.
Yakın arkadaş grubuyla evlerinde vinil plak geceleri düzenler.
Ama yukarıda da dediğim gibi o sanatın her alanında harikalar yaratan bir işletmecidir.
*
Ekrem İmamoğlu’nun böyle bir insanı İstanbul Kültür’ün en etkili kurumunun başına getirmesi, bence belediyecilik alanında da yeni bir dönem açacaktır.
Sanatın her dalında çok yaratıcı işlere imza atacağına eminim.
YILBAŞI GECESİ HEP BİRLİKTE HEP BİR AĞIZDAN SÖYLENECEK YENİ BİR ŞARKI
PAZAR günleri Number 1 FM’de yayınlanan “Ege Kışı Top 20” listemde bu hafta 1 numaraya Ringo Jets ve Hey Douglas’ın birlikte yaptığı “Ayrılık Olsa Bile” adlı şarkıyı koydum.
Aslında Ringo Jets’in eski bir şarkısı, ama Hey Douglas yeniden düzenleyerek bambaşka bir şarkı haline getirmiş. Bu şarkının Cold Play’in Buenos Aires konserindeki gibi 80 bin kişilik bir statta hep birlikte söylendiğini hayal ediyorum.
O boyutta olmasa da yılbaşı gecesi evde kim varsa hep birden söylenecek bir şarkı...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Pelin Akaydın
Paylaş